Sixteen

4.8K 151 70
                                    

Dostlarım sizlerden "aşka artık inanıyorum" lafları falan duyuyorum aman diyim.
Aşka düşmeyin yanarız.
Böyle yazarak okuyarak izleyerek falan bu sendromları atlatıp kendimizi korumamız lazım.
Ne demiş Shakespeare;
"ah, uzaktan nazik görünen aşk, nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde."
Sizi seviyom. Yok aşk maşk.

-----

Doruk yatakta bağdaş kurmuş elindeki telefona odaklanmıştı. Yanına gidip sırnaştım.

"napıyorsun?"

"yeni yayınevinde sorarlarsa diye mülakat sorularına bakıyorum."

Güldüm ister istemez.

"Kpss mi bu ya? "

O aşağı kayınca kollarımı sardım. Kafasını göğsüme yaslamıştı.
Saçlarına dudaklarımı sürttüm. Kokladım. O kadar huzurlu bir histi ki.ellerim saçlarında gezinirken benden önce o mırıldandı.

"şu saçlarımı okşamayı daha sık yap ya."

"asıl sen daha sık yat buraya. Aşırı iyi."

Gülmeye başladık.

"Ee soruların neymiş yardım edeyim."

Kendi yayınevinde çevirileri beğenilirken geçen hafta daha büyük ve üst düzey bir yayınevi görüşmeye gelmesi için aramıştı.

Evde havalı havalı gezerken "önlenemez bir yükselişim var" diye şişiniyordu.

"ya bilmiyorum ki. İnternetten aradım Bi şeyler. Bak şimdi mesela. En büyük başarınız nedir?"

düşündü bir süre.

"cevap veriyorum. Asiye Eren'i kendime aşık etmek ."

Kahkaha atarken kollarının arasındaki kafasını sıkıştırdım.

"Diğer soru. Eski işinizden neden ayrıldınız? Cevap veriyorum daha çok parayı hakediyorum. Soru. En güçlü yönleriniz. Cevap veriyorum. Asiye Eren'i pek çok anlamda mutlu edebiliyorum. Pek çok anlamda.."

Yemin ederim gülmekten karnım ağrımıştı. O kadar sevimliydi ki sondaki imasına bile utanma fırsatım olmadı.

" diğer soru zayıf yönleriniz. Sen söyle asiye. Zayıf yönlerim ne? "

Gerçekten düşündüm. Sessizlik uzayıp giderken tek bir kötü yönü gelmedi aklıma. Anlayışlıydı, şefkatliydi, ilgiliydi, iyiydi...
İyi özelliklerini düşünürken hülyalı hülyalı iç çekince kafasını kaldırdı.

" ne sayılamayacak kadar çok mu? "

" yemin ederim o kadar düşündüm ama Bi tane bulamadım."

Sırıtarak kaşlarını kaldırdı.

"hadi ya?"

"valla kusursuzsun galiba.."

Kafasını tekrar göğsüme indirdi. Ellerim de tekrar saçlarına kavuşmuştu.

"hatırlıyor musun bunu daha önce de konuşmuştuk?"

"neyi? Mülakatı mı?"

"yok ya. Kötü yönlerimi. Sen sormuştun bana kendinde sevmediğin özellikler diye . Ödev için."

O günleri hatırlayınca burnum sızladı. Hem o yılları özlüyor hem yaşanan zorluklar dolayısıyla atlattığımıza şükrediyordum. İlişkimiz şu an fırtına dindikten sonra tek bir dalgası olmayan denizdeki huzurlu yolculuk gibiydi. Kafamı kafasına yasladım. Ellerimle yüzünü okşadım. Onu ne kadar sevdiğimi bir kez daha hatırlamama sebep olmuştu.

"Dakika Dakika" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin