SIR (TAMAMLANDI)

By gulsahhcan

436K 28.5K 7.2K

Beş başarılı genç... Aralarına sonradan dahil olan masum bir kız... Bir patlama sonucu kişilikleriyle örtüşen... More

SIR | Bölüm 1
SIR | Bölüm 2
SIR | Bölüm 3
SIR | Bölüm 4
SIR | Bölüm 5
SIR | Bölüm 6
SIR | Bölüm 7
SIR | Bölüm 8
SIR | Bölüm 9
SIR | Bölüm 10
SIR | Bölüm 11
SIR | Bölüm 12
SIR | Bölüm 13
SIR | Bölüm 14
SIR | Bölüm 15
SIR | Bölüm 17
SIR | Bölüm 18
SIR | Bölüm 19
SIR | Bölüm 20
SIR | Bölüm 21
SIR | Bölüm 22
SIR | Bölüm 23
SIR | Bölüm 24
SIR | Bölüm 25
SIR | Bölüm 26
SIR | Bölüm 27
SIR | Bölüm 28
SIR | Bölüm 29
SIR | Bölüm 30
SIR | Bölüm 31
SIR | Bölüm 32
SIR | Bölüm 33
SIR | Bölüm 34
SIR | Bölüm 35
SIR | Bölüm 36
SIR | Bölüm 37
SIR | Bölüm 38
SIR | Bölüm 39
SIR | Bölüm 40
SIR | Bölüm 41
SIR | Bölüm 42
HER ŞEYİN SONU

SIR | Bölüm 16

11.1K 665 120
By gulsahhcan


Medya : Ela Pekinci

( çizim Elnazar Bayın tarafından yapılmıştır , bundan sonra bölümlerde ve instagramda bu çizimlere yer verilecektir.)

-SIR- Bölüm 16

Dün gece Nur denen kızın mesajını aldığımızdan beridir hiçbirimizin gözüne uyku girmemişti. Sabaha kadar oturup caddeye alevlerle yazılan mesajın, başımıza gelebilecek olan tehlikelerin analizini yapıyorduk ancak sonuç nafileydi.

''Ne yapacağız şimdi? Hepten sıkıştık.'' diyen Mine'nin ardından Furkan atladı lafa.

''Bu Onur'un ikizi olmalı. Başımızı belaya sokacak başka biri gelmiyor aklıma. Hem neden bu denli kinlenmiş olsun ki... Kesinlikle o ölen orospu çocuğuyla ilgili bir durum söz konusu.''

''Haklısın.'' diyen Mavi Göz'e çevrildi bu kez gözler. ''Onur kız kardeşinin de bizim gibi olduğundan bahsetmişti. Hatırlıyorsun değil mi?''

Yönelttiği soruya karşılık kafamı sallamakla yetinirken oturduğum koltuğa iyice sıkıştım. Bacaklarımı kendime çektim ve ''Ne zaman bitecek?'' diye sordum fısıltıdan farksız çıkan ses tonumla. Ortamda yükselen oflamalar, sorumun cevabını onların da bilmediğinin bir başka kanıtıydı.

''Bundan sonra ayrı dolaşmak yok. Tek başımıza hareket etmeyeceğiz. Birimizin bir işi olduğunda mutlaka diğerimiz o kişinin yanında olacak. En azından bu belayı da başımızdan savuşturana kadar böyle olması gerekiyor.''

Herkes Bulut'un sözüne katılıyordu. Ancak düşünmemiz gereken bir başka problemimiz daha vardı.

''Okula gitmeliyiz. Yeşim Hoca'ya bugün eksiksiz okulda olacağımızı söyledim. Bu kez de birimiz eksik gidersek, bizden iyice şüphelenmeye başlayacak.''

Haklı olduğuma dair mırıltılar çıkarırlarken ayaklanmaya başladılar. Bu sırada telefonum bir kez titredi.

Mesaj teyzemdendi.

Ona iyi olduğuma dair bir mesaj attıktan sonra ben de ayaklandım ve banyoya doğru ilerledim. Yüzüm sararmıştı. Bir kez daha güçsüz hissettim kendimi o an. Aynadaki yansımam, tüm bu olan biteni atlatabilecek kadar güçlü bir kıza ait değildi sanki. Güçlü bir insan olmak, hayal gibi göründü daha birkaç saat öncesine kadar böyle hissetmiyorken. Neden bu kadar çabuk pes ediyordum? Neden her tehlikede 'bu kez kazanamayacağım' diyordum kendime? Neredeydi beynimde yankılanan, beni güçlü olduğuma inandıran o ses?

''Sana ihtiyacım var...'' diye mırıldandım gözlerimi yumarak. ''Sana daha önce hiç ihtiyaç duymadığım kadar ihtiyacım var.''

''Ela iyi misin? Bir şey mi oldu?''

Gülce'nin sesiyle gözlerimi yeniden açarken derin bir nefes aldım ve suyu kapatarak ''İyiyim. Geliyorum birazdan.'' dedim.

İyi değildim.
Korkuyordum. Fakat korkumun nedeni ölmek miydi, kaybetmek mi? Teyzemi bir daha görememek miydi? Yoksa bambaşka bir sebepten mi titriyordu ellerim? Mavi Göz'ün kokusunu bir daha hissedememek mesela...
Ya da hayatımda ilk kez tattığım bu duyguyu, iliklerime kadar dokunan bu yaşama hissini bir daha içimde bir yerlerde bulamamak mı?

Bir kez daha baktım aynadaki yansımama. Tüm bunları yaşamıyorken daha da beter halde oluşum geldi aklıma. Ardından teyzemle yaptığım konuşma ve haklılığım. Şimdi, olduğumdan daha da güçlü olmam gereken bir noktadayken pes etme eşiğine geliyordum ve bu hissin bir an önce ortadan kaybolması gerekiyordu. Eski halime dönemezdim. Eğer eski ben olursam, hiçbir yardımım dokunmazdı ailem dediğim insanlara. Hele de aralarında onları en iyi koruyabilecek yeteneğe sahip olan benken...

Bir kez daha yüzümü yıkadım ve banyodan ayrılabildim sonunda. Kimisi çoktan çıkmış, kimisi de ayakkabılarını giyiyorlardı.

Yiğit ''Sen iyisin değil mi?'' diye sordu bana doğru birkaç adım atarak. Kafamı salladım ve zoraki bir gülümse kondurdum ifademe.

''Korkuyorsun biliyorum.'' dediğinde beni bu kadar iyi anlayabiliyor olmasına şaşırmamam gerektiğini düşündüm. Bu ilk anlayışı değildi beni konuşmasam bile. Emin olduğum bir şey varsa, o da konuşmadan anlaşmalarımızın son bulmasını istemediğimdi.

''Korkma Çilli. Ne sana ne de aileme bir zarar gelmemesi için her şeyi yapacağım. Güven bana.''

Beni kendine çekerek öyle sıkı sarıldı ki bir şey demese de anlatmaya çalıştığı şeyin bu olduğunu anlardım.

Gülümsedim. Üstelik bu defaki zoraki bir gülümseme değildi.

''Romantizminiz bittiyse eğer Fuat Abi aşağıda.''

Mine'nin iğneleyen ses tonu bile moralimi bozamazdı.

''Geliyoruz.''

Birkaç dakika içinde hepimiz servisteki yerlerimizi almıştık. ''Keşke her gün aynı evden çıkıyor olsanız da ben de uğraşmasam sizi sabahları almakla be çocuklar.'' Bu cümlenin üzerine Mavi Göz'ün bana dönerek 'Keşke...' diye oynattığı dudaklarından öpmek istedim onu.

Ancak bunu yapacak cesaretim olmadığından gülümsemekle yetindim o an.

#

Okula vardığımızda bahçedeki diğer öğrenciler bize anlam veremediğim bakışlarla bakıyorlardı. Mine ''Neyi var bunların?'' diye sorduğunda Furkan ''Bilmiyorum. Yine bilmediğimiz bir şeyler olmuş anlaşılan.'' şeklinde cevapladı sorusunu.

''Zahmet edip de okula gelmeseydiniz. Buradan da atılmaya çalıştığınız aşikar zaten.''

Tam biz merdivenlerden çıkıyorken tanımadığım bir çocuğun bize doğru bakarak kurduğu cümle, Yiğit'in bir anda öfkelenmesine neden olmuştu. ''Ne dedin sen?'' diyerek çocuğa döndü önce. Ardından ''Bir de yüzüme doğru söyle bakalım.'' şeklinde devam ettirdi cümlesini.  Bulut benden önce davranarak Yiğit'i kolundan tutarken ben de gecikmedim ve diğer tarafından dolanıp önüne geçtim Mavi Göz'ün.

''Sakın yapma. Sen ona ufacık bir hamleyle dokunsan bile bu büyük bir faciaya neden olur ve sırf bu yüzden okuldan atılabiliriz. Okul hayatı umurumda bile değil ama bize olan şeyin nedenini hala bilmiyoruz. Daha kaç kişiyle karşılaşacağız böyle, onu da bilmiyoruz... Öğrenmemiz için burada okumaya devam etmemiz gerekiyor. Tut kendini.'' 

Bakışları gözlerimi bulduğunda bir süre bekledi. Ardından Bulut'a elini çekmesi için işaret ettim. Tereddütle de olsa elini Yiğit'in kolundan çekti ve bir adım geri attı. Bu sırada bize sataşan şu çocuk tekrar konuşmaya başlamıştı.

''Okulda sizi sık gördüğümüz söylenemez. Yanlış anlama, bu projenin sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. En azından önemli sanıyoruz. Bu yüzden uyarımızı arkadaş tavsiyesi olarak alırsan beni mutlu edersin. Sinirlen diye söylemiyorum. Ama böyle devam ederseniz, projeyi de kendinizi de yakacaksınız gibi duruyor.''

Yiğit derin bir nefes alarak gözlerini yukarı dikti. Birkaç saniye bekledi öylece. Yumruklarının gevşediğini gördüğümde gülümsedim. Onun öfkesine yenik düşmemesi, bunu kontrol altında tutabilmesi beni mutlu ediyordu.

''Sizce de çok konuşmadı mı bu çocuk?'' diye soran Bulut'un yüzüne baktığımda, ifadesi nedense birazdan hepimizin keyif alacağı bir şey yapacağına işaretti. Gözlerini konuşan çocuğa odakladı ve saniyeler sonra çocuğun kelimeleri anlamsızlaşmaya başladı. Ne dediğini kendi bile anlamıyordu hiç şüphe yok. Saçmalamaya başladığında arkadaşlarının yanına doğru gitti ve bir şeyler söylemeye çalıştı. Ancak ağzından çıkanlar, konuşma evresinde olan bir bebeğin dilinden dökülen kelimelerden daha anlamsızdılar.

''Ne yaptın sen az önce?'' diye sordu Gülce gülmeye başlarken Bulut'un kulağına eğilip. 

''Dilini bağladım. Biraz böyle kalsın da üstüne vazife olmayan şeylere dilini sokmaması gerektiğini anlasın biraz.''

Durumdan o kadar keyif almıştık ki Yiğit'in sinirinden eser kalmadığını görebiliyordum.
Daha fazla oyalanmadan sınıfa doğru yürümeye başladık. Gün bizim için güzel başlamıştı ve bozulmaması için elimden geleni yapmaya kararlıydım.

#

Yeşim Hoca'nın sınıfa girmesiyle önümdeki kitabı açarken gözüm Furkan'a takıldı. Ara ara Gülce'ye attığı kaçamak bakışlar gülümsememe neden oldu. Odak noktam Yeşim Hoca'nın sesiyle değişirken derin bir soluk çektim içime. En azından bugün derse odaklanmam gerekiyordu.

''Ela. Dün burada değildin. Halbuki dün gecenin öncesinde bana eksiksiz okulda olacağınızı söyleyen sendin diye hatırlıyorum.''

Haklıydı. Ancak teyzem beni okula göndermedi demek beni küçük düşüreceğinden hemen bir şeyler uydurmam gerektiğini düşündüm.

''Teyzem rahatsızlandı. Başında beklemem gerekiyordu hocam. Özür dilerim.''

''Neyse ki kaçırdıklarını toparlayabileceğinden şüphem yok. Fakat sizden şu sıralar ortadan sık sık kaybolmamanızı rica ediyorum arkadaşlar. Sınavlarınız yaklaşıyor ve buna ek olarak bir deneme sınavı yapılacağı bilgisi geldi bugün okula. Okuldaki diğer öğrencilerden ayırmayacağız sizi de. Hep birlikte bu sınava gireceksiniz ve ben okul yönetiminin bu sınavı, öğrencilerin yerleşmek istedikleri özel okullarda referans olarak kullanacağını duydum. Bu nedenle sıkı hazırlanmanız benim için çok önemli. Size güveniyorum ve okuldaki diğer öğretim üyelerinin hakkınızda yanıldıklarını ispat etmeniz için önemli bir şans geçti elinize. İyi kullanın olur mu?''

Pür dikkat Yeşim Hoca'nın ağzından çıkanları dinlerken gittikçe heyecanlanıyordum. Bu belki de beni hayallerimdeki okullardan birine sokabilecek müthiş bir fırsattı. Kendimi kanıtlayabileceğim kusursuz ve zahmetsiz bir yol.
Kendime sınavlarda güveniyordum. Bu zamana kadar o kadar çok ders çalışmıştım ki birkaç sene öncesinin konuları bile aklımda tazeydi. Bu nedenle kötü bir sonuçla karşılaşacağımı da düşünmüyordum. Ancak yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu. Daha çok çalışmanın ve sınavda belki de birinci olmanın bana sağlayacağı yarar, şu sıralar başıma gelen felaketleri düşünmekten daha fazlaydı şüphesiz. 

#

Furkan ve Gülce arasındaki gerilim sürmeye devam ediyordu.
Ders arasında koridorda geçen gün takıldığı kızı gören Furkan, Gülce'nin etrafta bir yerlerde olmasını fırsat bilerek kızın yanına doğru ilerlemeye başladı. Gülce'nin koridorun sonunda Mine'yle sohbet ediyor olduğunu biliyordu. Haliyle kızla aralarında geçen diyalogları duyacağını da...
Bu nedenle en karizmatik tavırlarını takınarak kızın yanında aldı soluğu.

''Nasılsın güzelim?''

Kızın gülümsemesi yüzüne yayılırken Gülce çoktan onları dinlemeye başlamıştı bile.

''Geçen günün tekrarını en kısa zamanda istiyorum. Bu ders araları yetmiyor bize. Bir gün bize gelmeye ne dersin?''

Kızın yüzü tamamen Furkan'a doğru döndüğünde bir adım atarak ona doğru iyice yaklaştı ve ''Sence hayır demek seçeneklerim arasında yer alıyor mu?'' diye sordu.

Gülce gittikçe sinirleniyordu. Furkan'ın sırf ona inat bunları yaptığını bildiği halde kıskançlığına engel olamıyordu ancak onu kıskanması için elinde hiçbir gerekçe olmadığını da biliyordu. Buna rağmen Furkan'ın kendisine karşı kullandığı kozu, bu kez ona karşı kullanmaya karar verdi bir anda. Gözüne koridorda kendisine hayır diyemeyecek birini kestirir kestirmez yürümeye başladı.
Bakışları aynı zamanda etrafı tararken eski Gülce geri dönmüşçesine insanların ilgisini çekmeyi başarıyordu. Her bir adımında sallanan kalçaları, çoktan koridordaki diğer erkeklerin ilgisini çekmişti ve gözler artık tamamen Gülce'nin üstündeydi.

Furkan ve adını bilmediği sarışın kızın yanından geçerken onlara bakma ihtiyacı bile hissetmedi ve hemen yanlarında, Furkan'ın konuşmalarını net bir şekilde duyabileceği bir grup erkeğin arasında yerini aldı.

''Okuldan sonra takılmaya ne dersin?'' Elini omzuna koyduğu adam, Furkan kadar yakışıklı olmasa da Gülce'nin kriterlerine fazlasıyla uyuyordu. ''Geçen günden beri gözüme takılıyorsun.'' diyen Gülce çocuğun şaşkınlığından istifade ederek elini boynundan aşağı doğru kaydırdı ve ''Seni yakından tanımak isterim.'' şeklinde devam etti şovuna. 

Furkan'ın ilgisi de tamamen onların üzerindeydi artık. Konuşmalarını duyabilecek kadar yakınlarında olması onu şüphelendirebilirdi ancak o an hissettiği kıskançlık muhtemelen bunu düşünmesini engelliyordu.

Gülce'nin de istediği tam olarak buydu. Şimdi işleri bir adım daha ileri taşıyarak karşısındaki çocuğa amacını iyice belli etmesi gerektiğini düşündü. Sonuçta Gülce'nin biriyle birlikte olma gibi bir düşüncesi yoktu. O yalnızca eğlenmeyi seven biriydi ve karşısındaki insanların da ona duygusal olarak yaklaşmasını istemiyordu.

''Konuşmayacak mısın?''

Çocuğun şaşkınlığı hız kesmeden artmaya devam ediyordu ve Gülce durumdan sıkılmaya başlamıştı. Bir yanı bu okuldaki erkeklerin ergenlik aşamasından hala çıkamadıklarını düşünüyordu ancak umursadığı şey şu an bu olmamalıydı.

''Sadece bir anda böyle bir teklifle geldiğin için şaşkınım. Beni tanımıyorsun bile.''

İşte bu cevap Gülce'nin iyice sıkılmaya başlamasına neden olmuştu artık. Kendini daha açık ifade edebilmek için çocuğa doğru bir adım daha attı ve aralarında neredeyse olmayan mesafeyi de kapattı. Artık tamamen dip dibelerdi.

''Seninle birlikte olmam için seni tanımam gerekmiyor tatlım.''

Ardından parmak uçlarında yükselerek çocuğun dudaklarına sert bir öpücük kondurdu. Bu çocuğun karın bölgesinde bir hareketlenmeye neden olurken Gülce ondan uzaklaştı ve alt dudağını ısırarak ''Çıkışta seni bulurum.'' dedi.

Arkasını dönerek yeniden sınıfa doğru yürümeye başladığındaysa karşılaştığı yüz, istediğini elde ettiğinin bir kanıtıydı sanki. Furkan kıpkırmızı olmuş yüzüyle yumruklarını sıkıyor, Gülce'ye ölümcül bakışlar atıyordu.

''Bu burada bitmedi.'' diye fısıldadı Furkan. Aklından geçen intikam fikriyse belki de her şeyin iyice kötüye gitmesine neden olacak, ikisinin hayatını da daha zor bir hale getirecek kötü bir fikirdi ne yazık ki...

#

Dersler bittiğinde kendimi hiç olmadığım kadar yorgun hissediyordum. Bu sınav fikri beni iyice heyecanlandırmış ve derslere biraz daha özen göstermem için motivasyonumu yerine getirmişti. En azından başımızda bu kadar fazla bela varken biraz sınava yönelerek düşüncelerimden uzaklaştırabilirdim kendimi.

Gülce'yle birlikte merdivenlerden inerken Bulut ve Yiğit de arkamızdan geliyorlardı.
Mine işi olduğunu söyleyerek yanımızdan erken ayrılmıştı. Furkan'sa ortalarda görünmüyordu. Yine bir kızla bir yerlerde keyfinin yerinde olduğunu düşünmeden edemedim. Tam servise doğru ilerliyorduk ki tanımadığım bir çocuk ''Gülce!'' diye seslenerek durdurdu bizi. Gülce arkasını dönerken merakıma yenik düşerek ben de adımlarımı yavaşlattım ve onlara doğru döndüm.

''Okul çıkışında beni bulacağını söylemiştin. Sonra düşündüm de adımı bile bilmiyorsun. Ben de  ders çıkış saatinizi öğrenip çıkmanı bekledim. Bu arada Yusuf ben.''

Çocuğun heyecanı karşısında Gülce'nin ifadesi o kadar düzdü ki neler döndüğünü bir süre anlayamadım. Ardından Gülce bıkkın bir ifadeyle ''Vazgeçtim canım ben ya, kusura bakma olur mu?'' diyerek çocuğun omzuna iki kez dokundu. Pek de umursamadığı aşikardı. Ancak Gülce'nin bu çocuğu nereden tanıdığını da vazgeçtiğini söylediği şeyin ne olduğunu da bilmiyordum.

''Kim bu?'' diye sordu düşüncelerimi seslendirerek Bulut. Soru sorma zahmetinden beni kurtardığı için içimden teşekkürlerimi iletiyordum kendisine.

''Önemli biri değil, her zamanki gibi benimle takılmak isteyenlerden...''

Gülce'nin umursamaz cevabı sonrasında Bulut'la bir süre bakıştık ve boş vererek servise ilerlemeye devam ettik.

''Furkan nerelerde?'' diye soran Yiğit'e ''Sen bilmiyorsan bize hiç sorma. Kayboldu birden.'' cevabını verdi Bulut.

Mavi Göz en arkadaki yerini alırken ben de ortalarda bir yere oturdum ve kulaklıklarımı çıkarttım. Birbirine dolanan kabloları açmaya çalışıyorken Bulut da yanıma çöreklendi hemen.
Gülce, Fuat Abi ile sohbete dalmıştı. Çözdüğüm kulaklığın ucunu telefonuma taktım ve en sevdiğim müziklerden birini başlattım.

Bugün önce Gülce'yi bırakmıştık evine. Bu nedenle servis biraz dolanarak tanıdık sokağa girdi sonunda. Fuat Abi ''Görüşürüz Ela'cığım.'' dediğinde telefonumu ve kulaklığımı cebime sıkıştırdım ve çantamı omzuma taktım.
Tam servisten iniyordum ki Yiğit'in eli bileğime dolandı.

''Akşam sana göstermek istediğim bir yer var. Evden çıkabilir misin?''

Suratımda oluşan aptal ifadeye engel olamazken kafamı aşağı yukarı salladım. Ardından ''Görüşürüz.'' diyerek servisten indim. Şimdi ki zorlu görevimse akşama kadar sabretmek olacaktı hiç şüphe yok.

#

Furkan akşamüzeri aklındaki planı devreye sokabilmek adına Yiğit'in evde olmayacağını öğrenerek Bulut'tan anahtarı aldı önce. Ardından Bulut'u da bir kız arkadaşının geleceğini söyleyerek evden uzaklaştırdı.

İstediği ortamı hazırlaması çok zamanını almamıştı. Daha önce pek çok kez kızların ilgisini çekebilmek adına romantik yanını kullanmıştı. Bu nedenle zorlanmadan salonu mumlarla süsledi. İçinde Gülce'ye karşı biriktirdiği öfke öyle çoktu ki bir sonraki adımının onları ilerisi için nereye taşıyacağını düşünemiyordu bile. Hata yaptığının farkında değildi. Yalnızca bugünün acısını çıkarmak istiyordu. Özellikle de bugün okul çıkışı Gülce'nin o çocukla birlikte okuldan ayrılmış olma düşüncesi onu deliye döndürmek için yetip artıyordu bile.

Telefonunu alarak Gülce'nin numarasını tuşlamadan önce onu eve çağırmak için iyi bir bahanesi olması gerektiğini biliyordu. Bu nedenle kurgusunu daha önceden hazırladığı gibi sesini, çıkarabileceği en kötü biçimde çıkarmak için öksürmeye başladı. Ardından numarayı aradı ve telefonu kulağına götürdü. Birkaç çalışın ardından Gülce'nin sesi duyuldu ahizeden.

''Efendim Furkan?''

''Yiğit'lere gelebilir misin? Acil bir durum var da...''

''Ne oldu?'' diye soran Gülce'ye ağlamaklı bir ses tonuyla ''Sadece seninle paylaşabilirim bunu Gülce. Soru sorma. Gerçekten iyi değilim, lütfen gel.'' dedi yalnızca. Gülce bir süre sessiz kalsa da sonunda Furkan'a olan zaafının kurbanı olacağından habersiz bir şekilde ''Tamam.'' dedi. ''Bir saate kadar orada olurum.''

#

Telaşla eve gelen Gülce'yi kapıda karşılayan Furkan yüzündeki sırıtışla Gülce'nin şaşkınlığının keyfini çıkarıyordu. ''Ne bu?'' diye sordu Gülce tereddütle etrafta yanan mumlara bakarak. Onun da heyecanlanmaya başladığı her halinden belliydi.

''Daha fazla uzatmak istemiyorum artık bunu Gülce.'' diyerek Gülce'nin karşısına geçti ilk önce Furkan. Ardından deli gibi sevse de öfkesinden gözünü kör eden kızın ellerinden tuttu.

''Başkalarıyla zaman öldürmektense gerçek bir şeyler hissettiğim insanın yanında olmak istiyorum artık.''

''Furkan...''

''Lütfen kesme.'' derken derin bir nefes aldı. Ardından devam etti sanki ezberden konuşuyormuşçasına.

''İstediğim her kadını elde edebiliyorum, hatta bu yetenek gelişiyor ve yalnızca birilerini yatağa atmak için kullanmıyorum ikna yeteneğimi. Ancak söz konusu kızlar olduğunda, yanımda  o an kim olursa olsun, yalnızca seni düşünürken buluyorum kendimi. Yalnız sana dokunmak, bir tek seni hissetmek istiyorum.''

Gülce, Furkan'ın bu hamlesine şaşırmış olsa da hemen yelkenleri suya indirmeyecekti. Ne geçen gün tuvaletteki kızla yaptıklarını unutabiliyordu ne de kendisini kıskandırmak için yaptığı diğer hataları...  Kendini bir adım geri atarak ellerini Furkan'ınkilerden kurtardı.

''Buna sarışın kızdan hevesini alınca mı karar verdin? Zor bir karar olmuş olmalı. Halbuki bugün ona doyamadığını anlatıyordun.''

''Sen bizi mi dinliyordun?''

''Elimde değil. Bunu sen de biliyorsun.''

''Yalnızca odaklanabildiğin insanların düşüncelerini duyduğunu da biliyorum Gülce. Artık kendini kandırma. Senin de bana karşı hislerin olduğunu biliyorum. Neden kendini bırakmıyorsun, bir türlü anlamıyorum. Ben o kızla birlikteyken kıskançlıktan deliye döndüğünü anlamayacak kadar salak olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten?'' 

Gülce'yi kıstıran bu cümleler cevap verememesine neden olurken Furkan aralarında oluşan mesafeyi yeniden kapattı ve bu kez Gülce'nin yanaklarını avuç içlerine aldı.

''Gözlerinde görüyorum. 'hayır' desen de bunun gerçek olmadığına beni inandıramazsın.''

Gülce'nin gardını indirmesine neden olacak asıl cümleler ise yeni dökülüyordu Furkan'ın ağzından.

''Seni seviyorum Gülce. Her şeye rağmen seni seviyorum. Kim olduğun, kiminle olduğun, ne yaptığın ; kısacası benden önce hayatında olup biten hiçbir şeyin benim için bir önemi yok. Anlıyorsun değil mi?''

Gülce'nin gözleri dolarken ''Anlıyorum. Anlıyorum Furkan ama olmaz. Neden bilmiyorum. Ama birlikte olamayacağımızı biliyorum.'' dedi.

Furkan kafasında tasarladığı planın her adımını hesaplamıştı. Gülce'yi kendi olarak ikna edemeyeceği ihtimaline karşı esas kozunu kullanacağı kısma geliyordu yavaşça.

İşte bu, Gülce'nin ondan iki kat daha  nefret etmesine sebep olacağı hamlesiydi ancak geri adım atmadı.

Özel gücünü kullanabilmek adına Gülce'ye iyice yaklaşan Furkan, Gülce'nin gözlerinin içine bakarak ''Bu gece...'' dedi.

''Bu gece benimle birlikte olmanı istiyorum Gülce, lütfen...''

Continue Reading

You'll Also Like

40K 2.1K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
534K 14.7K 46
"Aşk yıldızlara benzer, yıldızlar da sana. Umudunu sevdim ben senin, umutsuzluğunu sevdim. Hiç göremesem bile orada olma ihtimalini sevdim." İstiyord...
3.3K 404 53
~Öteki Diyar serisi 1. kitap~ 💜🌿 Lavina, annesinin anlattığı Öteki Diyar hikâyeleri ile büyümüş ancak hiçbir zaman onların gerçek olabileceğine iht...
ARAF By Fidan İs

Teen Fiction

35K 5.4K 38
Seneler sonra tek yumurta ikizini bulmuş bir kız düşünün. Bazı nedenler yüzünden yıllarca ikizinden ayrı kalmış ve sonunda bulmuştur. Her şey iyi ile...