Thirty-Seven

3.1K 138 130
                                    

Kıpırdanmaya çalışırken düştüğüm boşluk hissiyle irkilerek uyandım.

Nerede olduğumu ve neden orada olduğumu kavrama zamanı.

Doruk 'un kollarının arasındayım.
Okey iyi gidiyoruz.

Koltuktayız ve dönersem düşerim.
Dün geceyi hatırladım. Göğsüne sarılmış mutluluktan dört köşeye uyudum mu yine.
Ya niye sürekli uyuyorum?

Çünkü çok huzurlu?
Okey.

Uyandırmak istemiyordum ama bu kadar yakında ve bu kadar huzurla uyurken öpme isteğimi bastıramadım.
Dudaklarım kibarca yanağını öperken uzaklaşmadan tekrar öptüm.
Öpmenin doyumu yoktu. Asla.

Şu halime gülerken son günlerdeki yaşantıma hayret ettim.
O kadar güzel ve kusursuzdu ki. İşin iyi tarafı bu mutluluk gökten zembille inmemişti. Tırnaklarla kazanılarak elde edilmişti.
Hayatımda hiç umut ışığı yok gibi görünürken şimdi geleceğimizi apaydınlık görüyordum.
Bunca aydınlığın sebebi de işte karşımda, huzurlu uykusundaydı.

Onu daha çok sevemem zannettikçe daha çok seviyor, daha fazla bağlanmam dedikçe daha çok ona karışıyordum.
Evlilik mevzuları ilk açıldığında bir şey değişmese bile herkes ayrılmaz olduğumuzu görecek demişti.
O zaman kimseye bir şey kanıtlamaya ihtiyacımız yok zannederdim ama o haklıydı.
Ayrılmaz olduğumuzu bize bakan herkes görebilirdi artık.
Bunun gelip geçici bir heves olmadığı daha ne kadar ispatlanabilirdi ki?

Yüzünü gıdıklayan saçlarım yüzünden rahatı kaçarken başını geriye attı biraz.
Ah ömrüm boyu oyalanabileceğim boynu gözlerimin önünde serili.

Baş döndürücü, sıcacık kokusu beni kendine büyüklerken boynunu öptüm.

Sonsuza dek tek bir yerden öpecek olsam boynunu seçer miyim?
Dudakları listede yoksa evet.

Düşüncelerimin içinden nereden geldiğini anlamadığım bir açlıkla dudaklarım tekrar boynunu bulunca uyandı tabii.
Yüzümü görebilmek için geri çekilirken gülümsüyordu.
Elimi henüz tam açamadığı gözlerinin kenarlarında gezdirdim.

"günaydın."

Dudakları anlıma bastırıp beni tekrar kendine çekti ama bu az önce doyamadığım boynuyla daha bi samimiyet kurmama sebep oldu.
Öptüğüm yerdeki tenini dudaklarımın arasına kıstırıp bırakmayınca güldü.

"napıyorsun?"

Bırakır bırakamaz aynı şeyi biraz daha aşağı yaptım.
Dudaklarımın altındaki adem elması şiddetle hareketlenirken bir anda doğruldu.

"saat kaç?"

Kolumdaki saati gösterdim.

"10'a geliyor."

"ne?"

Koltuktan kalkıyorken elinden tutup gitmesini engelledim

"ya nereye? Uyanmanı bekliyorum burda."

Gözlerinden bir ışık geçerken sırıtarak geri çöktü koltuğa.

"uyanmamı mı bekliyordun. O niyeymiş?"

Sence neden?

Bu şuhlu hareketi içime saklayıp gülümsedim ona sadece.
Ama telaşla tekrar doğruldu.

"ama benim çıkmam lazım güzelim . Uyuyakalmışım zaten."

"nereye?"

"birileriyle... Birileriyle buluşacaktım."

"Dakika Dakika" Where stories live. Discover now