11:27

52.9K 3.9K 1.1K
                                    

Tahtada kimya problemi çözen hocayı izlemekten sıkılıp bilmem kaçıncı kez saatime baktım. 11:27'ydi. Daha öğle arasına otuz üç dakika vardı. Ekin, ilk günden okulu asmayayım diye derslerin yarısına girmem için beni ikna etmişti ama onu çok özlemiştim. Bu yüzden dakikalar geçmek bilmiyordu. Öğle arasında okulun önünde bekleyeceğini yazmıştı. Acaba gelmiş miydi? Şuan dışarıda beni mi bekliyordu?

Bacaklarımı gergince sallamaya başladığım sırada ön çaprazımda oturan Beyza, omzunun üzerinden geriye baktı. Doğum günümde neden tuhaf davrandığını öğrenmek istiyordum ama bugün onunla muhatap olup keyfimi kaçırmayacaktım. Bu yüzden konuşmayı başka bir zamana ertelemiştim.

Bakışlarımız kesişince gözlerini çekmedi ve bende bir haller olduğunu anlamış gibi üzerimi süzdü. Onun rahatlığı karşısında aynı tavrı takındım ve yüzüne dik dik bakmayı sürdürdüm. İmalı bakışlarının ardından sinsi bir gülüşle önüne döndüğünde üstüme baktım. Bugün kendime biraz özenmiştim ama o kadar belli miydi?

Elinin ayarı yok ki Asu. Vur deyince öldürüyorsun kızım.

"Sakin ol," diye mırıldandım kendi kendime. Abartı bir şey yoktu. Her zamanki gibi okul üniformamı giymiştim. Gömlek ve etek aynıydı, sadece göz zevkimi bozan süveteri, kendi dolabımdan daha güzeliyle değiştirmiştim. Renkleri benzer olduğu için göze çarpmıyordu ama beni, sünepe lise öğrencisinden tatlı bir randevu kızına dönüştürdüğü kesindi.

Saçlarıma da hafif dalgalar atıp doğal bir topuz yapmıştım. Makyajım sadeydi. Zaten ağırlarını pek sevmiyordum. Yine de Beyza'nın gülüşü, içime kurt düşürmüştü. Beni bu kadar iyi tanıması ve üzerimdeki en ufak değişimi fark etmesi, sinir bozucuydu.

En iyisi okuldan çıkmadan önce tuvalete uğrayıp normal göründüğümden emin olmaktı. Ekin'in karşısına gelinin kız kardeşi gibi çıkmak istemezdim. Dersin bitmesine beş dakika kaldığını görünce kitabımı ve defterimi toplayıp çantama tıkıştırdım.

Bana kalsa okula sadece kalemle gelmem yeterliydi ama hocalar ısrarla kitaplarımızı görmek istedikleri için boşuna hamallık yapıyordum. Kimyacı, son soruyu da çözüp serbest bırakınca aceleyle montumu giyip dışarı çıktım. Kendimi kızlar tuvaletine atıp üstümü başımı kontrol ettim. Bence gayet normaldim.

Aynadan dağınık topuzumdan fırlayan saçları ve perçemlerimi düzeltip rujumu tazeledim. Hocaların radarına takılmamak için çantama attığım üçgen küpelerimi de takıp son kez yansımama baktığımda hazırdım. Bu, Ekinle ilk kez planlı olarak dışarı çıkışımızdı. Gideceğimiz yer kokoreççi olsa bile ona güzel görünmek istiyordum.

Kalbimin şimdiden boğazımda attığını hissedince dudağımı dişleyip güldüm ve sakin adımlarla binadan dışarı çıktım. Hava güneşliydi ama yağan karlar hala erimemişti. Bu yüzden beyaz zeminden yansıyan ışıklar göz alıyordu. Zilin çalmasıyla birlikte dışarı akın edene kalabalığa karışıp bahçe kapısına ilerledim. Heyecanlıydım. Nabzım, Ekin'i ilk kez görecekmişim gibi deli atıyordu.

Bahçe duvarlarını aşarak yola çıktığımda durup etrafıma bakındım. Gelmişti. Yolun biraz ilerisindeydi. Elleri cebinde arabanın kaputuna yaslanmış, beni bekliyordu. Gözlerim, mutluluktan buğulanırken dudaklarımı birbirine bastırdım. Etrafımdan akan kalabalığa rağmen bakışları, zorlanmadan benimkileri bulduğunda kıpırdamadan ona baktım.

Bana doğru bir iki adım atıp durdu ve az evvel Beyza'nın attığı tuhaf bakışların bir benzeriyle üzerimi süzdü. Bakışları, gözlerime geri dönerken dudaklarında nefesimi kesecek bir gülümseme belirdi. Bu kadar yakışıklı olması, metal sağlığım için iyi değildi.

01:28| TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now