45. BÖLÜM

1.7K 235 268
                                    

Medya : "Zara - Benim Hayatım"

Bu bölüm FatihilknurArslanalp'a ithafen yazılmıştır. Keyifli okumalar.🥰

Satır aralarında buluşalım, yıldızı da doldurmayı unutmayalım.

Hiddetimi yatıştırmadan eve gitmek istememiştim. Yine adaş olduğum nehrin kenarına gelmiş, düşünceler eşliğinde temiz havayı soluyordum.

Bugüne kadar hep susmuştum. Büyüklerimdir, daha iyi bilirler, karşı gelmeye, saygısızlık yapmaya lüzum yok demiştim. Ölümün kıyısından döner dönmez, hayata dönüşümün sevincini yaşayamadan sorumluluk üstüne sorumluluk verilmişti. Kimse de verilen sorumlulukların üstesinden nasıl gelebileceğime dair destek olmamıştı.

Bana faydadan çok zarar veren insanlar şimdi kalkmış hayatıma müdahale etmeye çalışıyorlardı. Her olayı bir başıma çözmem gerektiğini söyleyenler utanmadan hayatımla ilgili kararlar alacaklardı. Buna artık izin vermeyecektim. Sadece işlerine geldiklerinde ağa sensin, demeyeceklerdi. Ağalığı istemediğim halde madem beni ağa yapmışlardı, bana da kuralına göre oynamak düşerdi.

Cebimdeki telefonu çıkarıp Yusuf'un numarasına tıkladım. İlk çalışında açmayınca tekrar aradım. Tam kapanmak üzereydi ki son anda açtı.

"Neredesin, Yusuf?" Cevap vermeden önce esnedi. Anlaşılan uykusundan uyandırmıştım.

"Yatağımda"

"Kulaklarını iyi aç, beni dinle"

"Cımhat'ta terslik mi oldu?"

"Beni zorla ağa yapanlar şimdi kendi kararlarını uygulamaya çalışıyor"

"Yaşlıların vazgeçilmez huyudur"

"Başlarım onların huyuna! Yusuf, ben bunlara güvenmiyorum. Özellikle Jîyan Ağa'ya. Aşirete çok müdahale ediyor. Sanıyor ki verdiği her karara boyun eğeceğim. Ama bu hataya bir daha düşmeyeceğim"

"Bir zahmet"

"Senden isteğim baban, Jîyan Ağa veyahut başkasıyla bir araya geldiğinde benim adımın geçtiği mevzu olursa hemen haber ver bana"

"Tamam, reis. O iş bende. Arkandan iş çevrildiğinde, adının geçtiği her muhabbetten haberin olacak"

"Eyvallah, kardeşim. Hadi hayırlı geceler"

"Hayırlı geceler"

Yusuf'a güveniyordum. Macîd Ağa'nın oğluydu, beraber büyümüştük. Tek bir hatasını görmediğim, güvendiğim nadir insanlardandı. Bir sıkıntı olduğunda eminim ki hemen haber verecekti.

Gece yarısı olmuştu. Sinirimi az da olsa yatıştırmıştım. Artık eve gitmem gerekiyordu. Hırçın hatunumu özlemiştim. Gerçi bu saate kadar beklememiş, uyumuştur ama olsun, kokusunu içime çekmek, bedenine sarılmak bile yeterdi.

Konağa girmiş, odaya doğru ilerliyordum ki annemin sesiyle irkildim.

"Hoş geldin, Kurê min" Sesinin geldiği yöne baktığımda, merdivenlerin altındaki koltukta oturduğunu gördüm.

"Hayırdır, dayê? Bu saatte ne işin var burada?"

"Seni bekliyordum" Yanına yaklaşıp, karşısındaki küçük koltuğa oturdum.

"Niye?"

"Merak ettim. Ne ettiniz Cımhat'ta?" Sıkıntıyla nefes verdim.

"Ne edelim, her zaman ki gibi fikirlerini uygulama derdindelerdi"

ARJÎNWhere stories live. Discover now