35. BÖLÜM

1.6K 261 489
                                    

Medya : "Ferhat Tunç - Sen Ateş Ol Ben Yanayım"

Bu bölümü kıymetli yazarımız Defne8519 ile beraber yazdık. Kendisine desteği için çok teşekkür ediyorumm.💖

Beraber yazdığımız bölümde bizi yalnız bırakmayın lütfen, oylarınızı ve değerli yorumlarınızı eksik etmeyin.🥰

Dost, en yoğun zamanında bile sana zaman ayırabilen, senin derdini kendi derdi gibi görebilen, engel tanımadan, bahane üretmeden yardımına koşan kişidir.

Mehmet, çok geçmeden can yoldaşım dediği dostunun derdine derman olacak kişiyi araştırıp bulmuştu. Adıyaman'da yaşayan Zelal Hatun'un namı tüm Güneydoğu'da duyulmuştu. Ona giden hastaların çoğu şifasını, dermanını bulurdu. Adar Ağa'nın da yakından tanıdığı birisiydi. Damadı, Adar Ağa'ya şifacı kadını sorup, Arjin'in derdini anlatınca Adar Ağa,

"Zelal Hatun'dan bahsedersiniz, çok iyi tanırım kendisini. Tez haber ver arkadaşına buyursun gelsinler. Hem misafirimiz olsunlar, hem dertlerine derman bulsunlar" demişti.

Mehmet hemen Fırat'ı aramış, haber vermişti. Fırat duyar duymaz sevinmişti. Olumlu düşünmeye çalışıyordu, denemekten zarar gelmezdi. Belki Arjin şifasını Zelal Hatun'da bulacaktı. İçindeki sevinç duygusuyla konağa gitmişti. Konağa yaklaşınca içindeki sevincin yerini tedirginlik almıştı. Ya Arjin gitmek istemezse?

Kafasındaki düşüncelerle Arjin'in yanına gitmiş, anlatmıştı. Tahmin ettiği gibi Arjin ilk başta itiraz etmişti.

"Tıp dururken şifacılara inanmam ben!" demişti, Arjin. Fırat hak veriyordu ama elleri kolları bağlı oturup doktorların iyileştirmesini de beklemek istemiyordu. Fazla ısrar ederse Arjin'den ters laflar işiteceğini bildiği için susmuş, ikna işini Elif Abla'yla bırakmıştı. Elif Abla ne yapmış etmiş sonunda Arjin'i ikna etmişti.

"Faydası olmayacaksa bile en azından hava değişikliği olur senin için" Elif Abla böyle diyince kabul etmişti, Arjin. Diyarbakır yeterince bunaltmıştı, zaten. Şehir değişikliği, hava değişimi yaşamak belki iyi gelirdi.

Arjin kabul eder etmez yola çıkmak için hazırlıklara başlamışlardı. Elif Abla da yanlarında gidecekti. Arjin "Sen gelmezsen bir yere gitmem" diyince, Elif Abla kırmamıştı. Fırat da Elif Abla'nın yanlarında gitmesini istiyordu. Diğer türlü Arjin'le baş etmesi zor olurdu.

Besmele çekerek ve Diyarbakır'a mutlu bir şekilde dönmek için dua ederek yola çıkmışlardı. Sessizlik içinde yolculuk yapıyorlardı. Fırat Arjin'i rahat etsin diye arka koltuğa ayaklarını uzatarak oturtmuştu, Elif Abla da ön koltuğa oturmuştu. Fırat ve Elif Abla'nın arası gün geçtikçe daha iyi oluyordu. Elif Abla, Arjin'e yaptığı ablalığı Fırat'a da yapıyordu. Anlıyordu ki, Fırat da en az Arjin kadar yaralıydı. Törenin yazdığı kaderin en masum iki insanı Arjin ve Fırat'tı.

"Kızmazsan bir şey söyleyeceğim" Fırat dikiz aynasından arkada oturan Arjin'e bakarak konuştu. Arjin bakışlarını dikiz aynasından kendisine bakan gözlere çevirdi.

"Kızacağımı düşünüyorsan söyleme!" Fırat içinden 'ya sabır' diyordu.

"Önemli bir şey söyleyeceğim!"

"İyi söyle o zaman!"

"Adar Ağa'nın yanında gerçek evliler gibi davranmamız gerekiyor"

"Çok beklersin!"

"Mecburuz. Adar Ağa anlarsa Diyarbakır'a haber salar. Bir de bununla uğraşmayalım"

"Zoraki evlendiğimizi bilmiyor mu sanki?!"

ARJÎNWhere stories live. Discover now