Nine

5.3K 149 11
                                    

🔥Uyarısı

----------

Bomboş ve sessiz evde ayaklarımı sürüme sesim çok büyük gürültüye sebep oluyordu. Yataktan kendimi güç bela atmış neredeyse sürenerek banyoya gitmiştim.aynadaki yansımama baktım. Sanki yanımda Doruk yokken ben de güzel değildim. Bana gülüşümü hayat enerjimi veren oydu.
Doğru ya söylemeyi unuttum. Doruk'u günlerdir görmüyorum. Babası işle ilgili bir mesele olduğunu söyleyerek yanına çağırdı ve günlerdir halledemediği için gelemiyor.
Banyodan çıkıp tekrar yatağıma attım Kendimi meselenin bu kadar uzaması canımı sıkıyordu.doruk onca zaman sonra eski hayatından hatıralarla çevrilirken belki de aklı karışmıştır diyordum. Belki de babası, onu bekleyen işi, arkadaşları birkaç günlüğüne de olsa şu içinde kendi yuvamızı kurduğumuz küçük evden daha heyecanlı gelmiştir. Belki de babası benimle olmasını istemediği için zorluk çıkarıyordur. Ya da sadece bana dönmek isteyen sevgilimi meşgul eden işler vardır bilemiyorum. Tek bildiğim bir an önce ona kavuşmak istediğim. Yataktan genelde onun yattığı yastığı alıp kokladım. Doruk şu anda burda olmana, bana sarılmana şu yatakta kollarının arasında olmaya çok ihtiyacım var....
--------
Tam 7 gün oldu Asiye'ye görmeyeli. Ondan uzakta olmak resmen hayatımdan günler kaybettiriyor. Öyle bir his ki... Nasıl anlatsam?
Hani hasta olunca burnumuz tıkanır.nefes alırız ama yetmez. Burnumuz açılıp da ciğerlerimiz  bayram edene kadar yarım yarımdır nefeslerimiz.öyleydi işte. Sanki ondan uzakken aldığım nefes yarımdı. Onu görene kadar her şey siyah beyazdı da o girince renkleniyordu.
İşlerimi halledip döneceğim dediğim eve bir haftadır dönemiyordum ve artık canıma tak etmişti. Babamın yanından kaçarak uzaklaşıp eve attım kendimi. Haber vermedim ama Asiye'ye. Özlediğini biliyordum ve sürprizi hakediyordu.
Evin dışından camların hepsini gezdim. En son mutfağı gören camın yarım açık penceresinden gördüm onu. İç çektim. İşte şimdi nefesim ciğerlerimi doldurmuştu.yavaş hareketlerle ocaktaki demliği dolduruyordu. Yüzündeki oldukça bitkin ifade üzülmeme sebep oldu. Onu yanımda gülerken görmeye alışmıştım. İçindeki neşeli tarafları, cesur düşünceleri açığa çıkaran biriydi artık.
Üzerindeki hüznü biraz atsın diye mesajla bir şarkı yolladım.
Ed Sheeran-Thinking out loud
Telefonu eline alıp da mesajımı görünce yüzüne hemen bir gülümseme oturdu. Ah benim güzelim. Üzerindeki anlık etkimi görmek yüreğimi canlandırıyordu ama ben sevincine sevinemeden asiye sandalyeye çöktü. Gözleri mi dolmuştu??
------
Yataktan çıkmanın tek yolu çay yapmak diye düşünerek mutfağa doğru yol aldım. Hasta değildim ama doruk'un yokluğu beni daha beter etmişti. Yaşamaya dönmek için ona ihtiyacım var. Düşüncelerimde dorukla hasret giderirken telefonuma mesaj gelince elime aldım.
Ekranda yazan ismi bile yüreğime bahar getirdi yemin ederim. Derin Bi nefes aldım. Ondan aldığım bir haber beni hayatta tutuyordu sanki. Mesajını açtım ve attığı şarkıyı dinlemeye başladım.
Mutfakta bana kahvaltı hazırlarken dinlediği şarkıydı.beni kollarıyla sararken, kulağıma fısıldadığı şarkıydı. Onu istediğimden emin olduğumda dinlediğimiz şarkıydı.
Mutfağın her yerinde Doruk'lar görmeye başladım bir anda. Kendi kendine dans eden Doruk. Bana günaydın öpücüğü veren Doruk. Benimle dans eden Doruk. Beni öpen Doruk. Nefesim kesilirken ağlamamak için sandalyeye çöktüm.
Olamaz.
Ben asiye'yim ya. Ailem parçalandı ayakta durdum. Karnımı doyuramadım ayakta durdum. Kardeşlerime baktım, okulumu aksatmadım, işimde çalıştım ayakta durdum. Ama şimdi birkaç günlük Doruk'tan uzak kalmak beni yıkmıştı. Onsuz yapamaz olmuşum ve bu başıma gelen en kötü şey.
Omzumda hissettiğim elle çığlık atarak ayağa savruldum.
Bu da mı hayaldi yoksa gerçekten Doruk mu karşımdaydı?
Gözyaşlarım kendi kendine akmaya başlarken sarılmaya çalışan Doruk'a karşı elimi kaldırıp yaklaşmasını engelledim.
---------
Mutlu olmasını beklerken sandalyeye çöküp donup kalması hiç beklemediğim bir tepkiydi. Cebimdeki yedek anahtarı çıkarıp içeri girdim. Sessiz olmak için hiç bir çaba göstermesem de geldiğimi fark etmedi. Kokru dolu Bi ifadeyle gözleri mutfakta geziyordu. Ne olduğunu anlamasamda daha fazla korkutmamak için elimi nazikçe omzuna koydum.yerinden sıçrayıp karşıma dikildiğinde önce ben olduğuma emin olamaz gibi baktı. Gülümseyip süpriiiz demek istiyordum. Mutlu etmek istiyordum ama sevgilim bildiğiniz ağlıyordu. Nedenini sorgulamadan acısını dindirmek sakinleştirmek için kollarımı ona dolanmaya çalıştım ama bir duvar gibi elini aramıza koydu. Beni istemiyor muydu?
-----------
Daha fazla teslim olamam. Ya bir gün giderse, bir gün şu kapıdan çıkar ve dönmezse nasıl hayatta kalırım?
Aramızdaki engele şaşkın şaşkın bakarken yalvarır gibi baktı.
"asiye...."
------
Noluyor ya noluyo?
Kim neden üzdü seni. Neden beni kabul etmiyorsun? Neden izin vermiyorsun seni sarıp sarmalayayım.
"asiye..."
Elimden gelse yalvarırdım.beni şimdi içeri al. Dışarıda bırakma derdim ama o anlatmadan konuşamadım.
"Doruk biraz... Senden uzak... Uzaklaşmam lazım. Gider misin?"
Ben koşa koşa seni görmeye geldim. Ne demek uzaklaşmak.
"asiye ne diyorsun? Bir haftadır görüşmüyoruz diye uçarak geldim ben buraya. Gitmiyorum bir yere. Niye ağlıyorsun?"
Savaş veriyor gibiydi. Gözleri gözlerimi yakar gibi bakıyor ama elleri aramızdaki duvarı kaldırmıyordu
---------
Sadece teslim olmamam lazım. Eğer şimdi onun için ağlarken de onun kollarına sığınırsam bir dana asla onsuz olamazdım. Bu kendi hayatım için son fırsatımdı.
"Asiye! Bir şey söyle. Buraya nasıl geldim haberin var mı?"
Bana gelmiş ama o. Sadece sarılmak istiyorum. Beni yatağa götürsün sarıp sarmalasın istiyorum. Ama şimdi teslim olursam bir daha ayrılamam....
"Doruk tamam geldin. Hoşgeldin! Ama ya gelmeseydin?"
Afallayıp kaldı. Yüzündeki gülümsemeyi soldurmuştum.hepsi benim suçum.
"ne demek gelmeseydin?Ben hep gelirim sana..."
Daha fazla tutamadım içimde. Kırılma anı onu üzmemle yaşanmıştı.
"ya gelmeseydin? Gelemeseydin ya da?  Baban benimle görüşme diye yollamasaydı? Ya benden bıksaydın?ya..." cidden nefesim kesilmişti bu ihtimalle. "ya bana gelirken başına bir şey gelseydi.... Seni bir daha göremeseydim."
Onu daha önce hiç bu kadar kafası karışık görmemiştim.
"anlamıyor musun Doruk. Sensiz yaşayamıyorum."
Acılı yüzünde ufacık bir tebessüm oluşturmaya çalıştı.
"asiye ben anlamıyorum... Bunun neresi kötü. Seviyorsun beni çünkü."
Tabii anlamazsın. Hiç tüm hayata karşı tek başına ayakta kalmaya çalıştın mı sen...
"doruk seni seviyorum. Ama sensiz yaşamıyorum ben. Nefes alamıyorum nefes. Ya bir gün gider de dönmezsen.bana ne olur? Ben her şeyi atlattım. Sensizliği atlatamam."
---------
Sorun bu muydu. Beni çok sevmesi. Aşkının büyüklüğünden mi korkuyordu?
Buna rahatlamalı mıydım yoksa kahrolmalı mıydım karar veremiyorum.
Bilir misiniz dostoyoveski'nin sokak köpeği betimlemesi vardır. Bu köpekler sürekli örselenip kovulurlar o kadar uzun süre sevgi görmezler ki birisi gelip onları sevince kaçmaya başlarlar.sevgiye uzak kalmış insanlar da böyledir.
İşte asiye böyleydi. Onu şimdi bırakmazdım. Şimdi ona en çok sahip çıkmam gereken andı.
----------
İçimdeki ona koşmak isteyen tarafla ondan kaçmak isteyen taraf arasında kıvranırken bileğimi tutan elleri dünyaya döndürdü. Gözlerini gözlerime dikince sadece o oldu dünyam. Ah be Doruk... Gözlerin o kadar yeşil ki. Şimdi öpsem gözlerinden, dudaklarımdan bir orman filizlenir.
İçimdeki savaş sadece gözlerini görmemle bile soğumaya başlamıştı.
"asiye... Ben sensiz yarımım yarım. Sana gelmediğim gün yaşanmadı benim için, sana çıkmayan yol yol değil. Ne sanıyorsun ki? Babam gitme o kıza dese senden uzaklaşacak mıyım? Asiye ben senden uzakta yaşayamam zaten."
- - - - - -
Gözyaşları hala süzülürken sakinleşmiş dinliyordu bu sefer. İç çekip uzun bi süre sesiz kaldı.
" Doruk. Senden kaçarken sana sığınırsam, bir daha senden ayrı kalma şansım yok. "
" benden ayrı kalma şansın zaten yok. Sen bıraksan ben bırakmam seni."
"şimdi bana sarılırsan, ömür boyu bırakamazsın?"
Kafamı salladım. Yanaklarındaki göz yaşlarını sildim ellerimle sonra sıkıca sarıldım.

Kafası boynumda kaybolmuş sanki benimle bir olmuştu. Dudaklarımı saçlarında gezdirip sakinleşmesini bekledim.
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı.
"ben sana mecburum bilemezsin. Adını mıh gibi aklımda tutuyorum."
Güldüm.
"aaah aysel ah. Git başımdan seni seviyorum." (attila ilhan göndermesidir.)
Bu şiir kitabını yeni almış evde beni gördükçe okuyordu. Gülümsemesini görmek sonunda eve geldiğimi hissettirdi. Kolayca kucağıma alıp odasına götürdüm.
--------
Daha 1 saat önce şu yatakta onunla olmak hayalken şimdi elimdeki bu fırsatı itip kaçmak istememe akıl sır ermiyor olsa da.... Böyle büyük Bi sevgiyi nereme saklayacağımı bilmiyorum ki saklayayım. Sanki ona beni öldürecek yegane silahı veriyor ama kullanmayacağına güveniyorum.
Sırtımı yatağa bırakıp yanıma uzanınca yüzüne odaklandım.
"madem öyle bir dakikamı bile senden uzağa bakarak kaybedemem."
Gülüşü içtendi artık. Anlımı öptü.
İçimde ona ait o kadar büyük bir sevgi vardı ki sanki beni yutmuş artık o olmuştum. Düşünmeyi bir kenara bırakıp günlerdir büyüttüğüm özlemine bıraktım kendimi.
Dudaklarına yaklaşıp fısıldadım.
" bir dakikanı bile kaybetme"
Öpmeye başladı beni. Ona karşılık veriyor, ileri gitmesi için teşvik ediyordum. Daha rahat öpebilmek için üzerime eğilirken daha çıkaramadığı ceketini hızla çekip yere attım. Dağılmış saçlarına elimi geçirip okşadım.Ondan öğrendiğim her şeyi ona uygulayıp çıldırtmak istiyordum. onu az önceki üzüşümü telafi etmek istiyordum. Dudaklarımın arasındaki dudağını sıkıştırıp bırakmadım. Nefesinin teklediğini fark etmiştim. Ellerimi yanaklarına koyup dudağını serbest bıraktım.tekrar yaklaşamadan ben ona doğru yükselip dilimi dudaklarına değdirdim.
"asiyee..."
Sertçe üstündeki kıyafetleri kenara attı sonra benim belimden kavrayıp yatağa rahat olacağı şekilde yerleştirdi.bana karşı hep kibar olan elleri bu sefer daha aceleciydi. Yaptıklarımın işe yaradığını bilmek güzel. Ben hamlemi yaptıktan sonra asla altta kalmıyor, O da beni çıldırtıyordu. Dudaklarına ulaşabilmek için yükselince havalanan belimden tutup kendine bastırdı. Üstümdeki kıyafeti tek eliyle alıp kenara attı. Çıplak göbeğim tenine deyince için alevlendi sanki. İçimdeki adını sayıklayan boşluk onun açlığıyla beni kavuruyordu.parmakları sütyenimin altından içeri giriyor bana çıkarmaktan hiç de hoşlanmadığım mırıltılar çıkarttırıyordu. Onu da üzerimden alınca çıplak göğsüme değen nefesi başımı döndürdü. Resmen onu istiyordum. Dudaklarımı çekmeden kemerini açmaya çalıştım. Ama santim uzaklaşmadan açamadım. Uzaklaştığım anda ise vücudum tekrar ona kavuşmak için iznim olmadan ona asılıyordu.
Dudaklarıma değen gülüşünü hissettim. Beni omzumdan ittirip yatağa bıraktı. Sabırsızca onu bekliyordum. Tam olarak ona hazırım. Kemeriyle birlikte pantolonunu da çıkardı benim de altımdaki pijamadan kurtulmuştuk. Her zerremin ona doymasını ister gibi bacaklarımı ve kollarımı ona sarıp dudaklarını asla bırakmadım.
"asiye beni... Mahvediyorsun."
Tüm açlığımı giderecek hareketlerine kendimi bırakırken hangisi benim ellerim hangisi onunkiler karıştırmıştım.gerçekten de tek bir beden olmuş karışmıştık sanki. O bendeyken ne dünya vardı ne insanlar. Sadece o ve ben. Hatta tek bedenle bütünleşmiş tek bir ruh. Her hamlesinde kendimi önce ona sonra beni çıldırtan ateşe atarken onu bırakmamak üzere kendime hapsettim.
--------
Nabzımın atışını duyabiliyordum resmen. Vücudum kor olmuş altımdaki beden için yanıyordu. Onda daha önce tanık olmadığım hareketleri başımı döndürüyordu. Yaptığım her hamlede çıkardığı zarif seslere çıldırıyordum.onunla bir olmak evime gitmek gibiydi. O benim evimdi. Ruhu sığınağımdı. Bana kucak açan bedeni yuvamdı. Kendimi ona bırakırken ne bir tereddütüm ne de pişmanlığım vardı. Biz zaten sonsuza kadar beraber olacaktık.



-----
Eveet. Nihayet yarım bırakıyorum diye kızdığınız bölümü tamamladım :)
Bana hikayemizin sonuna geliyormuşuz gibi geliyor ama bir planla başlamadığım için ne olacağını da kestiremiyorum.
Leyla ile Mecnun göndermesini kapanlar selam çaksın 🤚

"Dakika Dakika" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin