29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek

921 78 20
                                    

29. Bölüm-Bir Kardeşi Öldürmek

Merlin yastığı sertçe kızkardeşinin yüzüne bastırırken neler olduğunu anlayamayan genç kız panikle yüzündeki yastıktan kurtulmaya çalışmıştı. Emery telaşla nefes almak için savaşıyor, yüzündeki yastıktan kurtulmaya çalışıyordu. Genç kız zar zor yastığı biraz uzaklaştırırken çaresizce bağırmayı denedi. "Merlin! Yardım et!" Bu abisini durdurmaya yetmişti. Kızkardeşi yardım için onu çağırırken o, onu öldürmeyi deniyordu.

Emery yastığın gevşemesinden faydalanmış, hızla yüzünden çekmişti. Bir yandan öksürerek nefesini düzene koymaya çalışıyordu. Ona dolu gözlerle bakan kardeşini görmek beklediği en son şeydi. Yüzündeki korku ifadesi kendisini korurken hayal kırıklığı ona eşlik etmeye başlamıştı. "Sen... Beni öldürmeye çalıştın."

Merlin burnunu çekerken kardeşine titreyen elini uzattı. Emery telaşla geri çekilince yeri boylamıştı. Genç büyücü yardım etmek için ona yönelmişti ama kızkardeşi tökezleyerek zorla ayağa kalkmıştı. "Sa-sakın bana dokunma!" Ellerini kendini korumak için yüzüne siper etmiş, korkudan titriyordu.

"Ben... Özür dilerim. E-Emery kendimi kaybettim. Lütfen affet beni!" Uykulu Gaius sesler yüzünden telaşla odaya gelmiş, elinde bir sopa tutuyordu.

"Ne oluyor burada?!" Emery hızla yaşlı adama sarılmış, abisinden korunmak için arkasına geçmişti. Yavaş yavaş durumu idrak etmeye başlayan Gaius'un gözleri hayal kırıklığıyla Merlin'i bulmuştu. "Merlin... Ne yaptın sen?"

"Özür dilerim... Bir an kontrolümü kaybettim. Gaius... Onu öldürmek istemedim. Asla istemem." Tekrar kardeşine yaklaşmaya çalıştığında yaşlı adam kolunu uzatarak engellemişti ama genç kız hızla odadan çıkmıştı. "Emery!" O, onun peşinden koşarken yaşlı adamda onların hızına yetişmeye çalışıyordu.

Arthur'un odasının önüne geldiklerinde genç kızı kapıdaki askerler durdurmuştu. "Arthur!" Merlin onun kolunu tutmuştu ama genç kız öfkeyle savurmuştu. "Bana dokunma! Bir daha asla bana yaklaşma!" Arthur kapıyı açarken gözünü ovuşturuyordu.

"Burada-" Emery'i fark edince şaşırmış, olayı anlamaya çalışıyordu. Bakışları Merlin'i bulurken ona yaklaşmaya çalışan Emery'i yine askerler durdurmuştu. "Bırakın." Askerler onun emriyle genç kızı bırakmış, genç prens kendisini sıkıca saran kollarla karşılaşmıştı. Hala olayı anlamasa da kolları sıkıca ağlayan genç kıza sarmalanmıştı. "Hey... Sorun yok. Buradayım. Her şey yolunda." Saçlarına minik bir öpücük kondururken Emery biraz olsun rahatlamıştı. Onun biraz daha kendine geldiğinden emin olduktan sonra genç kızın yüzünü ellerinin arasına almıştı. Gözyaşlarını silerken ona güven verici bir gülümseme bahşetti. "İçeri geç, birazdan geleceğim tamam mı?" Genç kız başını sallarken Merlin'e hiç bakmadan hızlıca içeri girmişti. Arthur kapıyı kapatırken öfkeli bakışları Merlin'i buldu. "Ne yaptın sen?"

Merlin hala ağlarken elleri titremeye devam ediyordu. İçeri yönelince Arthur tarafından önü kesilmişti. "Ona üzgün olduğumu söyle. Söz veriyorum, bir daha yapmayacağım. Ama seninle kalamaz, tamam mı?"

"Ona bir şey yapacak değilim. Halini görmedin mi? Naptın bilmiyorum ama senden ödü kopuyor. En azından bu gece seninle gelmesine imkan yok. Kabul etse bile ben yollamam. Pek kendinde durmuyorsun."

"Sana zarar verebilir!" Arthur göz devirdi.

"Merlin kabus falan gördün sanırım. Bu konuşmalarının hepsi mantıksız. Kardeşin canavar filan değil, kendine gel. Bu konuşma burada bitmiştir. Sabah gelirsin, Emery seninle gelmek isterse gelir." Merlin yine öne atılacakken Arthur askerlere işaret verip, içeri girmişti. Önü engellenen genç büyücü çaresizlik ve öfkeyle geri dönmüştü.

Yarı yolda nefes nefese etrafa bakınan Gaius'a denk gelmişti. Gaius sorarcasına ona bakarken, o konuşmadan kardeşinin yerini söylemişti. "Arthur beni dinlemedi. Sabah Emery ona zarar vermeye çalıştı. Ya yine verirse? Ragnor'u bulmalıyım!" Çıkışa ilerleyen Merlin'i öfkeyle kavradı yaşlı adam.

"Merlin kendine gel artık! Deli gibi davranıyorsun! Ragnor onu acımadan öldürecek. Hani bir anlıktı yaptığın?" Hekimin çıkışı onu biraz kendine getirirken iç çekerek ona döndü.

"Ama Art..."

"Arthur küçük bir çocuk değil. Kendini korumak ve savaşmak için eğitilmiş bir prens. Kendini ondan koruyabilir! Kardeşin güçlerini kullanamıyor. Fiziksel olarakta kimin galip geleceği ortada. Üstelik Emery ona asla zarar vermez! Görmüyor musun? Sabah öldüremez miydi sanıyorsun? Ama içten içe kılıca karşı duruyor. Başka insanları bilemem ama Arthur'a ve sana asla zarar vermez! Hayatında güzel bir şeyler olabilir, kılıca karşı mücadele edebilir ama sen sadece baltalıyorsun! Yalnız bırakınca ne olacak sanıyorsun? Kılıç kazanacak! İstediği zaten bu! Ondan çok senin aklınla oynuyor! Git, Ragnor'a söyle! Ama eğer onu öldürürse ağlamak için bir omuz bulamayacaksın! Ona söylersen eve uğrama bile. Buradan defol git. Kardeşine merhameti olmayan bir adama inancım olmaz!" Yaşlı adam ona hayal kırıklığı dolu bir bakış fırlattıktan sonra kendi odasına doğru ilerlemişti.

Merlin ağlayarak duvar dibine çökerken ne yapacağını bilmiyordu. Bir yanı Gaius'un haklı olduğunu söylerken diğer yanı Ragnor'un gösterdiklerini hatırlatıyordu ona. Ne kadar süre orada kaldığını bilmeden durmuş ağlamaya devam etmişti ama sonunda ne yapacağına karar vermişti.

**********

Arthur içeri girdikten sonra yatağın kenarında oturmuş içli içli ağlayan sevgilisinin yanına oturmuştu. İçi genç kızın haline burkulurken yanına oturmuş, onu göğsüne çekerek sıkıca sarılmıştı. Saçlarına ufak ufak öpücükler bırakırken mırıldanıyordu. "Sorun yok. Her şey geçti. Ben buradayım." Ne genç kız olanları ona anlatmıştı ne de Arthur sormuştu. Zamanı gelince anlatacağını biliyordu, şu an tek istediği biraz olsun kendine gelmesiydi.

Emery'nin ağlaması biraz dindiğinde Arthur ona su içirmiş, yatağına yatırmıştı. Gözyaşlarını silip yanağına derin bir öpücük bırakmıştı. "Hadi uyu. Sabah konuşuruz tamam mı?" Genç kız başını sallamış, prens sandalyeye geçecekken keten gömleğin eteklerinden tutup onu durdurmuştu. Kenara biraz kayarken konuşmamış, ne demek istediğini anlayan Arthur yanına uzanmıştı.

Genç prens gülümserken Emery'i göğsüne yatırmıştı. Bir eli bedeninin altından uzanmış, kızın saçlarını okşarken diğer eli onun göğsündeki elini sıkıca kavramıştı. Avuç içine tüy kadar bir öpücük bırakmış ona derin bir gülümseme bahşetmişti. O uyuyana kadar saçlarını okşamaya devam ederek onu izlemişti. Uykuya daldığını fark ettiğinde dudakları alnını bulmuş, o da kendini uykunun kollarına bırakmıştı.

Bölüm Sonu Notu: Erken ama azıcık kısa bir bölüm. Sizce Merlin, Ragnor'a her şeyi anlatacak mı? Nereye gidiyor? Umarım beğenmişsinizdir, bol yorumlarınızı bekliyorum. :)

Camelot'un DüşüşüUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum