Seventy-Three

1.8K 98 130
                                    

Ne ben ne de karım henüz doğurmadığı için 3.bi gözle dışarıdan izliycez bi süre bebekleri.

•••

"Bi saniye! Bİ SANİYE!"

"Neye bi saniye! DOĞURUYORUM!"

"oluyo. Gerçekten oluyo NAPICAZ!"

Asiye gözlerini devirip başını elleri arasına almış Doruk'a baktı. Doğuran o'ydu. Panik yapması gereken o'ydu!

"hemen kendine gelmezsen kucağına doğurucam!"

Ve aradığı bi saniyeyi gözlerini kapatıp bulan Doruk başını kaldırdığında sonunda işe yaramaya başladı. Sakin değildi. Asla değildi ama daha önce defalarca konuştukları gibi işletmeye başladı planı.

Önce telefonunu aradı eliyle ama mutfakta bırakmıştı. Kuyruğunu kovalayan köpekler gibi etrafında tam 3 tur atarken Asiye de 3 kez daha bağırdı ona.
"BENİMKİNİ AL!"

komodinden asiyenin telefonunu alıp aradı doktorlarını ve o karşı taraftan alamancı aksanıyla doruku sakinleştirdikten sonra en hızlı şekilde hastaneye gelmelerini söyledi. Telefon kapandı, doruk asiyeyi ayağa kaldırdı ve sonunda odadan çıkmayı başardılar. Sonunda.
Koridorun sonuna geldiklerinde Doruk tekrar döndü hemen.
"çanta kaldı!"

Deva'nın artık tamamıyla hazır, yanlızca kendisini bekleyen odasından doğum çantalarını sırtladığı gibi geri döndü asiyenin yanına.
Asiye'yi yere çökmüş buldu tabi. Ne tek başına ayakta duracak, ne şu gözüne bitmeyecek gibi gözüken merdivenleri inecek hali vardı.
Acıdan ölüyor muyum yoksa cidden doğurmak böyle bir şey mi?

"asiye kalk hadi geldim!"

Onu oradan kaldırmaya çalıştılar ama üçüncü denemede de sancısıyla bükülüp kaldı Asiye.
"tamam yavrum hadi. Kalkıyoruz. Sakin ol. Şimdi-"

"sakin mi olayım? içimden bi insan çıkıyo benim! Sen sakin ol!"

"Hiç yardımcı olmuyorsun ama!"

Çantayı bırakıp kolunun altına girdi ve asiyenin az önce fark ettiği merdivenleri yeni idrak edebildi.
"hay tüküreyim evimizde niye merdiven var!"

Asiye inmeye çalışsa 3 gün sürecek gibi olduğu için onu kucaklayıp teker teker indi basamakları. Korkuluğa yaslayıp yukarıda bıraktığı çantayı alırken panikten deliye dönmüş suratında ablak bi sırıtışla bağırdı.

"1. Adım tamam aşağı indik! "
Ve ikinci adımı da en hızlı şekilde gerçekleştirdiler.
Arabaya ulaşıp asiyeyi yerleştirme.

Doruk kendi koltuğuna yerleşemeden kendine söverek kalktı tekrar. Yeni kapattığı kapıyı açıp eve koştu da açık bıraktığı çaydanlığın altıyla içinde ekmeklerin kızardığı fırını kapattı. Döndüklerinde kül olmamış bi evleri olsun istiyordu.

Boş arabaya elini tavana yaslamış Asiye'nin, dişlerini sıkmış mırıldanmaları eşliğinde atlayıp sürmeye başladı hemen.
"hem dert sensin hem deva be oğlum!"

"hemen gidiyoruz asiye dur, dayan, sabret. Deva dur iki dakika gidiyoruz lan!"

Asiye bir an, arabanın dikiz aynasından kendini gördüğünde,yani yataktan kalkmış haliyle saçlarını, terden sırılsıklam alnını, kendini sıkmaktan kızarmış yüzünü görünce, durdu bir an.
Gerçekten oluyor.
Eli oğlunu sakinleştirme umuduyla karnına gidince onu ilk öğrendikleri gün geldi aklına. Çektikleri videoda aslında aynı yerde olsa da, uzaktaymış gibi hissettiren bebeklerine ilk seslenişi.

"şey, selam. Ben annen."

Sıktığı dişlerine rağmen gülümsedi. Bir an için daha iyiydi ki bu sakinlik Doruk'a diğerlerini arayıp haber vermesi için yeterli süreyi verdi.
"ömer doğuruyoruz! Yoldayız gidiyoruz hemen. Gelirsiniz siz de kapatıyorum. Yoldayım salak sus! "

"Dakika Dakika" Where stories live. Discover now