8. BÖLÜM

2.8K 508 559
                                    

Satır aralarında buluşalım çiçeklerim, yıldızı da doldurmayı unutmayalım ✬

Keyifli okumalar🥰


"Hastayı kaybettik"

Doktorun bu kelimelerini duyan Yasir Ağa'nın bağırışı tüm hastaneyi yerinden sarstı.

"Oğlumm!" Ameliyathanedeki sağlık personelleri dönüp Yasir Ağa'ya baktı. Yapacak hiçbir şeyleri olmadığı için sadece bakmakla yetindiler.

Yasir Ağa'nın acı dolu bağırışını duyan dışarıdakiler de hıçkırıklara boğuldu. Ünzile Hanım,

"Fırat'ımm!" diye bağırarak Yasir Ağa'nın yanına koştu. Yasir Ağa dizlerinin üzerine yıkılmış bir koca çınar gibi çöktü.

Ve tam o sırada öyle bir şey oldu ki. Mucize mi, şans mı nedir bilinmez? Monitörden gelen sesle hemşire kafasını monitöre çevirdi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"H-hocam, hasta geri döndü" Bu olsa olsa yüce yaradandan gelen bir mucizeydi.

"Hastanın yakınlarını çıkarın hemen" Doktorun emriyle hemşire Fırat'ın anne ve babasını dışarı çıkardı.

"Oğlum yaşıyor mu?" Yasir Ağa'nın ağzından bu cümleler korkuyla çıkmıştı.

"Şuan hayata geri döndü."

"Kurban olayım nolur oğlumu kurtarın" Bir annenin acı dolu sözleri... Hiçbir şey bu kadar yürek burkmazdı.

"Biz elimizden geleni yapıyoruz."

Hemşire bu sözlerinin ardından tekrar ameliyathaneye girdi. Arkasında acı dolu, çaresiz insanları bıraktı.

"Baba, Fırat yaşayacak mı?" Nujin gözyaşlarıyla sormuştu. Yasir Ağa yumruk yaptığı elini duvara sertçe vurarak kızını cevapladı.

"Bilmiyorum, bilmiyorum!"

                             **

    Abisinin getirdiği kıyafetleri giyip, o kanlı gelinliği attırmıştı. Ne hissediyordu, daha doğrusu hissedebiliyor muydu bilmiyordu. Donuk bakışlarıyla nezarethanenin köşesinde oturmuştu. Polislerin birkaç saat önce getirdiği kahvaltıya da dokunmamıştı. Sahi en son ne zaman su içmişti, yemek yemişti? Peki ya en son ne zaman yüzünde gerçek ve candan bir gülümse olmuştu? 18 sene önce, babası ölmeden dakikalar öncesinde...

    Sorguyu yapan komiser gece yanına yine uğramış Fırat'ın son durumu hakkında bilgi vermişti. Fırat'ın kalbi durmuş ve birkaç dakika içinde tekrar hayat dönmüştü. Şuan yoğun bakımda bilinci kapalı yatıyordu. Hayati tehlikesi hâlâ devam ediyordu. Ağır bir ameliyat geçirmişti. Kurşun tam kalbinin birkaç santim aşağısına denk gelmişti. Arjin bunları duyunca,

"Keşke tam kalbinin ortasından vursaydım da geberseydi" demişti. Komiser bu sözler karşısında iyice şaşırmış, bir şey demeden gitmişti. Ne olacaktı bundan sonra? Arjin hapiste mi kalacaktı hayatının sonuna kadar? Fırat ölecek miydi? Yaşayacak mıydı? Kaderin yeni oyunu nasıl ilerleyecekti?

İki polis gelip nezarethanenin kapısını açtı. Arjin umursamazca baktı onlara.

"Kalkın hadi, mahkemeye gideceksiniz" Arjin bir şey demeden yerinden kalktı. Polislerden biri ellerine kelepçe takacakken,

"Merak etmeyin, kaçma gibi bir düşüncem yok"

"Maalesef prosedür gereği takmam gerek" Ellerine kelepçe taktıktan sonra, iki polis de bir kolundan tutup çıktılar. Karakolun dış kapısında bekleyen jandarmalara Arjin'i teslim ettikleri sırada Doğanlı'lar geldi. Önde Haşim Ağa vardı.

ARJÎNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin