Fifty-Three

2.9K 121 211
                                    

Your mama says I'm a fool
/Annen aptal olduğumu söylüyor./

And yeah, maybe that's true 'cause I can't stop thinkin' 'bout you
/ve evet, belki de doğrudur çünkü seni düşünmeden duramıyorum. /*

•••
"keşke gelmeden önce şunların geçmesini bekleseydik."

Kaşındaki kabuk bağlamış yaraya takıldı gözlerim. Pamuklarını çıkarabilmiştik ama hala yaralar duruyordu. Elindekini de çıkaralım demişti ama bandaj yokken daha korkunç görünüyor.

"zaten yeterince bekledik gelmek için. Bi de bunlar yüzünden uzatmayalım dedik ya hayatım."

"tamam ama ne oldu deyince ne diyeceksin?"

"Takılma sen ben halledicem. Çalıyorum."

"dur!"

Ördüğüm saçlarımı arkaya atıp önüme düşen tutamları düzelttim.

"çok güzelsin çok. Çalıyorum."

"çal."

Nefesimi tutup kapının açılmasını bekledim. Topuk sesleri yaklaşırken ben gerildim, o avucumdaki elimi okşayıp rahatlatmaya çalıştı.
Aralanan kapıyla cıvıl cıvıl Nebahat hanım girdi görüş alanımıza. Pembe, pırıl pırıl elbisesi, güzel saçları derken hazırlandığı belliydi. O da bugün için gergindi demek ki.

"Hoşgeldin oğlum."

Neşeyle bağırıp atladı Doruk'un üzerine. Sımsıkı sarıldılar. Kendimi Müge Anlı gibi hissediyordum.
Büyük buluşma!

Kocaman oğlunu yanaklarını seve seve saçlarını okşayarak sevip izledi bir süre. Doruk'un yüzündeki o sevinçli ifade yüzünden gözlerim doldu.

"anne, içeri geçsek mi?"

Aralarında yaşadıkları o duygusal andan sıyrıldıklarında bana döndü Nebahat hanım.

Oğlunu içeri çekip benim suratıma kapıyı çarpmasın duası.

"sen de hoşgeldin Asiye."

Bana da coşkuyla sarılmadı ama en azından samimiydi. Gülümsedim ben de.

"hoşbulduk Nebahat hanım."

"geçin hadi geçin."

Doruk önden geçerken peşinden takip ettik onu.

"haydaa. siz napıyorsunuz burada?"

Şaşkın doruk'un önüne geçip kime seslendiğine baktım.
Melisa ve abim bi koltukta otururken ömer karşılarındaki tekli koltukta oturuyordu.
Cidden ne işleri var?

"ben çağırdım. Malum uzun zaman sonra bir araya geldik. Herkes tekrar kaynaşsın istedim."

Yalan söylüyordu Nebahat hanım. Gergindi ve kalabalık olursak daha az geriliriz diye düşünmüştü herhalde.
Açıkçası üçümüz olmaktan daha kolaydı beraber olmak. Tabii ömer ve Doruk yine 'ömer ve dorukluk' yapmazsa.
Herkes birbirine sarılırken Melisa Doruk'un yüzünü ve ellerini gördü.

"Doruk ne oldu sana!"

Nebahat hanım az önce coşkudan fark etmediği yaraları delice izlerken aralarına küçük prenslerini oturtup sevmeye başladılar. Ben de sorular üzerime dönmesin diye lavaboya kaçtım.

Dönerken koridordaki konsolun üzerindeki resimleri çekti dikkatimi. Çoğunda Doruk ve Melisa yan yanaydı. Denizde oynuyor, salıncakta sallanıyor, kameraya el sallıyorlardı.
Sevgiyle masum yüzlerini izledim. O güzel gülüşleri hiç solmasaydı keşke.

"Dakika Dakika" जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें