32. BÖLÜM

1.6K 280 694
                                    

Medya : "Serhado & Aynur Doğan - Dağlara Küstüm Ali"

Bölümde geçen kürtçe kelimelerin anlamları bulunduğu satırdaki yorum kısmında yazacaktır. Kürtçe bilmeyenler oradan bakabilir.🌿

Bu bölüm 0Zeynep08 'e ithafen yazılmıştır. Keyifli okumalar.💞

Satır aralarında buluşmayı, bol bol yorum yapmayı ve yıldızı doldurmayı unutmayalım ballarım.✬


Çaresizlik içinde kıvranır, hayatınızın geri kalanında artık mutluluk duygusunu hissedemeyeceğinizi sanırsınız. Sonra bir bakmışsınız ki mutluluk size gelmiş. Hem de ummadığınız anda, ummadığınız kişilerle...

Elif Abla'yı yüzünde ona çok yakışan gülümsemesi ile bana bakarken görünce inanamamıştım. Ya rüyadaydım, ya da halüsinasyon görüyordum. Bana sarıldığı an anlamıştım ki rüya da değildi, halüsinasyon da...

Yirmi senelik mahkumluğu çıkan bir af kararıyla bitmiş. Özgürlüğü, yaşamayı en çok Elif Abla hak ediyordu. Onu görmek, özellikle de hapishane dışında görmek içimde tarifi imkansız sevinç dalgaları oluşturmuştu. Şimdi karşımda oturuyordu. O da en az benim kadar mutlu ve şaşkındı. Hayatının sonuna kadar dört duvar arasına mahkum kalacağını bilerek günlerini geçiren insan bir anda özgür kalınca nasıl şaşırmasın ki?

"Hâlâ inanamıyorum, abla" Güzel yüzünde yine tebessüm oluştu. Gözlerinden bile mutluluk fışkırıyordu sanki.

"Bende inanamıyorum, kuzum. Rüyada gibiyim sanki"

"Abla, bir şey soracağım"

"Sor, kuzum"

"Konağı nasıl buldun?"

"Cezaevinden çıktığımda Kozan'ların konağına gittim. Orada olmadığını, abilerinin yanında olduğunu söylediler. Adresi istedim, cana yakın bir kız vardı. Sağ olsun o yardımcı oldu, şoförlerine beni buraya getirmesini söyledi" Tabi ki de bunu yapan Dicle'ydi. Yoksa Şeytanların Mabedi'nde iyilik yapacak başka kadın yoktu.

"Abilerinin yanında olduğunu duyunca töre engelini aştınız, özgür kaldın sandım. Sevinerek geldim ama sevincim kursağımda kaldı" Söyledikleri karşısında yüzümde acı bir tebessüm oluştu.

"Töre engelini aşamadan önüme başka engeller çıktı" derken bacaklarımı işaret ettim.

"Önündeki bütün engelleri aşıp, dimdik duracaksın güzel kızım"

"Artık imkansız"

"İmkansızı başarmak senin elinde. Sen güçlü ve inançlısın. Evelallah bunun da üstesinden geleceksin"

"Felç kaldığım gün inancım da bitti"

"Böyle konuşmak sana yakışmıyor, Arjin'im. İnancını bitirirsen hayatını da bitirmiş olursun" Yüzümdeki acı tebessümle kafamı sağa sola sallayabildim sadece. Bir süre sessiz kaldık. Elif Abla fincanındaki son kahve yudumlarını da içince ayağa kalktı.

"Ben artık gideyim, kızım. Sen dinlen, sonra yine gelirim" Kaşlarımı çatarak baktım.

"Nereye gideceksin?" Soruma yanıt olarak sadece kafasını eğdi. Buradan anlamıştım, gidecek hiçbir yeri olmadığını.

"Otur, abla. Sende artık bu evde yaşayacaksın" Az önce eğdiği kafasını kaldırıp bana bakınca yüzündeki şaşkın ifadeyi gördüm.

"Olmaz, kuzum. Rahatsızlık veremem, gidecek bir yer elbet bulurum"

ARJÎNWhere stories live. Discover now