22. BÖLÜM

1.8K 317 934
                                    

Medya "Ne Feryad Edersin Divane Bülbül"

Bu bölüm Edanurxxr' a ithafen yazılmıştır. Keyifli okumalar.🌸

Satır aralarında buluşalım çiçeklerim, yıldızı da doldurmayı unutmayalım ✬

Bazen;

Hayat yorar insanı
Şarkılar yorar
Beklemek yorar
Özlemek yorar
Affetmek yorar
Hoş görmek yorar
Boş vermek bile yorar
Ve insan susar
Her şeye, herkese rağmen...
Elinden gelen tek şeyi yapar;
Bağıra bağıra susar.

Can Yücel ne güzel de anlatmıştı. İnsan yorgunluğundan susmanın kalesine sığınıyordu. Her şey yormuştu beni. 23 yaşında değil de 80 yaşında hissediyordum kendimi. Hayat beni bu yaşıma rağmen nasıl da yormuştu... Hayatın yorduğu tek kişi ben değildim. Biliyordum, nice insanlar vardı. Her şeyden herkesten yorulmuşlardı. Günlerce uyusan da, dinlensen de yorgunluğun geçmiyordu. Benim bedenim değil, ruhum yorgundu. En kötüsü de bu yorgunluk günden güne artıyordu...

İki gündür yine düşüncelerle boğuluyordum. İnsan bir saniye bile düşünmeden yaşayamaz mıydı? Eğer ameliyat gibi bir şeyle düşünme duyumuz alınsaydı koşa koşa giderdim.

Fırat'la iki gündür hiç konuşmamıştık. Geçen gece olanlar yüzünden ona olan nefretim iyice artmış, üstüne sinirlenmiştim. Ayyaş olup bana sarmıştı. Çok önemli bir insanmış gibi kendini önemsemesi yok muydu... Onu kıskandığımı düşünmüştü resmen. Bu cihanda asla olmayacak bir şeyi nasıl düşünebilmişti?

O gün aklıma koyduğum şeyi de unutmamıştım. Bu fikrimi gerçekleştirmek için elimden geleni yapacaktım. Kafamda planı kurmuştum. Zaten benim yapmam gereken ufak bir şeydi. Gerisi su gibi akacaktı.

Dolaptan şalımı çıkarıp kafama taktım. Kabanım ve çantamı da aldıktan sonra odadan çıktım. Çıktığım gibi de Fırat'la karşılaştım. Az daha çarpışıyorduk.

"Nereye?" Yüzüne bakmıyordum.

"Babaannemin yanına"

"Neden?" Her şeyi sorgulayan insanlara sinir oluyordum. Fırat'a zaten ayrı bir sinir oluyordum. Sıkıntıyla nefes alıp verdim.

"Sanane"

"Bir insan hep mi ters olur?"

"Karşısında insan yerine koyacağı kimse yoksa olur" Sabır çektiğini duyuyordum.

"Yürü, ben bırakırım"

"Gerek yok"

"Şoför bıraksın o zaman" Cevap vermeden yanından gittim. Merdivenlerde de Yasir Kozan'la karşılaştım. Beni görünce adım attığı basamakta durdu.

"Nereye gidiyorsun?" Meymenetsiz suratına ters ters baktım sadece. Umursamazca aşağı indim. Arkamdan söyleniyordu. Aslında dönüp ağzının payını vermek lazımdı da uğraşmak istemiyordum.

Şoföre aile dediğim insanların oturduğu konağa gideceğimizi söyledikten sonra yola koyulduk. Konak çok uzak olmadığı için kısa sürede geldik. Ben arabadan inince konağın önünde bekleyen iki koruma,

"Hoş geldiniz, Arjin Hanım" dedi.

"Hoş buldum" diyerek karşılık verdim. İkisi de yıllardır bizim yanımızda çalışıyordu. Aileden birileri olmuşlardı.

Konağa girdiğim an mutfaktan çıkan Gülsüm Abla ile karşılaştım. Sevinçle yanıma geldi, sımsıkı sarıldı.

"Hoş geldin, Arjin'im"

ARJÎNDonde viven las historias. Descúbrelo ahora