00:53

59.9K 4.3K 630
                                    

Suyun yüzeyine çıkıp biraz nefeslendikten sonra tekrar daldım. Epeydir yüzüyordum. Su hem yorgunluğumu alıyor, hem de kaslarımı açıyordu. Dün geceyi aklımdan çıkarmaya çalışsam da pek başarılı sayılmazdım. Resmen Semih yüzünden kafam dumanlıyken Asu'ya yazmıştım. Sonunda toparladığım için pek sorun olmamıştı ama yine de içim rahat değildi.

Annem iki günlüğüne iş için şehir dışına çıkmıştı. Tabi Semih'in böyle bir fırsatı asla kaçırmayıp evime damlayacağını ön görememek benim suçumdu. Eli boş gelmemişti sağolsun(!). Getirdiği bira ve abur cubur poşetlerini havaya kaldırıp sallarken "Tek günlük özgürlüğümüzü kutlamayalım mı?" deyip sırıtmıştı pişkin pişkin.

"İki gün," diye düzeltmiştim onu. Tabi ki cevap olarak hep yaptığı gibi uzun uzun saçmalamıştı.

"Valla kardeşim, ben tek gün olduğunu varsayıyorum. Nilüfer Sultan burada olmasa bile gölgesi hep üzerimizde gibi. Daha o kadar yürek yiyemedim."

Aslında biraz kafa dağıtmak iyi gelmişti ama Semih'i postalayıp Asu'yla yazıştığım kısım hala zihnimi bulandırıyordu. Ben, Ekin Akkor, dün gece bir kıza kur yapmıştım. Hızımı arttırıp kıyıya ulaştığımda silkelenip nefes aldım. Beni huzursuz eden asıl sorun, bu da değildi. İçimi kemirip bitiren şey, Asu'nun mesajının beni içtiğim biralardan daha çok çarpmasıydı. Ne demişti?

"İsmimi telaffuz edişinin bende bıraktığı hissi sevdim."

Bunu söylerken ciddi miydi? Yoksa sırf bana meydan okumak için o anda mı uyduruvermişti? Geri dönüp yüzmeye devam ettim.

İsmini istediğin kadar telaffuz edebilirim, yazıp silmiştim. Neyse ki sarhoşken bile kafam az buçuk çalışıyordu. Kızın öylesine yazdığı bir cümleye anlam yükleyip abartmadığım için memnundum. Tekrar kıyıya ulaştığımda artık çıkma vaktimin geldiğini anlayıp havuzdan ayrıldım. Üzerime havlumu dolanıp telefonumu aldım ve yukarı çıkarken saate baktım. 00:53'tü. Henüz erken olsa da dayanamayıp sohbetlere girdim ve Asu'ya yazmaya başladım.

00:54 En sevdiğin renk ne?

Gündüzden Halil Usta'yla konuşmuştum. Salonu boşalttığını haber vermişti. Biraz bakıma ihtiyacı olduğunu belirttiğinde ona gereken her şeyi yapmasını söylemiştim. Duvarların hangi renk olacağı ise birazdan belli olacaktı. Odama çıkıp üzerimi giyindikten sonra cevap gelmediğini görünce tekrar yazdım.

01:02 Küs müyüz?

01:04 .

Nokta attığını görünce gülümsedim. Trip atması, hiç yazmamasından iyiydi.

01:05 Soruma cevap vermeyecek misin?

01:05 Birincisi sana küsüm. İkincisi cevap vermek zorunda değilim.

01:05 Hem ne yapacaksın ki sen benim en sevdiğim rengi?

01:06 Karakterini analiz edeceğim. İlişkilerde önemli ;)

01:06 Senin için üzücü olacak ama bugün senle uğraşacak halim yok cidden.

01:06 Belki başka zaman.

01:07 Neyin var?

01:07 Önemli bir şey değil aslında.

01:07 Bugün fizik dersinde soru çözmek için tahtaya kalktığımda bayıldım.

01:08 Ne?

01:08 Gözlerimi açtığımda ben de aynı soruyu sordum :)

01:08 Hayatımda ilk kez bayıldım ama abarttıkları gibi bir şey değilmiş biliyor musun?

01:09 Sadece dünya altından çekiliyormuş gibi hissediyorsun. Gözlerin kararıyor, bilincin kapanıyor falan ama iki dakika sonra her şey yerli yerinde.

01:09 Neler oluyor ya diye etrafına bakınıyorsun.

O yazmaya devam ederken ekrana hayret dolu bakışlar attım. Bazen onun normal olduğundan şüphe ediyordum. Bayılmıştı, yani ciddi bir sorun vardı ve o, bana şuan bunun nasıl bir deneyim olduğunu anlatıyordu. Sohbetten çıkıp aramalara girdim ve rehberden Panda'yı buldum. İyi olduğuna ikna olmam için sesini duymam gerekliydi.

Birkaç çalıştan sonra açtı. Başta konuşmadı. Daha sonrasında "Bağımlılık yapan bir tatlılığım olduğunu söylemiştim," dedi güçsüzce. Ses tonundaki kırgınlık barizdi.

"Bayılıyorsun ve bu saatte hala ayaktasın?" diye çıkıştım kendimi tutamayarak.

Sakinleşmemi istermiş gibi "Ekin," diye fısıldadı. Bir an, kısa bir an bana defalarca kez seslenmesi için bağırmayı düşündüm.

"Bütün gün uyudum. O yüzden uykum yok ve iyiyim. Her şey yolunda tamam mı?"

Endişemi yatıştırmak istedim. Bizzat ağzından duyarsam iyi olduğuna ikna olurum sanmıştım. Şimdiyse buna inanmak için daha fazlasına ihtiyaç duyuyordum. Onu görme isteğim ilk kez bu denli baskındı. İyi olduğunu gözlerimle teyit etmek istiyordum. Korkuyla körüklenen nabzımı sakinleştirsin istiyordum. Gözlerimi kapatıp nefes aldım. Abartıyordum. O iyiydi ama sanırım ben iyi değildim.

Heyo heyo!

Büşü'nüz geldi!

Nasıl keyifler?

Ekin'i yaktık, kendimiz de yanmayız umarım jjsbs

_ecelim bu bölüm sana🖤

Kalp kalp.

01:28| TAMAMLANDIUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum