28| Soğuk Zemin..

9K 253 17
                                    

Bölüm yepyeni düzenlemeleri ve eklemeleri ile yenilendi.

08.06.2017

**

"Dört ,beş mi?" diyorum şaşkınlığımı gizleyemeyerek.

  "Evet kızım yani 'Ben çocuk istemiyorum, kariyerimi ilerleteceğim' gibi bir şey düşünmüyorsun değil mi ?  

Hayır yani çok mu komik?! Kerem niye gülüyor yani..

Tamam oldu hadi aferiiin.. Güldük, eğlendik tamam ha-ha çok komik.. Uzatmanın bir anlamı yok bence.. "Yani öyle düşünmüyorum tabi de.. Hani dört, beş çocuk biraz fazla değil mi?"

"Yani tabi sizin kararınız ama bizim hoşumuza gider yani bıcır bıcır torunlar falan.." diyor ciddi bir tavırla..

Be adam az bir gülsene sen.. Şaka yapan insan güler.. Ciddi olamazsın sonuçta(?)

Elimle kendimi biraz yelleyip serinletmeye çalışırken konuşmaya devam ediyorum. "Şey.. Neyse konumuz bu değil zaten.. Asıl konuya geri mi dönsek?" 

"Zeynep hayırdır güzelim?" diyor Kerem pis pis gülmeye devam ederek. "Sıcak falan mı bastı?" 

Öküz ya katıksız öküz.. Rezil oldun kızım Zeynep!

"Kızım bizden utanmana gerek yok, eninde sonunda olacak şeyler zaten bunlar." zaten Sevim annem çok normal bir şeymiş gibi..

Korkunun ecele faydası yok diyor yani kısaca.. Ne yalan söyleyeyim haklı yani, olacak tabi bunlar ama olmasa da olur yani bence.. Özellikle de şu düğün sonrası olan gece yok mu o gece.. 

Çocuğu da leylekler getiremez mi?

•°•°•°•°•°•

Arabaya bindikten sonra emniyet kemerlerimizi takıp yola çıkıyoruz ama Kerem bir açığımı yakaladı ya hiç fırsattan istifade eder mi ? Nayn.

"Zeynep..." diyor gülmeye başlayarak. "Resmen bir ara utançtan yanakların al al oldu.. Annemler torun dedikçe şekilden şekile girdin." yüzü hafif düşüyor. "Yoksa Zeynep, gerçekten çocuğumuzun olmasını istemiyor musun?"

"Kesinlikle yok öyle bir şey. Elbette bende çocuğumuz olmasını istiyorum ama bu konu her bahsedildiğinde utanıyorum.." 

"Neden utanıyorsun ki güzelim ? Bu gayet normal bir şey hemen hemen herkes çocuk sahibi oluyor."

Ebenin örekesinden utanıyorum Kerem.. Başka neyden utanabilirim ki? Eben ve onun örekesinden.. Tüm mesele bu!

"Biliyorum sevgilim, zaten utanma sebebim bu değil.. Yani nasıl desem.. Sonuçta bu çocukları leylekler getirmiyor Kerem, ya da mektup yazıp davet etmiyoruz yani..."

Bir an boş boş baktıktan sonra, gözlerinden ateş çıkarcasına kendine geliyor. "Haa sen ondan utanıyorsun.. E ama güzelim bu da doğal bir şey ve inan o geceyi iple çekiyorum."

Siz 110'u arayın, ben bir kenara çekilip siz itfaiye ile birlikte gelene kadar şarkı söylemeyi planlıyorum; Yangın var, yangın var, ben yanıyorum. Yetişin a dostlar tutuşuyorum...

Bakma Zeynep bakma kızım gözlerine.. Dağa taşa bak.. "Bende tam diyordum eve ne zaman varacağız.. Ki a-aa eve gelmişiz. İyi geceler sevgilim.." lafımı bitirmemle arabadan inmem bir olurken kendimi eve atıveriyorum.

  •°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Tüm gece uyuyamamamın vermiş olduğu halsizlikle yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkıyorum.. Banyodan çıktığımda Yağmur'la konuşmak için odasına girdiğimde odasında olmadığını fark edip aşağıdan ses gelmesiyle aşağıya iniyorum. 

Yağmur'la konuşmam gerekiyordu çünkü dün Can'la kavga etmişlerdi ve bilin bakalım sonra da gelip kime patlamıştı?

Ta ta taaam doğru tahmin.. Ben!

"Yağmur ?" 

Allah'ım öldüm de cennete mi düştüm? Yoksa hala rüya mı görüyorum?

"Aa Zeynep uyandın mı?" bana doğru dönüp gülümsüyor. "Bende siz uyanmadan kahvaltı hazırlamak istemiştim ama çok ses çıkardım sanırım. Yani aslında biliyorsun ben kahvaltı hazırlamayı hiç sevmem ama dün saçma sapan konuşup seni kırdığımın farkındayım o yüzden de affedilmek için kahvaltı hazırlayayım dedim.. Dün Can 'la tartışınca bilemedim ve sana patladım kısaca.. Özür dilerim Zeynep.."

"Yaa şebek.. Gel buraya!" diyorum boynuna sarılırken. "Olur öyle şeyler arada.."

Melis, mutfağın ortasında birbirimize sarıldığımızı görünce 'ne yapıyor bu salaklar' bakışı atıp, bizi hiç görmemiş gibi devam ediyor. "Oohh mis gibi de krep kokuyor.."

Yağmur'la birbirimizden ayrılıyoruz. "E hadi kahvaltımızı edelim o zaman.." derken kapının çalmasıyla duraksıyoruz.

"Ben açarım.." Melis pandalı pijamasıyla, tam bir panda edasıyla koridora ilerledikten sonra kapının açılmasıyla Kerem'in sesi kulaklarımı şenlendiriyor ve yüzümde bir gülümseme oluşuyor.

Tam çayları koymuşken arkamdan sarılan kollarla sırıtmam daha da genişliyor fakat aklıma dün gecenin gelmesiyle yine kızarıyorum. "Hoşgeldin sevgilim.. Kahvaltı ettiniz mi?"

Başını sağa sola sallarken ağzına bir salatalık dilimi atıp sırıtıyor. Herkese çay koyup tepsiye yerleştirdikten sonra tepsiyi Kerem'in eline veriyorum. "O zaman çayları masaya götür bakalım.."

"Ohoo Zeynep Hanım.. Daha evlenmeden iş yaptırmaya başladınız!" diyor burun kıvırarak.

"Çok bıdı bıdı etme bakalım sen.."

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Ameliyat hemşiresi monitörü biraz takip ettikten sonra bana dönüyor. "Anne de aritmi oluşmaya başladı." (Aritmi; Ritim bozukluğu)

"Bebek anneye zarar veriyor, bir an önce çıkartırsak her ikisinin de hayati tehlikesi geçer.." Derin bir nefes alıyorum. "Neşter!"

Bebeği anne karnından kısa sürede çıkartıp hemşireye verdikten sonra anne karnını kapatıp ameliyathaneden çıkıyorum. 

Maskemi forma cebime yerleştirdiğim sırada midem de hissettiğim bulantıyla lavaboya koşuyorum. Lavabo da bulduğum ilk boş kısıma geçip midemde ki her şeyi çıkartıyorum.

Ahh kusmaktan hep nefret etmişimdir. 

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçımı düzeltip lavabodan dışarıya çıkıyorum fakat gözlerimin kararmasıyla kendimi hastanenin soğuk zemininde buluyorum.

Ve tek hatırladığım şeyse, başımı yere vurduğum oluyor..


İŞ ARKADAŞIM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now