FİNAL(PART-2)

58.7K 3.5K 2.9K
                                    

Ekin'den.

"Bu takım parlar dedi hakem. Çocuklar zehir gibi kardeşim. Görsen nasıl gururlandım. Yolumuz çok açık, bizi kimse tutamayacak."

"Kulağa harika geliyor. Senin adına sevindim," dedim dalgınca ve topu sürerek potaya koştum ama Semih, hiç zorlanmadan yolumu kesti. Topu kapıp sayı yaparken "Neyin var senin?" diye sordu.

"Hiç."

Derin bir iç çekip omuz silktim ve elindeki topu geri alarak sahanın ortasına doğru koştum. Üzerindeki tişörtün eteğiyle alnında biriken terleri silip peşimden geldi.

"Hiç mi? Kimi kandırıyorsun kardeşim? Yuvan yıkılmış da üç çocuğunla ortada kalmış gibisin. Ben senin her bakışını tanırım ve şuan yüzündeki, hayra alamet olanlardan biri değil. Sorun ne?"

Topu kolumun altına alarak ona döndüm. Hadi dökül bakalım der gibi kafasını salladı. Yıllar Semih'i hiç değiştirmiyordu. Hala ölümüne meraklıydı ama eskisi kadar ısrarcı olmadığını kabul etmeliydim. Konuşmak istemediğim zamanlarda saygı duymayı öğrenmişti. Yine de ona içimi dökmeye karar verdim. Merakını gidermek için değil, sadece kendim için. Çünkü sahiden de birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.

"Sorun Asu," dedim bir çırpıda.

"Yani ilişkimiz."

Semih şaşırarak gözlerini belertti ve yere oturup dizlerini kendine çekerken "Ne?" diye sordu.

"Asu mu? Umarım ondan ayrılmayı falan düşünmüyorsundur. Kusura bakma Ekin ama böyle bir piçlik yaparsan sonuna kadar yengemsunun yanında dururum. Bence Senyör de öyle yapar, hatta Nilü Başkan bile."

Koltuğumun altındaki topu kafasına fırlatıp "Biliyor musun?" dedim.

"Doğuştan felaket tellalısın. Sana kaç kez diyeceğim şom ağızlılık yapma diye."

"Hah!" diye bir ses çıkardı bu kez ve yüzüne çarpacak topu son anda yakalayıp kucağına koydu.

"Sorun Asu diyorsun, ilişkimiz diyorsun, aklıma bin türlü şey getiriyorsun ama suçlu yine ben oluyorum."

Haklıydı. Bu yüzden itiraz etmeden yanına oturdum ve üzerimdeki terli tişörtü çıkartıp kenara attım. Soğuk zemine sırt üstü uzanarak tavanı izlemeye başladığımda "Durum ciddi ha?" dedi.

"Kavga mı ettiniz?"

"Hayır."

"O zaman sorun ne? Orta yerimden çatlamadan anlatacak mısın artık?"

"Asu'yla evlenmek istiyorum. Çocuk yapmak ve gerçek bir aile kurmak istiyorum."

Semih, ağzından kişnemeye benzer bir ses çıkartarak güldüğünde ona kınayıcı bakışlar attım. Belli ki sorunumu absürt ve gülünç bulmuştu.

"Yarım saattir beni bunun için mi kıvrandırıyorsun? Kötü bir şey oldu sandım. Madem evlenmek istiyorsun neden yemek yediğimiz akşam öyle tuhaf davrandın? Ben evlilik konusunu açınca hemen kapatmaya çalıştın?"

"İşte sorun da bu," dedim ve başımı yana döndürüp gözlerimi duvarlarda gezdirdim.

"Bunu yapıp yapmama konusunda kararsızım. Asu, okul açılınca grubu bırakır sanmıştım. Okulla kendisi ilgilenir diye düşünmüştüm ama o, tekrar gitmekten bahsediyor. Baksana açılışı bile doğum günüme denk getirdi. Çünkü iki ayrı kutlamayla zaman kaybetmek istemiyor. Gitmek için fazla hevesli ama bunun için onu suçlayamam. Bugüne kadar çok uğraştı. Emeğinin karşılığını almak en doğal hakkı. Batum konserinden bahsederken ki heyecanını görmeliydin. Aradığı macerayı bulmuş gibiydi. Ona evlenme teklifi edip her şeyden vazgeçmesini isteyemem. Hem grup arkadaşları ayrılığı kabul eder mi, ondan da emin değilim. Sonuçta bu yola birlikte çıktılar."

01:28| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin