Sofradayken aybike'den okuldan falan bahsedip konuşturmaya çalıştı. Ben de elimden geldiğince karşılık verdim.

"öğleden sonra dışarı çıkıcam. Sen seç de dışarıdan yemek alayım. Film izlerken yeriz. Sinema gecesi gibi?"

Alayla güldüm.

"pardon da hangi parayla? Ben işsizim asiye! "

"Doruk hallediyoruz sorun yok"

"Ne zamana kadar sorun yokmuş gibi davranacaksın, sorun var?"

Öfkeyle yerimden kalktım. Ona öfkeli değildim ki. Kendime öfkeliydim. Niye ona böyle davrandım şimdi.

"o zaman yatağından çık da iş ara!"

"ne?"

"yatağından çıkmadan işsizim diye ağlanamazsın."

"noldu hani dinlenebilirdim.4 gün mü dayanabildin bana bakmaya."

Elini masaya vurarak ayağa kalktı.

"Doruk dinlen dedim sana. Depresyona gir demedim. İşsizim diye ağlanıp duracaksan evde oturmanın faydası değil zararı olur tabi!"

İki seçenek vardı. Ya haksız olduğumu kabul edecektim ya da kabul etmemek için öfkeyle bağırıp kötü şeyler söyleyecektim.

Allahtan aptal bir klişe değilim de sevdiğim kadını daha fazla üzmemek için içeri gittim.

Koltuğa oturup başımı arkaya attım. Haklıydı yine. İş aramazsan işsiz olurdum. Ama tekrar mücadeleye başlamak için bir dayanağa ihtiyacım vardı.
Asiye 'nin olayı uzatmadan yanıma gelmesini işaret kabul ettim.allah'ın işaretiydi. Dayanağım asiye'ydi.
Dizlerini altına alarak bana dönük oturdu.

"Doruk, içinden geçenleri bana söyleyebilirsin. Beni üzmekten korkmana gerek yok."

Kafamı omzuna yasladım. Beni incecik kanatlarının altına alıp sakladı sanki.

"özür dilerim. Sana çıkışmaya hakkım yok."

"bana çıkışmaya hakkın var. İçinde biriktirip kendini üzmeye hakkın yok. Sen nasıl mutlu olacaksan onu yapalım. Evde durmak dinlemeni sağlayacaksa dinlen. Ama böyle kendini yiyip bitireceksen çıkalım. Ne yapmak istiyorsan onu yapalım. Arkadaşlarını gör biraz. Ne bileyim. Ne yaptığın benim için hiç sorun değil. Hepsinin altında kalkarız. Ama mutsuz olmana dayanamam."

Omzunda dinlenirken hayattaki şansımın o olduğunu biliyordum. Bilmeliydim.

" Geçen okuyorduk ya beraber, şey demişti kitapta neydi..."

cümleyi hatırlamak için uğraştım.

" heh değerini bilmeyen mutluluğun, sefil olur. "

" yani? "

" yanisi senin yanında mutsuz olursam, değerini bilmemiş olurum. O yüzden sefilim günlerdir."

"off Doruk sefil falan değilsin. Canın sıkkın. Herkesin canı bazen sıkılır."

Ben düşüncelerimde mutluluğun hakkını vermeye çalışırken boğazını temizledi.

"ben aslında sana şeyi soracaktım..."

devam etmedi. Üzmekten korkuyor gibi gözleri suratımda geziniyordu.

"söyle güzelim."

"gerçekten, ben uyuduktan sonra... Kalkıp çalışıyor muydun?"

Gözleri dolmuştu.
Başımı salladım.

"nasıl...?" sesi fısıltı gibiydi.

Ona kıyamazdım ki. Biliyordum uyuyamıyor bensiz. Bazen ondan geç yatmam gerektiğinde gidene kadar onu yatakta dönüp dururken buluyordum. Yanına yatıp sarılır sarılmaz da uykuya dalıyordu.

"Dakika Dakika" Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang