Twenty Five

3.5K 185 102
                                    

Hiç bir düzeni olmadan bölüm paylaşmak 🤝ben

————

"Daha sıcak bir karşılama bekliyordum aslında? "

Yaşadığım gerginlik, korku ve sıkıntıdan aklım bana oyun mu oynuyordu yoksa Gerçekten Kapıdaki ömer miydi?

Doruk 'un küfürleri bir anda kesilmişti. Omuzlarının düştüğünü hala burnundan soluduğunu hissedebiliyordum.

Ömer şaşkın bakışlarını üzerimizde gezdirirken kendime geldim.

"ömer! Ne işin var burada?"

Hızlıca ona sarılınca biraz olsun rahatladığımı hissettim. Saçlarımı öperken bana sımsıkı sarıldı. Ancak o zaman fark edebildim arkasındaki abimleri
Ve onlardan birkaç adım geride donup kalmış berk Aybike ve oğulcan'ı. Herkes kapıdaydı ve biz korkunç bir haldeydik.

"sürpriz yapmak istemiştim."

Abimlerin yere saçılmış poşerlere ve yüzüstü düşmüş çiçeğe attıkları sorgulayıcı bakışları görünce bende daha yeni fark edebildim. Yerdeki lale Buketi kalbimi sızlatmıştı. Fazla mı üzerine gittim?

Bakışlarımı ona çevirdim ama buz gibi bakışlarıyla düpdüz ileri bakıyordu.

"yanlış zamanda mı geldik?"

Hala kapıda biribirimize baktığımız için oğulcan'dı soran. Hadi toparlanın diyordu alttan alta. Doruk yavaşça ömer'e sarıldı.

"Hoşgeldin kardeşim. Şaşırdım sadece."

Şaşırdım. Tekile inmiştik bile. Kapıdan çekilince sırayla içeri girdiler.tekmelendiği için arkaya savrulmuş kanepeyi abim öne çekip oturdu. Sürekli bizi süzen bakışlar atıyorlardı.

"siz kavga mı ediyordunuz?"

Yok canım ne alakası var...

Doruk kafasını kaldırıp bana baktı. Cevabımı bekliyordu.

"yok ya önemli bir şey değildi."

Kaşları çatılırken gözlerini hemen çekti üzerimden. Beklediği tepki bu değildi belli ki. Sanırım sıvamaya devam ediyordum.

Alışkanlık olduğu üzere kanepeye çöküp yanıma Doruk 'un kurulmasını beklerken o karşı kanepede benden en uzak noktaya oturdu.
Ben de yanıma ömer' i çektim. Başımı göğsüne yasayarak tüm bu yaşananların en iyi tarafı olan ömer'e kavuşmanın tadını çıkarmaya çalıştım.

"hepinizin haberi var mıydı? En son biz mi öğrendik?"

Biz vurgusu... At oltayı asiye.

"ben havaalanından alacaktım abicim. Ondan biliyordum."

"ben de bi oğulcan'a söyledim. Geri kalanınıza süpriz yapayım dedim ama... Oğulcan ağzından kaçırmış tabii. Siz de..."

Cümlesini tamamlamasın diye atıldım tekrar.

"Ayşe gelmedi mi?"

"yok onun bir sınavı daha var. Birkaç güne geliyor. Neyse kolun nasıl oldu? Acısı var mı?"

Gülümseyebilmiştim sonunda.

"yok yok. Yarın da doktora gidecektik zaten. Çıkıyor inşallah."

Sohbete katılması, daha doğrusu bana bakması için elimle doruğu gösterdim ama o bana bakmadı. Ömer'e döndü zoraki bir gülüşle.

"ee ömercik, nasılsın?"

---

Ortamın gergin havası yavaş yavaş kırılırken mutfağa çay koymaya gittim. Kapının pervazından Doruk 'a bakıyordum. Omuzları çökmüş içine kapanmıştı. Kırgınım Doruk'uydu bu.
Neye kırıldığını da çok iyi biliyordum aslında.
Ecevit'e kızgındı. O duruma kızgındı. Ama benim ona söylediklerime kırılmıştı. Salak gibi çıkış yolu olarak zeynep'i ileri sürmeme kırılmıştı. Bir nevi Sana ihtiyacım yoktu dememe kırılmıştı.

"Dakika Dakika" Où les histoires vivent. Découvrez maintenant