Fifteen But Zarife°Harun

3.5K 133 47
                                    

ÖNCELİKLE bu bölüm Asdor'u ufacık 2. Plana alıyoruz. Ama bence Zarife Harun hikayesini de seveceksiniz. Ben bayıldım.
İsterseniz bunu ara bölüm gibi de kabul edebiliriz.

---

Kapıdan girdiğimizde çiçekçi abla arkası dönük kendi kendine şarkı mırıldanarak çiçeklerle uğraşıyordu.

"kolay gelsin!"

İrkilerek bize döndü.

"ooo yakışıklı oğlan. Hoşgeldiniz."

Bana sadece bir bakış atıp asiye'nin ellerini ellerinin arasına aldı.

"Hoşgeldin güzel kızım. Çiçeklerin sahibi sensin he."

"Hoşbulduk. Asiye ben. Benimle tanışmak istemişsiniz. Biz de geldik."

Başını salladı sakin sakin . Bu kadında dobralığının altında çok duygusal bir taraf hissediyordum.

"iyi yaptınız iyi yaptınız. Geçin."

Bize de birer katlanır sandalye açıp birisini aradı.

"heh Salim. Bize 3 çay getirir misin? Tavşan kanı olsun. Güzel misafirlerim var."

Asiye bana baktı. Ablayı sevmişti belli. Gülümseyerek sandalyelere çöktük.

"seninle tanışmak istedim tabii. Oğlana da dedim. Yıllardır böyle aşk görmemiştik buralarda. Kim hak ediyor bu sevgiyi Bi görmek istedim."

Asiye cevap vermek yerine ablaya derin bakışlar atıyordu. Abla da sakince gözlerini ona dikmişti. Sanki benim anlamadığım bir dil konuştuklarını fark etmiş gibi birbirlerini süzdüler.kadınşar arası bir anlayış bağı falan mıydı bu?

"daha önceden aşinasınız yani aşka?"

Asiyenin sorusuyla kadına döndüm hemen. Ama onda rahatsız olmaktan Ziyade memnun Bi ifade vardı.
Gülerek başını salladı.

"şaşırmadım. Hiç şaşırmadım. Zaten böyle aşk anca hak edene verilir."

Asiye de gülümsedi. Çaylarımızı getiren adam önümüzdeki sehpaya bardaklarımızı bırakıp çıkınca yine bakışlarını birbirlerine çevirdiler.
Kadın sonunda ikna olmuş gibi başını salladı.

"aşinayım tabii aşinayım. Aşka aşina olmadan ömür geçer mi? Ama bazıları sözde aşktır. Bazıları özde."

Uzun bir sessizlik geçti.

"Madem bir kendinizi bir aşkınızı alıp geldiniz. Size anlatacak bir hikayem var. Ama sabrınız var mı baştan söyleyin. Bu hikaye ancak birkaç yılda bir hak edildiği masalarda anlatılır."

Asiye hızlı hızlı başını salladı.

"var tabii. Dinlemek isteriz."

Ablanın gözleri boşluğa dikilip sanki eski bir kutudan anıları çıkarır gibi derinlere daldı.
Eliyle sokak kapısını gösterdi.

"ben diyeyim 35 siz diyin 40 yıl önce...."

Böyle başlayan bir hikayenin kötü olma ihtimali yoktu.çayımı elime alıp dikkatimi ona verdim Asiye'ye yandan bir bakış attığımda o da pür dikkat ablaya odaklanmıştı.

"yine bu mahallede. Ben daha gençken... Hep tek katlı evlerimiz vardı. Müstakil. Her bir aile kendi yuvasında yaşayıp giderdi. Sonra zengin müteahhitin biri geldi bir gün. Bizlerden evlerimizi almak onun için bir ihale meselesiymiş sadece. Evlerimizin yerine apartmanlar yapacak en şanslı olanımıza birer daire verecekti. Ömrümüzde ne öyle aletler görmüştük ne fiyakalı adamlar... 2 dirhem bir çekirdek yürürlerdi mahallemizde. Nasıl heybetliler. Üzerlerindeki zenginliğin ağırlığı sanki bastıkları toprağı bile yumuşatıyordu. İşte o günlerde göründü ilk. Müteahhitin oğluydu. Harun...."

"Dakika Dakika" Where stories live. Discover now