KİRLİ MİRAS (TAMAMLANDI)

By bulutsal

783K 48.8K 5.5K

Tedirgince yanına yaklaşmıştı Esra. Ne dese bilemiyordu, babasını kaybetmiş birine ne denirdi ki? Söylediği h... More

KM-1
KM-2
KM-3
KM-4
KM-5
KM-6
KM-7
KM-8
KM-9
KM-10
KM-11
KM-12
KM-13
Sürpriz
KM-14
KM-15
KM-16
KM-17
KM-18
KM-19
KM-20
KM-21
KM-22
KM-23
KM-24
KM-25
KM-26
KM-27
KM-28
KM-29
KM-30
KM-32
KM-33
KM-34
Alıntı
KM-35
KM-36
KM-37
KM-38
KM-39
KM-40
KM-41
KM-42
KM-43 (Özel Bölüm)
KM-44 (Final Part 1)
KM-45 (Final Part 2 - The End)
YARDIM!
BAL TADINDA
Bekliyorummm
Ben Aşıkken

KM-31 (Özel Bölüm)

13.9K 926 218
By bulutsal


Merhabalar sevgili okurlarım. Beni okuyan minyonlarcaaaaaaa(!) 😂 okuruma ufak bir duyuru ile geldim. Bir kısmınız biliyorsunuzdur bizim dörtlü selin-visne nin Kiraz Mahallesi adlı kitabın da düğüne katıldılar. Ben de naçizane özel bölüm adı altında bu düğünü yazmaya çalıştım. Tabi bölümde nslhn5828  nin Can ve Başak'ı  da var. İnşallah beğenirsiniz bebekler 💃💁🙈😍

Esra bir çırpıda gelen kartlardan ve Can ile olan buluşmasını her ayrıntıya kadar Başak'a kadar anlatmıştı.

Emre kaşlarını kah çatıyor kah yüzünde endişe ile bakıyordu sözlüsüne.

Esra anlatacaklarını bitirince merakla Emre'ye baktı. Vereceği tepkiyi bekliyordu.

"Yarın Çanakkale'ye gidiyoruz."

"Neden?"

"Bir kaç araziyi bizzat benim görmem gerekiyor ve katılmam gereken iki toplantı var. Bu olanlardan sonra seni de burada yalnız bırakacak değilim."

Esra Emre'nin tepkisizliginden korkuyordu...

"Emre bir şey söyle."

"Sonra Esra'm sonra."

Emre'nin bir şey söylememesi elbette Esra'nın canını sıkıyordu ancak araya mesafe koymaması en azından onu rahatlatmıştı.

"Peki Savaş ve Sıla gelecek mi?"

"Savaş Sıla yüzünden gelmek istemese de onun da gelmesi iyi olacak o yüzden dördümüz gideceğiz biletlerimizi akşama aldım."

Esra başını onaylar şekilde salladı. "Peki o zaman ben gidip hazırlanayım."

Esra gidecekken geri dönüp Emre'ye sarıldı. "Seni çok seviyorum Emre her şeyden çok..."

Emre Esra'nın saçlarını usulca okşadıktan sonra başının tepesine öpücük bıraktı. "Bende seni.. Hadi git hazırlan şimdi."

Esra istemeye istemeye odadan çıkıp eve gitmişti. Ayşe Hanım'a durumu anlattı. Bavulunu hazır ettikten sonra Emre içinde dolabından bir şeyler hazırlayarak evden çıkmıştı. Emre Savaşlar'la direk alana geçeceği için Esra'da bir taksiye atlayarak gitmişti havaalanına.

İç Hatlar'da üçlü Esra'yı bekliyordu. Esra iki küçük çantayla yanlarına vardığında Emre çantaları elinden aldı. ''Neden aramadın gelir alırdım çantaları.''

''Ağır değildi.'' 

Gözleri Sıla'yı bulduğun da Sıla kalp krizi geçirmek üzereydi.

''Esra, Sıla'ya bir şey söyler misin? ''

Esra tek kaşını kaldırdı. ''Ne konuda tatlım?''

''Bebeğimize uçağın zararlı olabileceğini söylüyorum ama beni dinlemiyor.''

Aslında Savaş haklı olabilirdi. Esra'nın bu konuda bilgisi yoktu. Belki zararlıydı. Sıla ile göz göze geldiklerinde Sıla bıkmış bir halde başını iki yana salladı. 

''Zararlı olsa Sıla kendisi de binmez zaten değil mi Savaş onunda bebeği sonuçta. Doktorla konuştunuz mu?''

''Ha ağzını yiyeyim arkadaşım. Adam laftan anlamıyor ki? Konuştum diyorum doktor sakıncası yok dedi diyorum belki doktor doğru bilmiyordur diyor ya!''

Esra kıkırdadı. Demek doktor doğru bilmiyordu, hemde doktor. 

''Oğlum salak mısın? Hayır seni düşündüğümden değil çocuğa yazık olacak salak babası var diye.''

Emre Savaş'ın ensesinden tutarak onu oturtmuştu. ''Bir daha bu kızı bunalttığını görmeyeyim. Sanki tek senin çocuğun. Kız bebeğe bile bile zarar verecek bir şey yapar mı?''

Birinin artık Savaş'a ayar vermesi gerekiyordu çünkü Savaş cidden çığrından çıkıyordu. Savaş düşündü. Evet haklı olabilirlerdi, belki biraz abartıyordu ama sonuçta ilk defa baba oluyordu ve bebeğine zarar verecek en ufak şeye tahammülü yoktu. Biraz bencilce davranıp Sıla'yı da üzüyor olabilirdi ama- Siktir, aması yoktu işte resmen Sıla'yı da üzüyordu hem de hamile hamile! Kızı bunaltıyordu! Üzülmesine dayanamayacağı kız onun yüzünden ofluyordu! Savaş yüzüne vuran gerçeklerle kendine geldi.

''Tamam! Haklısınız.'' 

Sıla'ya dönüp onu kolunun altına aldı. ''Özür dilerim bebeğim. Çok üzerine geldim.''

İkisi öyle sevgi pıtırcığı gibiyken Emre kaş göz yaparak Esra'yı dışarıya yönlendirmişti. İkisini yalnız bırakmak adına.

''İyi oldu böyle konuşman, gerçekten Sıla'yı çok bunaltıyor.''

Emre, Esra'yı kollarının arasına aldı. Dudaklarını şakağına değdirdi. ''Aslında ona hak vermiyor değilim.. Bizim de bebeğimiz olsa seni bir dakika yanımdan ayırmam.''

''Niye hamile olunca kanser mi oluyorsun?''

Emre güldü. ''Hayır, hamileliğinin tadını çıkarırım. Sonuçta bebeğimizin ilk tekmesini bende hissetmek istiyorum.''

Esra iç çekti. Kendini veremiyordu. O meseleyi konuşmadan kendini rahat hissedemiyordu. ''Emre?''

''Kızmadım Esra. Her ne kadar Can ile buluşmanı istemesem de kızmadım. O gelen notları da araştıracağıma emin olabilirsin. Ama bana söz ver, bundan sonra ne olursa olsun ilk bana geleceksin.''

Esra sonunda rahatlamıştı. ''Söz.''

Şimdi onu saran kolların tadını çıkarabilirdi. 

--

Çanakkale'ye indiklerinde kiraladıkları araba ile otele yerleşmişlerdi. Sıla ile Savaş evliydi. Aynı oda da kalacaklardı da Esra ve Emre? Esra içini kemiren bu soru ile resepsiyonun önünde bekliyordu. Emre ona sormadan bir şey yapmazdı ama ne istediğini Esra'da bilmiyordu. 

Emre elinde üç anahtarla onlara yaklaştı. Birini Savaş'a diğerini Esra'ya vermişti. Esra rahatlamıştı, Emre ile aynı oda da kalmak istememesinden değil de çekiniyordu işte. Sonuçta rahat davranmak isterdi ve bu sevdiği adamla aynı oda da kalırken mümkün olmayabilirdi. 

Savaş'ın gözleri Emre'nin Esra'ya verdiği anahtar da takılmıştı. ''Oha! Siz ayrı odalar da mı kalacaksınız?''

''Savaş!'' Sıla'nın uyarı dolu sesini duymamıştı bile. Şuan aklında ki tek şey Esra ve Emre'nin ayrı odalar da kalacak oluşuydu. E bunlar sevgili değiller miydi be!

''Sanane Savaş!'' Emre'nin tepkisiyle Savaş gülme dürtüsünü bastırmamış kahkaha atmıştı.

''Ah Esra ah! Kim bilebilirdi ki bu adamı bu kadar kılıbıklaştıracağını...''

''Savaş!''

''Tamam tamam.''

Esra odasına girip odayı gezdikten sonra valizinden giyecek bir şeyler çıkarıp banyoya girdi. Küvetin dolması için sıcak suyu açmıştı. Sıcak su akarken kendi de makyajını çıkarıyordu. Bu sabah çok gergin bir sabah olmuştu onun için. Duş alır almaz hemen uyumak istiyordu. Dolan küvete soyunup girdi. Duştan sonra dediği gibi olmuştu direk uyuyakalmıştı.

Ertesi sabah Emre ve Savaş toplantıdayken Esra ve Sıla kahvaltı keyfi yapıyorlardı.

''Ay kafam bi rahatladı ya! ''

Esra çayından yudum aldı. ''Noldu ki?''

Sıla omuz silkti. ''Sence bana ne olabilir? Savaş şimdi burada olsa patates kızartması yerine maydanoz yiyor olurdum.''

Esra kıkırdadı. ''Adam seni düşünüyor be amma nazlı çıktın sende. Aaaayyy aklıma ne geldi dur.''

''Noldu kız?''

''Ya benim arkadaşım vardı ya hani yazlıktan Nazenin. O burada yaşıyordu normalde şimdi de burada arkadaşının düğünü için arayayım belki görüşebiliriz.'' 

''Ara kuzum ara, belki Çanakkale'yi gezdirir bize.''

Esra telefonundan Nazenin'in numarasını bulup tuşladı. Bir iki çalıştan sonra açmıştı.

"Gelinin kız kardeşi napıyorsun attırdın mı önden iki bukle"

"Ya hahahah Esra. Attırcam hatta simde döktürcem"

"Yeşil olsun. Bak ne dicem bizde Emre'nin toplantısı olduğu için Çanakkaleye geldik. İşin yoksa yarın buluşalım"

Nazenin ile küçükken çok şey paylaşmışlardı. Sıla bir ise Nazenin bir buçuktu onun için.

''Demek Çanakkaledesin kızım insan geldiğin de haber verir. Olur olur yarın buluşalım. '' dedi Nazenin. 

Esra tam ağzını açmış bir şey diyecekken Nazenin onu kesti. ''Bak Esra Ahsen diyor ki akşama düğünüme gelsinler.''

Ahsen'de Nazenin'in Çanakkale'den arkadaşıydı. Hemde baya yakın. Nazenin ile birliktelerken kızın ağzından Ahsen eksik olmuyordu.  Ama Esra Ahsen ile daha tanışmamıştı. 

''Yok şimdi rahatsız etmeyelim. Hem tanımıyoruz, daha önce tanışmış olsak geliriz de şimdi olmaz.''

Esra cümlelerini bitirdikten sonra Nazenin'in karşılık vermesini beklerken tanımadığı bir ses duydu.  "Merhaba Esra, ne kadar yüz yüze tanışamasakta Nazenin'den dinlediğimiz kadarıyla birbirimiz tanıyor gibiyiz. Bak bugün benim en mutlu günüm lütfen sende gel, ne olur kırma beni" dedi Ahsen masum masum konuşarak. 

"Tamam o zaman gelin hanımı kırmak olmaz, akşam geliriz. Sen bana yeri mesaj atarsın" diyip telefonu kapattılar.

Sıla arkadaşına baktı. ''Ee noldu?''

''Nazenin'in yakın arkadaşı Ahsen'in düğünü varda ona davet ettiler akşama bende kıramadım. Bizimkilerle gideriz artık.''

Sıla ellerini çırptı. ''Süper! Düğüne gitmeyeli uzun zaman oluyor. Tabi kendi düğünüm dışında.''

Sıla cümlesini bitirdikten sonra arkasına yaslanıp göbeğini okşadı. Daha bir kaç haftalık olduğu için orta da bir göbek yoktu ama içinde bebeğinin olduğunu biliyordu. Onu hissedebiliyordu.

Akşama Savaş her ne kadar Sıla hamile gidemeyiz diye naz yapsa da hazırlanıp arabaya binmişlerdi. Emre'de pek gönüllü değildi ama Esra'nın bir arkadaşını tanıyacaktı. 

Nazenin erken gelin diye uyarı dolu bir mesaj attığı için gerçekten de erken gelmişlerdi. Arabadan indiklerinde salona girmişlerdi. Onları gelin ve damadın  ailesi olduklarını düşündükleri insanlar karşılamıştı.  Zaten Semra Hanım'ı fotoğraflardan tanıyordu. Ahsen'in annesiydi. Yanında da güleç yüzlü tatlı bir kadın vardı. Bu da muhtemelen damadın annesiydi.

''Merhaba efendim, ben Nazenin'in arkadaşıyım Ahsenle'de tanışmışlığımız var gibi bugün davet etti düğününe biraz davetsiz misafir gibi geldik ama..''

İki kadın gülerek Esra'ya bakıyorlardı. 

Semra Hanım Esra'nın eline uzandı. ''Olur mu yavrum öyle şey . Nazenin benim kızım gibidir . Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz, iyi ki geldiniz.''

Savaş bu kadar sessiz kalması onun sağlığı açısından kötü bir şeymiş gibi hemen lafa daldı. ''Bizde Emre ve Esra geldi diye geldik yani sonuçta düğün dimi altınımızı da aldık boş gelmedik.''

Savaş'ın sırıtarak söylediği şeye karşısındaki iki kadın da gülmüştü. ''Ay deli oğlan olsun ayol düğün bu duyan gelsin nolcak. Hoşgeldiniz geçin gelin masasının yanındaki ikinci masaya.'' Damadın annesi olduğunu düşündüğü kadın cevap vermişti Savaş'a.

Dörtlü baş selamı verip onları yönlendirdikleri masaya geçtiler.

Savaş etrafı inceledi. ''Bir şey diyeceğim ama yanlış anlayacaksınız o yüzden söylemiyorum.''

Sıla kocasına baktı. ''Bence de söyleme aşkım.''

''Ama söyleyeceğim. İlk defa böyle bir yere düğüne geliyorum çok heyecanlıyım.''

Esra gülümsedi. Emre'de hasbinallah diyerek başını çevirmişti ki gördüğüyle biraz hayır hayır biraz değil baya kasıldı. 

''Esra.''

Esra sevgilisine döndü. ''Efendim hayatım.''

''Şu kapıdan giren veletin Can olmadığını söyle bana.''

Esra Emre'nin söylediği ile hemen arkasına döndü. Evet Can buradaydı. Hem de fotoğrafını gösterdiği kızın elini sıkı sıkı tutuyordu. Gülümsedi. Kız fotoğraftan daha da güzeldi.

''Ne gülüyorsun kızım!''

Esra Emre'ye dönüp masanın üzerindeki elini tuttu. ''Yanındaki güzeli sanki kaçacakmış gibi sıkı sıkı tutmasına güldüm Emre.''

Onları burada görmek Esra'yı gerçekten şaşırtmıştı. Acaba gelin tarafı mıydı damat tarafı mı?

Can ve Başak -tabi yanlarında ki on altı kişi de- yakınlarında üç masaya yerleşmişlerdi. 

''Aaa şu bizim abisini dövdüğümüz Can değil mi?'' 

Savaş'ın sesli, baya sesli konuşmasını Can'da duymuştu. Esra ve Emre'yi fark etmemiş olsaydı bile şimdi çoktan fark etmişti. 

''Savaş!''

Savaş omuz silkti. 

Başak'ta Esra'yı fark etmişti. Tabi yanında elini tuttuğu adamı da.

Esra Can'a baş selamı verdi. Can'da ona karşılık verince herkes önüne dönmüş düğünü izlemeye dalmışlardı. 

Damat ve gelin içeri girip nikahlarını kıydırmışlar ilk düğün danslarını da etmişlerdi. Şimdi ise herkes yavaş yavaş oynamak için toplanıyordu. 

Esra kendilerine yaklaşan gelin ve damadı görünce gülümsedi. 

''Esra, öyle kuru kuru düğüne gelmek olmaz kurtları döküyoruz bugün.''

Esra Ahsen'in söylediği ile gülümsemesi donmuştu. Esra ve oynamak... Peki iyi bir ikili değildi açıkçası. 

Savaş hemen Sıla'yı da yavaşça kaldırarak ayağa kalktı. ''Karım hamile bebeğimiz olacak ama sizin hatrınız için kalkıyoruz. Dans ederken bizden uzak durun Sıla'ya falan çarpayım demeyin ben çarparım size.''

Damat gülerek konuştu. ''Helal Savaş kardeş adamsın.''

Sıla ve Savaş gülen yüzlerin arasından piste doğru ilerledi.  Emre'de Esra'yı kaldırınca pist de yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. 

''Aşkım?''

''Hı?''

''Bizde oğlumuza böyle bir düğün yapalım. Ama öküz falan keselim tamam mı? Sonuçta Emre'nin kızını alıyoruz yani havamız olsun.''

Sıla Savaş'ın söylediği ile birden ağlamaya başladı. Hem dans ediyor hem ağlıyordu.

''Bebeğim ne oldu?! Neden ağlıyorsun bir yerin mi ağrıyor?''

Savaş durmaya çalışsa da Sıla durmasına izin vermemiş hala dans ediyorlardı.

''O öküzcükleri neden kesiyoruz ki? Onların küçük küçük buzağıları var onlar babasız kalacak. ühühühü.''

Sıla hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Savaş ne yapacağını şaşırmıştı. ''Bebeğim ne olur ağlama. Tamam söz kesmicez öküz falan buzağılar babasız kalmayacak.''

Sıla demin ağlayan o değilmiş gibi birden sakin bir yüz ifadesine bürünmüştü. ''Gerçekten mi?''

''Gerçekten.''

Sıla başını kocasının göğsüne koyup sakin sakin dans etmeye devam etti.

Hormonlar.

Ah hormonlar...

Slow danstan sonra Ahsen ve Yılmaz Esralar'ın masasına gelmiş sonunda resmi olarak tanışmışlardı. Gerçekten Nazenin'in dediği kadar vardı. Ahsen çok tatlı bir kıza benziyordu.

Zorla oynamak için kaldırılmışlardı. Hani slow şarkı neyse de bu göbek atma işi Esra ve Emre için fazlaydı... Herkes damat halayı için el ele tutuşmuş şarkının melodisine göre dönüyorlardı. Esra ve Emre arada birbirlerinin ayaklarına basa basa ilerliyorlardı. Savaş ise kırk senelik halay başı gibi halay çekiyordu. 

Bu halay bir harikaydı!

Halay bittiğinde herkes yerine otururken Esra Başak ve Can ile yüz yüze gelmişti. Can gülümseyerek Başak'ın elinden tutup Esra ile tanıştırdı.

''Esra sana bahsettiğim güzellik Başak.''

Esra tebessüm edip Başak'a elini uzattı. 

''Tanıştığıma çok memnun oldum canım. Hayırlı olsun size de.''

Bu sırada Emre konuşan üçlüyü fark edip yanlarına yaklaştı. Esra'ya belinden sarılıp yanağına öpücük kondurdu.

''Bu beyefendi de benim nişanlım Emre. Emre bak bu da Can'ın sevgilisi Başak.''

Emre sonunda içi rahat etmiş bir şekilde uyuyabilirdi. Can'ın sonunda sevgilisi vardı!

Oturmak için masalarına geldiklerinde Savaş hararetle bir şeyler anlatıyordu.

''Halay çekmek bebeğe iyi geliyormuş Esra duydun mu, Alihan söyledi.''

Esra gülmeye başladı. Hatta o kadar gülüyordu ki gözünden yaş geldi. ''Ee ?''

''Eesi Sıla ile halay kursuna yazılmaya karar verdik.''

Emre'de katılmıştı kahkaha tufanına.

Continue Reading

You'll Also Like

20.6M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
1.7M 108K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
3.8M 237K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

76.8K 3.9K 12
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?