28. BÖLÜM

2K 312 561
                                    

Medya : "Aynur POLAT - Esmere/Vay Delal"

Bölümde geçen kürtçe kelimelerin anlamları bulunduğu satırdaki yorum kısmında yazacaktır. Kürtçe bilmeyenler oradan bakabilir.🌿

Satır aralarında buluşalım ballarım, bol bol yorum yapmayı ve yıldızı doldurmayı unutmayalım.✬

Bu bölüm SalihaAydn206' a ithafen yazılmıştır. Keyifli okumalar.💜

Dağlık, taşlık, ıssız bir yerdeydi. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu ıssız yerde ne işi vardı? Etrafta hiçbir şey, hiç kimse de görünmüyordu. Yürümeye başladı.

"Kimse yok mu?" Boğazı yırtılırcasına bağırmıştı. Korkmaya başlamıştı. Etrafta niye kimse yoktu? En son hatırladığı şey Yasir Kozan'la tartıştığı ve merdivenlerden düştüğüydü. Gerisi ise derin bir boşluktu.

Korkuyla yürümeye devam etti. Bir süre yürümüştü ki uzakta bir kapı gördü. Bu arazide kapının ne işi vardı? diye düşündü. Merakla kapının olduğu yere doğru ilerledi. Bir yandan "Kimse yok mu?" diye bağırıyordu. Maalesef ki bu ıssız arazide bağırmasına karşı, yankılanan sesini duyuyordu.

Kapıyla arasında birkaç adım kala durdu. Ne yapacaktı? Kapıyı açsa mıydı? Açınca arazinin diğer tarafına geçecekti. Kapıyı açmadan da, yan taraftan geçebilirdi. Ancak bunu yapmak yerine merağına yenik düştü. Kapının kolundan tuttu, yavaşça aşağı indirdi. Açılınca yine aynı yavaşlıkla geriye ittirdi. Kapı açıldığında kafasını kaldırdı ve gördüğü kişi karşısında neye uğradığına şaşırdı. İmkansızdı, bu. Nasıl olabilir, buraya nasıl gelebilirdi? Şaşkınlıktan daha üstün bir duygu yaşıyordu, şuan.

"Baba" diyebildi, sadece. Olduğu yerde kalakalmıştı. Kapının diğer tarafında babası duruyordu.

"Prensesim" Söylediği kelimeyle yüzünde gülümseme belirdi. Kızına 'prensesim' demeyi ne de çok severdi...

"Se-sen ne yapıyorsun orada?" Babası ölmüştü. Burada, dünyada ne işi vardı? Ya da kendisi de ölmüş, babasının yanına mı gelmişti?

"Seni bekliyorum, prensesim"

"Ben, öldüm mü baba?"

"Hayır, kızım"

"O zaman, sen yaşıyor musun?" Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ben ölüyüm, kızım"

"Baba, ben anlayamıyorum. Burada ne işimiz var?"

"Senin için geldim, prensesim"

"Bir daha hiç gitme olur mu?" Babasına doğru bir adım atmıştı ki babası,

"Dur" dedi. Şaşkınlıkla baktı, babasına.

"Seni çok özledim, baba. Sarılmak istiyorum sana" Sesi titreyerek konuşmuştu.

"Bende seni çok özledim ama bu tarafa geçemezsin"

"Neden?" Kaşlarını çatmıştı.

"Henüz değil, kızım. Daha zamanı var"

"Neyin zamanı var, baba?"

"Yanıma gelmenin"

"Ama sen karşımdasın. Gelebilirim yanına"

"Gelemezsin, Arjin'im"

"Niye, baba? Niye? Daha fazla beklemek istemiyorum. Sana kavuşmak istiyorum"

ARJÎNWhere stories live. Discover now