18. BÖLÜM

2.3K 390 692
                                    

Medyada yine bir aşiret müziği😁

Keyifli okumalar💛

Satır aralarında buluşalım çiçeklerim, yıldızı da doldurmayı unutmayalım ♡

Vücudumun her yerinde hissettiğim ağrı ile gözlerimi açtım. Küçücük koltuğun üzerinde iki büklüm uyuyakalmıştım. Her yerim ağrıyordu. Belim ve boynum tutulmuştu. Zar zor yerimden kalktım. Gerinme hareketleri yaparken gözüm yatağa çarptı. Bu şeytanla tüm gece aynı odada kalmıştım. Yatağa hayvan gibi yayılmış, yatıyordu. Pardon, bunu hayvana benzeterek hayvana haksızlık ediyordum.

Bu çektiğim eziyet ne zaman bitecekti? Allahım, lütfen beni töreye mahkum etme! İntikam alamayacaksam bari sen canımı al!

Akşam çıkardığım kıyafetleri aynalığın önünden alarak banyoya girdim. Duş almaya ihtiyacım vardı ama içeride o pislik varken burada duş alamazdım. Elimdekileri dolabın üzerine koydum. Üzerimdeki sabahlığı çıkardıktan sonra elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su iyi gelmişti. Bir süre boynumu ovaladıktan sonra üzerimdeki geceliği çıkardım. Eteğimi giyerken birden banyonun kapısı açıldı. O anlık refleksle hızla dolabın üzerine koyduğum sabahlığı alıp üzerime örttüm. Karşımda gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı. Beynime kan sıçradı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Beni görünce o da şaşırmıştı. Aptal aptal suratıma baktıktan sonra kapıyı tekrar hızlı bir şekilde kapattı. Hemen kapıyı kilitledim, arkasından bağırarak.

"Gerizekalı, sapık!" Akılsızın tekiydim. Ben bu kapıyı niye kilitlememiştim? Kendime söylene söylene giyindim. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açarak odaya girdim.

Şeytanın insan versiyonu yatakta oturuyordu. İçimdeki öfke onun üzerine doğru yürümemi istiyordu. Bende öfkeme boyun eğerek ona doğru yürüdüm.

"Sapık mısın sen?!" Ses tonumu kontrol edemiyordum. Oturduğu yerden kalktı. Aramızda birkaç adımlık mesafe vardı.

"Ben ne bileyim banyoda olduğunu! Odada göremeyince aşağı indin sandım!"

"Kapıyı tıklatıp girmek zor mu geldi!" Ya ben duş alsaydım o zaman girseydi? Düşünmek bile istemiyordum bunu!

"Kızım anlamıyor musun beni? Aşağı indin sandım!"

"Gerçi senin gibi adi birisine kibarlıktan bahsetmemek gerek!" Sıkıca sağ bileğimden tuttu.

"Haddini aşma!" Canımı yakıyordu. Bileğimi elinden kurtarmaya çalıştıkça daha çok sıkıyordu.

"Bırak bileğimi!"

"Eğer bir daha benle insan gibi konuşmazsan canını çok fena yakarım!"

"Yak da görelim!" Daha sıkı kavradı, bileğimi. Bu sefer canım çok yanmıştı. Ağzımdan acı dolu ufak bir inleme kaçtı.

"Ne bu haller ha? Güçlü görünmeye çalışıyorsun ancak zerre kadar güç yok sende!" Alayla söylediği bu cümle ve acıyan canımla sinirlerim zirveye ulaşmıştı. Kendimi tutamayıp diğer elimle sert bir tokat attım. Neye uğradığına şaşırmıştı. Bileğimi tuttuğu el gevşeyince tam bileğimi çekecektim ki bu sefer iki eliyle de kollarımı tuttu. Gözlerinden öfke saçıyordu etrafa.

"Seni öldürmemem için bir sebep söyle bana!" Aynı bakışlarla bende ona baktım.

"Azcık cesaretin varsa öldürürsün!"

"Sabrımı sınıyorsun!"

"Yok değil mi cesaretin? Ah, pardon sende cesaret olsaydı zaten seni öldürmeye çalışan kadını karın olarak kabul etmez, karşı gelirdin!" Alaycı bir şekilde gülerek söylemiştim. Benim gülerek söylemem onu daha fazla kızdırmıştı.

ARJÎNWhere stories live. Discover now