16:31

53.9K 3.8K 2.2K
                                    

Bir süre yolu izleyip yanından geçtiğimiz kar yığınlarını takip ettim. Bu seyir beni tatmin etmeyince Ekin'e döndüm ve yönümü tamamıyla ona çevirip koltukta iyice büzüldüm. Araba kullanırken fazla ciddi ve karizmatik görünüyordu. "Gideceğimiz yer uzak mı?" diye mırıldandığımda bana dönüp koltuğa kıvrılışımı süzdü. Odağını tekrar yola çevirirken hafifçe gülümseyerek "Sayılır," dedi.

"İstersen müzik açabilirsin."

Telefonunu bana doğru uzattığında gülümsedim. Müzik sistemine bağlanırken aklımdan şarkı düşündüm. Türkçe dışında dil bilgim eksilerdeydi, yine de yabancı şarkılar dinlemeye bayılırdım. Sonuçta YouTube'ta çeviri işleri yapan bir sürü kanal vardı. Anlama işini, benim için onlar hallediyordu. Geçenlerde dinlediğim anlamlı bir şarkıyı anımsayınca adını girdim.

Disfruto, şarkının ismi buydu ve sözleri resmen Ekin'e olan hislerimin melodiye dökülmüş haliydi. İçimden geçenleri ona doğrudan söyleyemesem de bir bir şarkıyla itiraf edebilirdim. Sözleri ingilizce değildi ve Ekin, İspanyolca bilmiyorsa eğer içeriğini şuan anlayamayacaktı. Bu yüzden şarkıyı açarken YouTube hesabında Asu isimli bir liste oluşturup şarkıyı kaydettim. Bunu görüp dinlediğinde ne yapmaya çalıştığımı anlar, mutlu olurdu.

Şarkının sözleri başlayınca yüzüme kısa bir bakış atıp önüne döndü. Suratında oluşan tepkileri takip ederken "Beğenmedin mi?" diye sordum. Omuz silkip tebessüm etti.

"İlk kez dinliyorum, farklı ama hoş bir tınısı var."

"Senin için," diye mırıldandım sessizce. Duymayacağını düşünmüştüm ama hızını yavaşlatıp bana döndü. Yüzüme manalı bakışlar atmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Yok artık, İspanyolca biliyor olamazdı değil mi? Eğer biliyorsa cidden şurada düşüp bayılırdım. Düşüncelerimi okumuş gibi gülümsedi ve yola geri dönerken "Umarım anlamadığım bir dilde bana küfür etmiyorsundur," dedi.

Rahat bir nefes alıp "Çok mu belli?" diye sordum.

Tebessümü genişledi. Şarkının sözleri eşliğinde gülüşünü inceledim. Bana, onunla olmanın nasıl bir his olduğunu sormuştu. Ona cevap olarak "Hayatımdaki tüm şansı sende kullandığıma değmiş gibi," demiştim.

Sözlerimin hala arkasındaydım. Belki de sahip olduğum bütün şansı, onun için kullanmıştım ama birazcık bile pişman değildim. Ekin, kaçırdığım tüm şeylere değerdi.

"Biraz daha öyle bakarsan yolumuz iki katı uzayacak."

Sözleriyle birlikte irkilerek toparlandım. "Nasıl bakıyormuşum?" diye sorduğumda sırıttı ama direksiyonu kontrol eden parmaklarının kasıldığını gördüm.

Kokoreççideki cevabımı taklit ederek "Fazla hayran," diye mırıldandı.

Burnumdan alaylı bir soluk bırakıp "Alakası bile yok," dedim.

"Araba tutmasın diye ölü taklidi yapıyordum. Role fazla kaptırınca gözüm dalmış."

Başını iki yana sallayarak kahkaha attı. Onu keyiflendirmek hoşuma gidiyordu.

"Bu kadar çok etkileniyorsan sırtımı dönebilirim istersen."

Sözlerimle birlikte gülüşü duruldu ve dudaklarında muzip kıpırtılar oynaştı. Yüzüme saniyelik bir bakış atıp yola dönerken "Alacaklı gibi bakma yeter," dedi.

"Ya sahiden alacaklıysam?" diye sorunca yutkundu. Adem elmasının kıpırdayışını izlerken hızımızın arttığını hissettim. Kendisi, üzerime oynayıp beni utandırmayı biliyordu. Nasıl bir his olduğunu tatmalıydı ama sanırım meydan okumak için çok yanlış bir zamanlamaydı. Tamam sustum der gibi ağzıma görünmez bir fermuar çektiğimde ne yaptığıma baktı ve başımın belasısın bakışlarından birini atıp güldü.

01:28| TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now