7. Bölüm-Kaçırılış

Start from the beginning
                                    

"Bu yılki hasatınız çok azdı. Bunu telafi edecek bir şeyler daha vermeniz gerek! Bu çocuklar çelimsiz, bu kızları da beğenmedim!" Son kızında yüzünü inceleyip ittirirken öfkeyle etrafta dolandı. Açgözlülüğü yoktan asla anlamıyordu, mutlaka bir şey götürmeliydi. Emery yere çöküp bu kâbusun bir an önce bitmesini diledi. "Bana hakkım olanı vermediğiniz birkaçınızın o hırsız ellerini keseceğim! Bakalım bir daha yeterince hasat bırakıp, bırakmayacak mısınız görelim!"

"İyi de zaten tüm topraktan bu kadar hasat çıktı! Toplar toplamaz gelip aldınız!" Bir genç buna itiraz ederken adam öfkeyle kılıcıyla bir elini tek hamlede kesmişti. Genç adam acıyla inleyerek yere çözerken, çığlığı tüm ormanı kaplamıştı. Emery korkuyla ve gencin acısını kendisi hissetmişçesine içi yanarken, gözleri dolmuş, eliyle ağzını kapatmıştı çığlık atmamak için.

"Sıradaki kim bakalım?" Adam sırıtarak gözüne başka bir genci kestirirken, o korkuyla gerilemeye çalışmış ama adamları iki kolundan tutmuştu.

"Lütfen yapmayın! Yalvarırım, ne isterseniz yaparım, beni oraya götürün!" Bu Jeremiah'tı, Emery'le yaşıttı. Ama adam umursamamış kılıcını kaldırmıştı. "Durun! Köyde güzel bir kız var! Onu çok beğenirsiniz, tüm köy neredeyse ona aşıktır!" Emery duyduğu şeyle donup kaldı. Kendisini asla güzel bulmaz, iltifatları abartılı bulurdu ama köydeki erkekler her zaman peşinden koşmuştu. Emery kafasını uzatıp, oraya bakmaya bile cesaret demiyordu. Kıpırdarsa her an yakalanacak gibi hissediyordu.

"Kim, ben neden göremedim?" Lordun ilgisini çekmiş gibiydi, ağzı şimdiden sulanmıştı. En büyük zaafı kızlar olan bu korkunç adamın uzun süredir farklı bir kız gördüğü yoktu. Daha önce köyden götürdükleriyle ilk önce kendi eğlenmiş, sonra adamlarının insafına bırakmıştı. Bazıları evlenirken, bazıları onları eğlenmek için meyhanede tutuyordu. Yeni bir kız iyi olurdu. Jeremiah eli titrerken Hunith'i işaret etti, Emery ve Merlin'in annesi olan kadın birkaç adım geriledi. "Bu kadın mı? Dalga mı geçiyorsun?"

"Onun kızı." Lord, Hunith'i kolundan kavradı sıkıca.

"Nereye kızın?"

"Benim kızım filan yok!" Jeremiah tekrar söylerken, lord daha kötü sıkmıştı kolunu.

"Nerede dedim sana!" Emery gözyaşlarını tutamazken, annesine bir zarar gelmemesini diledi.

"Abisiyle Camelot'a gitti! Burada değil!"

"Yalan söylüyor! O geri döndü, ormana göndermişti onu!" Bu sefer Eric çıkmıştı öne.

"Ne zamandır birbirinizi satar oldunuz?! O kız sizinle büyüdü!" Öfkeyle bağırdı Alfred, şüphesiz bu köyde ailesinden sonra ona en düşkün oydu. Emery'i şifacılık konusunda eğitirdi de, otların çoğunu bilirdi bu sayede.

Lord öfkeyle adama bakmış, Hunith'i itip ormana ilerlemeye başlamıştı. Hunith can havliyle ayaklarına kapandı. "Yalvarırım kızıma dokunma! Ne istersen yaparım! O daha çok küçük!" Lord öfkesini o an ondan çıkarmaya başladı. Ayağıyla onu itip, tekmelemeye başlarken bağırıyordu.

"O bana ait! Sizin canlarınız da! Ne istersem yapacaksınız yoksa tüm hayatınızı mahvederim!" Emery annesinin inlemeleriyle dayanamayıp ağacın arkasından çıkarak ona doğru koşmuştu.

"Rahat bırak onu! Dokunma anneme!" Emery annesine varmış ama eğilemeden lord onu kolundan yakalamıştı. Çenesinden tutup yüzünü kendine çevirdi, bu kız şimdiye kadar gördüğü en iyisiydi ve paylaşmaya da niyeti yoktu. Hatta onunla evlenmeyi bile düşünüyordu. Evet, kesinlikle evlenecekti. Bu kız onun yanında durmalıydı, değerli bir taç gibiydi, ona çok yakışacaktı. İlk kez birine karşı içinde bir şeylerin kıpırdandığını hissediyordu.

Camelot'un DüşüşüWhere stories live. Discover now