17:36

59.1K 4.4K 1.1K
                                    

Telefondan Ekin'in numarasını bulup arama simgesine basarken yürüyüş yolundan çıkıp sarı yapraklarla kaplanmış çimlerin üzerine bağdaş kurdum. Hava hafiften esiyordu ama sandığım kadar üşütmüyordu. En azından serinlik, biraz temiz hava almaya müsadece edecek yumuşaklıktaydı.

Epey çaldıktan sonra açmayacağını düşünmeye başlamıştım ki nefes nefese kalmış bir sesle "Maç uzatmalara mı kaldı?" diye sordu. Güldüm ve "Her şey fazla mükemmelmiş gibi bir de üzerine tatlı yedik," dedim gözlerimi devirerek.

"Sen napıyorsun? Bana tezahürat etmekten mi nefes nefese kaldın?"

"Sayılır," deyip kıkırdadı. Soluğu hala hareketliydi. Uzun süre koşmuş gibi düzensiz nefes alıp veriyordu.

"Meşgulsen kapatabilirim," dedim gönülsüzce. Ona günümü baştan sona anlatamak istiyordum ama bencillik edip vaktini çalamazdım.

"Meşgul olsam telefonu sessize alır ya da kapatırdım."

"Boş gezenin boş kalfası olduğunu bu kadar açık etme."

Kısa bir kahkaha atıp "Dinliyorum," dedi.

Buluşmaya geç kaldığım andan itibaren anlatmaya başladım. Tepki vermiyordu ama telefonun diğer ucunda olduğunu biliyordum. Beyza'ya laf sokup ağzının payını verdiğim kısma gelince "Öyle ölmemiştir füze atsaydın," dediğinde kıkırdadım. Sonra da sinemaya girmeden önce Koray'la aramızda geçen diyaloğu anlattım.

"Koray'ın kalbi bu kadar geniş mi sahiden?" diye alay ettiğinde güldüm. Koray'ın bana yürüdüğünü düşünüp eski konuşmalarımıza gönderme yapıyordu. Ekin'i kullanıcı adıyla yargılayıp kız düşürmeye çalışan çapkın biri sanmıştım. Gerçi hala bu kanımın aksini ispatlayacak bir delilim yoktu. Yani tamamıyla aklanmış sayılmazdı. Yine de öyle biri olsa bunu şimdiye kadar hissederdim.

"Bence Beyza'nın saygısızlığını örtmek için edilmiş basit bir iltifattı."

"Filmin adı neydi? Hayata iyimser bakma sanatı mı?"

"Dalga geçme," diye çemkirip yere serilmiş yaprakların arasına uzandım.

"Eminim sana iltifat ettiğinde utanıp gözlerini de kaçırmışsındır,"dedi bu kez.

Oflayıp "Umutsuz vaka mıyım?" diye sordum.

"Daha ileri bir tabir bulunana kadar öylesin," dedi.

Gerçekleri ciğerimi söker gibi söylemesi canımı sıkıyordu. Yine de ona kızmadım. Gökyüzünün gri rengini izlerken "Biliyor musun Ekin?" dedim.

"İsmimi telaffuz edişi o kadar da güzel değildi."

Sessizlik oldu. Rüzgar yanıbaşımdaki birkaç yaprağı sürükleyerek ileri götürdü.

"Yani ondan etkilenmedin?"

"Bilmiyorum. Beklediğim gibi değildi. Midemde arılar vızıldamadı mesela."

"Kelebek değil miydi o?" deyip güldü. Ona eşlik ederken "Benimkinde arı kovanı var," dedim.

"Dur daha bitmedi. Biletleri en arka koltuklardan almışlar. Neymiş, kalabalık grupmuşuz, orada rahat edermişiz. Abartısız film boyunca birbirlerine sırnaşıp durdular. Beyza yine yapacağını yapıp Koray'ı çekiştire çekiştire önümdeki koltuğa oturttu ve iki saat boyunca dudaklarıyla çocuğun sol yanağını kevgire çevirdi."

"Sen de film yerine onları izledin?"

"Hayır ama bunu yapmadığıma pişmanım çünkü film daha mide bulandırıcıydı. Kız ve çocuğun tanıştığı birkaç normal diyalogdan sonrası iniltiler ve haykırışlarla doluydu."

01:28| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin