31. Bölüm-Taverna

En başından başla
                                    

Merlin bir pazar tezgâhının başındaki Ragnor'a katılırken Emery tereddütle ikiliyi izledi. Onun her şeyi çözüp çözemeyeceğinden emin değildi. Ama Ragnor'un tüm gerçekler ortaya çıkarsa onu aptal yerine koyan ağabeyine de zarar vereceğinden emindi. Ağabeyi her şeyi göze alarak onun için kendisini tehlikeye atarken ne kadar kızgın kalabilirdi ki ona?

**********

Merlin ve Ragnor saatlerdir Camelot'ta yaşayan ve o gün oraya gelen büyücüleri gözlüyorlardı. Uther'dan dolayı kendilerini gizleyen de vardı, hiç gücünü fark etmemiş olanlarda. Ama asla cadıları kontrol etmemişlerdi. Ragnor bir kadın olmayacağından o kadar emindi ki, onları dikkate bile almıyordu. Bu Merlin'in işine gelmişti elbette. Yanında usulca dolanıp değerlendirme yapıyordu. Dün gece yanına gidip yardım edeceğini söylemişti ama asıl amacı onun kardeşinden uzak durup şüphelenmeyeceğinden emin olmaktı. Ragnor'un kardeşine olan ilgisi elbette bunu baltalıyordu ama onun içinde bir plan kurmuştu. Akşam genç görüntüsünün oldukça zıttı olacak kadar yaşlı olan büyücüyü prens ve şövalyelerinin takıldığı tavernaya götürecek, kardeşinin "sevgilisi" olan prenslerini elbette ki adamın üstüne salacaktı. Sevgilisi olan, hele bu sevgilisi prens olan bir kıza artık yaklaşmayacağını umuyordu.

Ragnor önündeki duvara yumruk atarken düşüncelere dalan Merlin irkilerek kendine geldi. "Neyi gözden kaçırıyorum? Şimdiye kadar bulmam lazımdı! Hiçbir zaman bu kadar uzun sürmemişti. Bir terslik var ama anlayamıyorum." Genç büyücü yutkundu, adamın zekâsını hafife almıştı. Elbette gözden kaçırdığı bir şeyler olduğunu anlayacaktı. Merlin'in başka bir plan daha kurması gerekiyordu. Elini dost canlısı bir tavırla omzuna koydu.

"Akşam oldu. Bugünlük bırakalım artık. Emery'i de alıp tavernaya gideriz." Ragnor kızkardeşinin ismini duyar duymaz yenilgisini unutmuş, gözleri parlayarak ona dönmüştü. Başka koşullarda, diye düşündü Merlin. İyi biri olabilirdi, kardeşine karşı Arthur'un olmadığı bir dünya da şansı olabilirdi. Am bu dünya değil, bu dünya ikisinin düşman olduğu dünyaydı.

**********

Merlin kötü bir gecenin ardından nihayet kardeşi yanında olduğu için mutluydu. Onu izlemek bile yetiyordu. İkili önünde muhabbet ederek yürürken arkalarından takip ediyordu. Tavernaya girdiklerinde tahmin ettiği gibi Arthur ve diğerleri oradaydı. Gülüşerek sohbet ediyor, bir şeyler içiyorlardı. Emery'i görür görmez parlayan gözleri, yerini alan masum gülümsemesi kardeşine olan sevgisini anlamak için yeterliydi. Ona göz kırpmış masadakilere geri dönmüştü. Az önceye göre daha mutluluk yayan kardeşi de onu görecek şekilde bir masaya oturmuş, şövalyelere el sallamıştı.

Ragnor hemen Emery'nin dibine oturmuştu. Anlaşılan genç prensin kıza bakışını yakalayamamış ya da işine geldiği şekilde yorumlamıştı. Ama ona nazaran Arthur daha dikkatliydi, gözleri Ragnor'a dikilmiş ve bir tehdit olup olmadığını ölçer gibiydi. Kızkardeşi ise bunun çok farkında değil, yanındaki büyücüyle derin bir sohbete dalmış gibiydi. Yakalanmaktan korkuyordu evet ama ona büyü inceliklerini öğretecek birini de pek reddedecek gibi durmuyordu. Merlin yiyecek içecek bir şeyler söylerken yanlarına oturmuştu. Çok geçmeden tavernanın sahibi Lydia ve abisi de aralarına katılmıştı. Ragnor onlarla da çok kolay kaynaşmıştı.

"Gül hala duruyor." Ragnor'un sırıtarak söylediği şeyle genç kız kafasında unuttuğu çiçeği yeni fark etmiş gibiydi. O kafasından çıkaracakken Ragnor elini tutarak durdurmuş, kendi eliyle birlikte masaya çekmişti. Onun elini hala bırakmazken bir şey diyemeden yere düşen demir bardağın sesiyle dikkati dağılmıştı. Arthur'un bardağı yerde yayılan kırmızı şaraba ev sahipliği yaparken gelen garsona nazik bir gülümseme sunmuştu. Ama bakışlarının Emery ve Ragnor üzerinde olduğu barizdi. Genç kız hemen elini çekmiş, Merlin ise göz devirmişti.

Camelot'un DüşüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin