01:30

61.4K 4.1K 589
                                    

Saat 01:30'da telefonu kapatıp komodine bıraktım. Sonra da üzerimdeki spor kıyafetlerinden kurtulup kendimi banyoya attım. Annemin telefonu almaya geleceğini biliyordum ama şuan onunla konuşma isteğim yoktu. Bu yüzden hemen gözden kaybolmak en iyisiydi.

Böylece az önceki konuşma üzerinde uzun uzun düşünebilirdim. Duşa girip kendimi suyun hakimiyetine bırakırken Asu'nun telefonu açış anını anımsadım. Başta hızlı hızlı alıp verdiği nefesi bir anda kesilmişti. Nefesini mi tutmuştu? İstemsizce güldüm. Sonra da avazı çıktığı kadar ağlamaya başlamıştı, cidden küçük bir çocuk gibiydi.

Sesini ilk duyduğum an çok garipti. Tıpkı hayal ettiğim gibi kırılgan ve naif bir ses tonu vardı ama beni bu kadar heyecanlandıracağını tahmin etmemiştim. O sesle çemkirmeye çalışması ise ayrı komikti. Bana çıkışırken istemsizce onu hayal etmiştim. Nasıl biriydi mesela? Sarışın mıydı yoksa esmer mi? Saçları kısa mıydı? Konuşurken hissettirdiği gibi haşarı çocuklara mı benziyordu?

Görüntüsü nasıl olursa olsun önemsizdi, onunla konuşmak bana iyi geliyordu. Bugüne dek çevrem, annemin özenle seçtiği kişilerden ve sırf sahip olduğum ayrıcalıklar için bana yaranmaya çalışan insanlardan ibaretti. İlk kez birisi yapmacık tavırlar sergileyip benim hoşlanacağım biriymiş gibi davranmaya çalışmıyordu. Asu, neyse oydu. Ben de onunlayken hiç olmadığım kadar kendimdim. Üstelik kim olduğumu önemsemeden beni kendine part time arkadaş ilan etmişti.

Telefonu kapattığım sırada bana ismimle hitap ettiğini yakalamıştım. Adımı telaffuz edişi tuhaf hissettirmişti. Sanırım o, her şeyiyle tuhaf hissettiriyordu. Dudaklarımda aptal bir sırıtış peyda olduğunu fark edince toparlanıp kafamı salladım. Saçlarımdaki damlalar etrafa saçılırken suyu soğuğa çevirdim. Belki kendime gelmeme yardımcı olurdu. Bu kadar kaptırmamalıydım. O sadece bir sohbet arkadaşıydı ve başkasından hoşlanıyordu.

Bir süre daha suyun altında kaldıktan sonra eşofmanımı giyip odama geçtiğimde annemle karşılaşmayı beklemiyordum. Yatağıma oturmuş, abajurun loş ışığında yerdeki bir noktayı izliyordu. Saçlarımı kurulayarak gardıroba yürürken "Telefonu komodine bırakmıştım," dedim. Bakışlarını daldığı noktadan kurtararak yüzüme baktı. İfadesi ciddiydi, demek ki birazdan sorguya çekilecektim.

Son derece ılımlı bir ses tonuyla "Bugün antrenmanın erken mi bitti?" diye sordu. Ona arkamı döndüm.

"Neden sordun?"

"Biriyle konuşuyordun," dedi. Ses tonu hala yumuşaktı ama hesap sorduğu bariz belliydi. Beni konuşurken duymuş olmalıydı ya da faturamı kontrol edip hareketleri incelenmişti ve nedense ikinci seçenek bana daha olası gözüküyordu. Aradığım kıyafeti bulamıyormuşçasına bilerek oyalandım. Onun yüzüne karşı yalan söylemek istemiyordum.

"Ha o mu?" diye mırıldandım tişörtleri aktarırken.

"Sınıftan arkadaşım. Bir konuda takılmış, yardım istedi."

"Bu saatte araması biraz saygısızca değil mi? Seni dışarı mı çağırdı yoksa?"

Dönüp dolaşıp yine aynı konuya geldiğimizde gözlerimi devirdim. Gece hiçbir yere gitmeyeceğimi garantilemek için evin bodrumunu antrenman salonu yapmakla yetinmemiş, geceleri telefonuma da el koymaya başlamıştı ama bütün bunlar onu ikna etmeye yetmiyordu. Elinde olsa beni eve kilitleyecekti ve birlikte rapunzel masalına modern bir soluk getirecektik.

Dişlerimi sıkıp derin bir nefes aldım ve üzerime düz bir tişört geçirdikten sonra ona baktım.

"Yarına yetişmesi gereken bir ödevdi. Muhtemelen çaresiz olduğu için aradı ve merak etme beni dışarı falan çağırmadı."

Bir süre solgun bakışlarıyla yüzümü inceledi. Bazen simamda abimin izlerine rastlamaya çalıştığını fark ediyordum. Belki de beni onun yerine koyup o geceki vahim kazayı engellemeye çalışıyordu. Oğlunu kurtarabilmeyi ümit ediyordu.

İkna olmadığını hissetsem de ayaklanıp yanıma yürüdü ve şakağıma yumuşak bir öpücük kondurup yanağımı okşadı.

"Büyük maçlara az kaldı Ekin, rutinini bozmamalısın. Arkadaşına söyle bir daha talimatları güzelce dinleyip başkalarına rahatsızlık vermesin."

Her ne kadar gerilsem de belli etmeden başımı salladım. Gece gece onunla münakaşaya girip ne kendi keyfimi, ne de onunkini kaçırmak istemiyordum.

"Hadi şimdi uyu," dedi küçük bir çocuk tembihler gibi ve telefonumu da beraberinde götürüp kapıyı kapattı. Odada yalnız kaldığımda derin bir iç çekip kendimi yatağa attım. Semih haklıydı, bu hayata daha fazla tahammül edemezdim ama o, benim annemdi. Karşı gelip kırmak isteyeceğim en son kişiydi.

Her gece içine saplandığım çıkmaza tekrar sürüklenirken gözlerimi kapadım. Bu kez keyfimin kaçmasını sahiden de istemiyordum.

Selam selam!

Karakterleri azcık tanıyalım dedim.

Keyifler nasıl?

Oy ve yorumları unutmayın.

siyahistqq bu bölüm sana🖤

Kalp kalp.

01:28| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin