52. Bölüm - Doğum

Start from the beginning
                                    

"Ragnor..." Hiç çekinmeden sese dönmüş, dolu gözlere acıyla bakmıştı. Tüm bunları hak etmemişti. "Onu bir kez kucağıma alamaz mıyım?"

"Üzgünüm. Güçlerini geri alırsa geri dönecektir." Genç kız yorgun bir ifadeyle başını salladı.

"Onu Arthur'a götür olur mu? Bilmesi gerek. İkisinin de birbirine ihtiyacı var." Ragnor sadece başını sallamıştı. "Ona her şey için üzgün olduğumu söyle lütfen." Genç kız bir şey daha diyecek gibi olmuştu ama susmuştu. Büyücü ise biliyordu. Onu sevdiğini söyleyeceğim, dedi içinden. "Özür dilerim... Senden her şey için özür dilerim." Gözleri büyük bir acıyla kendisinden uzaklaştırılan bebeği izliyordu. Yavaş yavaş yorgunluğa kendini teslim ederken Ragnor'un kucağındaki bebek hissetmiş gibi ağlamıştı.

**********

Arthur pencereden savaşın döküntülerinin temizlenmesini izliyordu. Ağlamamak için inatla savaşan gözleri kıpkırmızıydı. İhanete uğramıştı. Ama haberi yoktu, başka bir yıkıntının arasında ona asla ihanet etmemiş olan sevgilisi ölüyordu. Kapı çalındığında arkasını bile dönmemişti.

"Sadece veda etmek için gelmiştim. Artık prensesin kardeşi olmadığıma göre burada olmam doğru olmayacaktır." Merlin'in tanıdık sesi ona sadece Emery'i hatırlatıyordu. Gitmesi ikisi içinde daha iyiydi. Kötü anıları mümkün olduğunca azaltmanın tek yoluydu. Ondan cevap alamayacağını anlayan Merlin çıkacakken prens sonunda konuşmuştu.

"Sence o ve..." Bebeği söylemeye dili varmamıştı. "Yaşıyorlar mıdır?"

"Bilmiyorum..." Merlin en az kendisi kadar acılar içinde ve bir o kadar sevdikleri insanın merağı içinde olan adama karşı rahatlatıcı ne diyebileceğini bilmiyordu. Muhtemelen bilseydi kendisi için kullanacaktı. "Seni rahatlatacak mı bilmiyorum ama benim tanıdığım Emery çoktan ölmüştü. Biz yaşadığını sanıyorduk sadece Arthur. Çünkü Emery sana asla ihanet etmezdi. Bırakalım geri de kalan kimse Ragnor'un sorunu olsun. Bizim Emery'imiz çoktan gitti."

Arthur dediklerine cevap vermedi. Aylardır bir yabancıyla yaşadığını zaten biliyordu. Ama onu görmek bile içini rahatlatmak için yeterliydi. Şimdi hiçbir tesellisi kalmamıştı. Bir bebek bile.

Merlin bir hoşça kal mırıldanıp çıkacakken telaşla içeri giren muhafızla çarpıştı. "Efendim! Büyücü geri döndü! Kucağında bir bebekle." Merlin ve Arthur'un bakışları birbirini bulmuş, ikisi de hızlıca çıkışa yönelmişti. Kucağındaki Ragnor'la göz göze geldiklerinde kaşlarını çattılar.

"Burada ne işin var?" Öfkeyle kükredi Arthur. Ona uzatılan bebeğe kaşlarını çatarak baktı. Ragnor'la, Emery'nin olan bebeğe.

"Yüce şövalye bana oyun oynamış. Kendisini benden korumak için onunla bağım olduğuna inandırdı. Her şey onun gösterdiklerinden ibaretmiş. Bebek, senin ve Emery'nin. Onu sana geri getirmemi istedi." Arthur anlamazca kaşlarını çattı.

"Na-nasıl yani? Ne demek benim bebeğim?"

"Onu korumam için yalan söyledi. Beni de kandırdı. Onu benim sandım. Durum bundan ibaret. O senin çocuğun." Arthur ona uzatılan bebeğe baktı. Kendi bebeğine. Elleri titreyerek onu kucağına aldığında her şey bir hayal gibi geliyordu. Sanki tüm eksik parçalar tamamlanmıştı. Biri dışında.

"Emery... O nerede? Onu neden getirmedin?" Merlin asıl soruyu sormuştu sonunda. "Bana onu öldürmedim de."

"Hayır. Onu sevgili arkadaşınız öldürdü. Ben sadece ölmesine izin verdim." İkisi de donup kalırken Ragnor yutkundu. Kendisi gözleriyle görmesine rağmen henüz genç kızın ölümünü kabul edememişti. Onlar nasıl edecekti ki?

Arthur kucağındaki bebeğe sıkı sıkı sarılırken Merlin tutamamış gözyaşlarını bırakmıştı.

"Nerede o?"

"Güvendiğim biri onu gömecek. Güvenin bana, ölüsünün bile bebekten uzak olması hepimiz için daha iyi."

"Arthur... Her şey için üzgün olduğunu söyledi. Seni sevdiğini..." Cümlenin devamını getiremeden susmuştu.

"Çok acı çekti mi?" Titrek bir sesle sordu Arthur.

"Kurtulduğuna dair rahatlaması acısını muhtemelen hafifletmiştir. O artık özgür. Böylesi onun için daha iyiydi. Bana kılıcı vermeniz lazım. Onu bu sefer kendimle götüreceğim."

"O pislik... Tamamiyle yok olmadı mı?"

"Keşke bu kadar basit olsa Merlin. Onun ölümüyle birlikte bugün doğan başka bir bebeğe çoktan geçmiş olmalı. Ama eskisi kadar güçlü değil. Bebeğin doğumu bir mucizeydi. Bir şekilde onun tüm gücünü emmiş. Kılıca kolay kolay ulaşamayacak. Sizin bebeğin ölümüyle tamamiyle güçlerini kaybedecek. En azından sorun çıkaramayacak, yok olmasa bile." Arthur gülümseyerek bebeğine baktı.

"Annesi gibi savaşçı. Benim güzel kızım." Ragnor kendisinin zannettiği bebeğe baktı bir süre. Onun gibi olacağına emindi. Kılıç kendisine getirildiğinde acılarını küçük bir bebekle avutmaya çalışan ikiliye baktı. En azından bir tesellileri vardı. Başıyla selam verip yarattığı girdaba girdiğinde ikili küçük prensesle saraya ilerlemişti. Adı çoktan belliydi... Emery.

**********

Genç kız vücudundaki tüm yaraları kapattığında kalan ize baktı. "Güçlü gözüyle baktıklarını büyücünün gücüyle sadece bu kadar oluyor. Bu izle yaşamayı öğreneceğiz Emery. Söz veriyorum, güçlerimi geri aldığımda bunu yok edeceğim." Aynaya sırıtarak baktığında gözlerinin ardında savaşmaya çalışan kıza meydan okudu. Artık tüm güç kendisinin kontrolündeydi. Yerdeki ölü ebeye baktı. Onun güçleri onu çok idare edemeyecekti. Yeni birilerini bulması lazımdı. Sevgili bebeklerine kavuşmanın tek yolu buydu.

"Merak etme annecik. Yakında seni kızına kavuşturacağım."

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now