FİNAL(PART-1)

55.2K 3.2K 1.5K
                                    

6 yıl sonra...

Nino Hristiyan geleneklere göre yetişmişti, Ali ise Müslümandı. Buna rağmen birbirlerini hiç bırakmadılar. Lakin sevgisiz insanların başlattığı zulüm, onların aşkına saygı duymayacak kadar keskin ve zehirliydi. Sevgililerin tüm çabasına rağmen savaş, onları ayırmayı başarmıştı.

Trafiğin akmasını beklerken meydandaki dev heykelleri izleyip iç çektim. Kadın ve erkek birbirlerine ağır ağır yaklaştılar. Kavuşmak için can atan sevgililerin bedenleri bir oldu ve muazzam bir renk şöleni oluştu. Hemen ardından ise birbirlerinin içinden geçip yeniden hasret kalarak köşelerine çekildiler. Sonsuz bir devir ve sonsuz bir ayrılık.

Bir sanat eseri ne kadar can yakabilirse o kadar can yakıcıydı. En azından birbirlerine doymalarına müsaade edilemez miydi? Gerçi hangi aşık, sevgilisine doyabilirdi ki?

Ekin'le tam yedi yıldır beraberdik ama birbirimize doyabilmiş miydik? Hayır. Onu sadece yüz on dört gün, beş saat -saatime baktım- ve kırk üç dakikadır görmememe rağmen burnumda tütüyordu. Böyle ifade edince kulağa az gelebilirdi ama nereden baksan dört aya yakındı. Bu kadarcık zaman bile bana asır gibi gelirken Nino ve Ali'nin nasıl dayandığını hayal edemiyordum. Peki ya hangisi daha ıstıraplıydı? Savaşta ölen Ali'nin, kalbini Nino'da bırakması mı yoksa Nino'nun, Ali'nin hatırası olan kızını koruyabilmek için yaşamaya devam etmesi mi?

Taksici yolunu tıkayan diğer araba şoförüne bir şeyler saydırmaya başladığında sulanan kirpiklerimi kırpıştırarak ona baktım. Gürcüce konuştuğu için içeriğini anlayamıyordum ama pek iyi şeyler söylemediği açıktı. Bulvardaki festival yeni yeni sona erdiği için müthiş bir araba yoğunluğu oluşmuştu ve uçağıma vaktinde yetişebileceğim konusunda endişelenmeye başlamıştım. Taksinin dijital saatinden daha vaktim olduğunu görünce şehri izlemeye devam ettim.

Bugün Batum Bulvarı'nda en büyük katılımlı konserimizi vermiştik. Ülke sınırları dışındaki ilk ve son konserimiz olduğu için bugünü tüm ayrıntılarıyla zihnime kazımaya çalışıyordum. Gerçi bu durum sadece benim için geçerliydi. Diğerleri, yeni bir konser için Bakü'ye doğru yola koyulmuşlardı çoktan. Onlar için güzel bir başlangıçtı. Benim içinse ne anlam ifade ettiğine henüz karar veremiyordum. Başlangıç, bitiş ya da bir tür mola. İsmi ne olursa olsun ciddi bir dönüm noktası olduğu kesindi. Bir yol ayrımının başındaydım ve seçtiğim tarafın umut dolu olmasını diliyorum.

Trafik kaplumbağa hızında ilerlerken başımı cama yasladım ve gözlerimin ışıklı caddedeki koşuşturmaya dalıp gitmesine izin verdim.

Altı yıl önce Filiz Hoca'yla yoğun çabalarımız sonrasında yetenek sınavlarını geçmiştim. Açıkçası hatırlamaktan keyif aldığım anılar değildi. Son zamanlar o kadar stresli ve gergindim ki Ekin'le bize bir ömür yetecek tartışmayı, bir aya sığdırmayı başarmıştım. Sadece yeteneklerim değil, sevgim de sınanmıştı ama geçmişti işte. Hepsi geride kalmıştı.

Üniversitenin birinci yılını okula adapte olmak ve Ekin'e kan kusturduğum zamanları telafi etmek için harcamıştım. Onun da çok merhametli olduğunu söylenemezdi. Tartışmalarımızın öcünü fazlasıyla almıştı.

Mesela beni bahçeli, küçük bir ev almak için ikna etmişti ve inşaatı yeni biten evin bütün işlerini üzerime yıkmıştı. Okuldan kalan tüm boşluklarımı temizlik, boya ve badanayla doldurmuştum. Aslında üniversiteyi kazanmadan önceki planım, bundan çok farklıydı.

Part time bir iş bulup çalışacaktım ve okul hayatım boyunca kimseye muhtaç olmadan kendi kendime yetecektim. Fakat kaderin her zaman bizimkinden farklı bir B planı vardı. Senyör konservatuarı kazandığımı öğrenince tüm okul masraflarımı karşılayacağını söylemişti. Tabi ki Ekin de, ben de buna karşı çıkmıştık ama ihtiyarda katır inadı vardı ve kararlarının sorgulanmasından hiç hoşlanmıyordu.

01:28| TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now