Sixty-two

3.1K 116 93
                                    

🔥Alarm!
Biri asiye'ye yangın tüpü falan sıkıp beni durdurabilir mi, insanların cenazesi var ben ne yapıyorum... Neyse bu sefer toparladım.

•••
Odadaki sesleri dinleyerek dayanmaya çalıştım bir süre. Sonra başarısız oldum ve gözlerimi aralayıp dolabın boydan aynası karşısında giyinen eşimi izlemeye daldım. Beyaz gömleğini ilikledikten sonra yakalarını düzenleyip ceketini giydi üzerine. Onu izlemenin zevkine dalmış, trip attığımı unutmuştum ki aynadaki gözlerimiz kesişince onu izlediğim anlaşılmasın diye hemen yumdum.
Beynimde hayali repliğimiz kuruluydu.

Sen beni mi izliyorsun?
Yoo niye izliyim seni?

Ama laf atmak yerine yanıma gelip yatağa oturdu. Ellerini saçlarımın üzerinde hissettim ama açmadım gözlerimi.
Uyuyorum hatırlarsanız.

Sonra üzerime eğilip yanağımı öptüğünde savaşım gülümsemekleydi. Dudaklarımla savaşırken şirin şirin kafasını boynuma gömüp kokladı.
"Doruk yapma."

Kafamı yastığa gömüp ondan kaçmak istedim ama burnunu yasladığı boynumda öpücükler bırakıp kaçmamı engelledi.
"günaydın güzelim."

"aymadı gün falan."

"asiye lütfen ya. Evimizde ilk sabahımız. Daha dün dönmüşüz balayından. İşe gidicem birazdan. Küs ayrılmasak?"

"küs değilim ki."

"ama cadılığı da bırakmıyorsun."

"bak o konuya girersek-"

"hayır hayır. Girmedim konuya falan. Sadece güzel ayrılmamızı istiyorum ki tüm gün aklım sende kalmasın."

Yatakta doğrulup sırtımı verdim başlığa.
"bende kalmayıp da nerelerde gezecek aklın pardon? Kalsın bende. Ben bakarım merak etme."

Kaçmaya çalıştığım halde üzerime eğilip alnımı öptü önce.

"şuna bak ya. Zaten kalbimi çalmış,şimdi gözü aklımda."
Yanaklarımla devam etti sonra yoluna.
"neyse merak etme. Aklımı başımdan aldığından beri sende zaten."

Gülümsemiycem. Gülümsemi-

"heh. Şöyle gül de güneşim doğsun be kızım!"

Gülümsememin verdiği izinle beni öpücük yağmuruna tutuyordu ki kurtuldum kollarından. Dolabın açık kapağına yönelip ceketinin boşa çıkan askısını yerleştirdim.

"tamam tamam. Hadi git. Ben de çalışıcam daha zaten. Hangi kravatı takıyorsun?"

Az önce elinde evirip çevirdiği iki kravatı aldım elime.
"seçemedim. Sen söyle hangisini takayım."

Koyu gri olanı aldım önce elime. Boynuna takıp olup olmadığına baktık. Sonra diğerini taktı ve hangisinin daha çok yakıştığı hakkında bir yorum bekleyerek bana döndü.
İkisi de kusursuz olan görünüşlerden birini nasıl seçeriz ki?

Ben elimdeki kravatı evirip çevirirken koyu yeşil olanda karar kıldım.
"bunu mu seçiyorsun?"

"evet. gözlerine çok yakışıyo."

Aynada kendini inceledikten sonra bana kaydı bakışları. Düşünürken bileğime doladığım öteki kravata daha doğrusu.

"bana ne yakıştı bilemem ama şu kravatın sende duruşu bi kalbimi tekletti."

Bende duruşunun ne anlama geldiğini anlamadığım için kaşlarımı çatıp bileğime indirdim.
Doladığım ucunu çözerken güldü.

"hayır hayır, demek istediğim-"
İki bileğim çevresinde tekrar dolayıp ucunu bağlayınca gözlerimi devirdim.

"Dakika Dakika" Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt