Fifty°2

2.4K 133 176
                                    

Çok hızlı geldim çünkü hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun demişler.

---
You could touch the sky, but you ain't got shit on me
'Cause I'm on top of the world.

/gökyüzüne dokunabilirsin ama bana b*k atamazsın.Çünkü ben dünyanın zirvesindeyim./*

---
Evde biraz dinlendikten - tamam yalan söylemeye gerek yok, asu ile ilgili anlattıklarından sonra göğsüne yapışıp saatlerce sarıldıktan - sonra çıktık evden. Hem alışveriş yapacaktık hem de köyü gezecektik.
Yemyeşil yollardan götürdü beni. Oksijen yoğunluğu başımı döndürüyordu resmen.
Köyün meydanına yaklaştıkça kasketli amcalara, dükkanların önünde oturup elindeki işlerle ilgilenen teyzelere rastlamaya başladık.
Hepsinin tek bir ortak özelliği vardı ki, gözleri yiyecek gibi bakıyordu.
Yanımızdan geçen bi teyze ellerimize uzun süre dik dik bakınca avucundan sıyırdım elimi.

"ne oldu?"

Başımla kenardaki birini gösterdim.

"utanacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Kimse tanımıyor bizi. Ondan garip geliyordur."

Küçük bi köy sonuçta burası. En son ne zaman yabancı iki kişi gelip gezmeye başlamıştır ki?
Yabancı! Tabii.

Gülerek durdurdum Doruk'u

"bak bi fikrim var! Madem kimse bizi tanımıyor, tanımasın da. Farklı tanıtalım kendimizi tamam mı?"

Muzip ifadesi yerleşti yüzüne.

"ne anlatıcaz?"

"bilmiyorum doğaçlama."

Sırıtışı büyürken düşündü. Sanırım ona da zevkli gelmişti ki başını sallayıp önünde renkli renkli şişeler olan bi dükkana doğru yol aldı.

"selamın aleyküm dayı!"

Herkesle uyum sağlama yeteneği sayesinde dayıyla da hızlıca muhabbete daldı. Önündeki şerbetlerden birer tane seçerken buram buram meyve kokusu onun da dikkatini çekti herhalde.

"dayı sen mi yaptın bunları?"

"bu da soru mu! Buradan değilsiniz anlaşılan. Buralı kimse Ekber'in mahsulleri kendinin mi diye sormaz."

Bana yandan bi bakış atarken sırıttı. Adamın bam telini bulmuş iyi mi?

"tamam ekber dayı ya! Buralı değiliz tabi. Emine Sultan'ı evinde kalıyoruz."

"kimsiniz ki siz?"

"torunuyum ben. Eşim bu da."

Hızlıca bana dönüp göz kırarken oyuna başlamıştı bile. Neden anlatacak hikaye olarak bunu seçmesine şaşırmadım acaba.

"Hoşgeldin gelin kızım."

"asiye ben ekber amca. Hoşbulduk."

"iyi iyi iç şerbetini şifa olsun. Ne zamandır evlisiniz, var mı çoluk çocuk."

Ağzımı açıyorum ki Doruk yine laps diye aklına geleni söyledi.

"sekiz yıldır."

Şaşkınlıktan yutamadığım şerbetim yüzünden öksürük krizine girerken dişlerimin arasından fısıldadım.

"oha Doruk. Oha."

"kaç yıldır kaç!"

"sekiz aydır abi, ay."

Şaşkınlıktan ayaklanan Ekber amca cevabıyla çöktü tekrar.

"heh. Bende sekiz yıl anladım. Daha yaşınız kaç diyecektim."

"Dakika Dakika" Where stories live. Discover now