KİRLİ MİRAS (TAMAMLANDI)

By bulutsal

783K 48.8K 5.5K

Tedirgince yanına yaklaşmıştı Esra. Ne dese bilemiyordu, babasını kaybetmiş birine ne denirdi ki? Söylediği h... More

KM-1
KM-2
KM-3
KM-4
KM-5
KM-6
KM-7
KM-8
KM-9
KM-10
KM-11
KM-12
KM-13
Sürpriz
KM-14
KM-15
KM-16
KM-17
KM-18
KM-19
KM-20
KM-21
KM-22
KM-23
KM-24
KM-25
KM-26
KM-27
KM-28
KM-30
KM-31 (Özel Bölüm)
KM-32
KM-33
KM-34
Alıntı
KM-35
KM-36
KM-37
KM-38
KM-39
KM-40
KM-41
KM-42
KM-43 (Özel Bölüm)
KM-44 (Final Part 1)
KM-45 (Final Part 2 - The End)
YARDIM!
BAL TADINDA
Bekliyorummm
Ben Aşıkken

KM-29

14.1K 903 101
By bulutsal

2-3 bölüm üst üste yayınladım fark ettiniz mi ?  😂😂

  Biraz daha sohbet ettikten sonra Emre şirkete dönmek üzere oradan çıkmıştı.

Herkesle her şeyi dengede tutmaya çalışıyordu. Ailesine sahip çıkmak istiyordu. Babasının yokluğunu bir an olsun kimse hissetmesin istiyordu.

Esra yine bir iş günü dönen koltuğuna oturmuş, parmağındaki yüzüğe bakıp iç çekiyor bir yandan da dönüyordu. Aptal aşıklar gibi tüm gün parmağındaki yüzüğü kesip sırıtabilirdi. Sonunda muradına ermişti. Hiç ummayacağı anda hiç ummadığı kişi kalbinin sahibi olmuş, ona sahip çıkmıştı. Ömür boyu hem kalbini hem de parmağını esareti altına almıştı. Ama bu mahkum olma durumu Esra'yı gayette mutlu ediyordu. Pır pır uçan kalbi ona eşlik eden gülümsemesi... Ama Ayşe Hanım ile konuşması gerektiği aklına düştükçe midesi kalkıyor, kusacakmış gibi oluyordu. Tabiki de bütün bu kusma dürtüsü heyecandandı. 

Aynı zamanlarda Emre'de odasına bir o yana bir bu yana yürüyerek annesi ile telefonda konuşuyordu. 

''Oğlum kendi kendinize nişanlandınız, artık Esra'ya da söylesen elimi öpmeye gelseniz Esra'yı istesek haniiiii!''

Emre annesine hak veriyordu. E evlilik işlerinin hızlanması için bir an önce annesi ile toplu konuşma yapıp, Esra'yı istemesi gerekiyordu. Her şeyin dört dörtlük olması gerektiğini düşünüyor, Esra'nın kesinlikle hiçbir adetten geri kalmamasını istiyordu. Ama sorun şuydu ki Esra'yı kimden isteyecekti? 

''Anne en kısa zamanda konuşacağız ancak Esra'yı kimden isteyeceğim ki. Ailesi yok, kimsesi yok.''

Annesi tabiki de çoktan bu konuyu düşünüp çözüme kavuşturmuştu. ''Benden isteyeceksin Emre.''

Emre acaba duyduklarım doğru mu diye bir an düşündü. Annesi kendi kendinden Esra'yı mı isteyecekti. 

''Anne ufak bir ayrıntıyı kaçırmıyor musun sence de? Sen benim annemsin.''

Ayşe Hanım kahkaha attı. ''Bunu unutmamana sevindim oğlum. Ama Esra benim kızım gibi emin ol kalbimde ki yeri en az sizin kadar. Teyzen ve enişten gelecek seninle birlikte. Esra'yı onlarla isteyeceksiniz.''

Emre şimdi daha net algılamıştı her şeyi. Evet bu plan iyi gözüküyordu. Her ne kadar ayrılmış teyze ve eniştesinin bir yuva kurulması için çabalayacak olması ironi olsa da eniştesi ve teyzesi saygı duyduğu insanlardı. ''Tamam o zaman anne sen her şeyi zaten kurgulamışsın. Ben Esra ile konuşayım en kısa zamanda seninle konuşalım. Ama bak unutma hiçbir şey bilmiyorsun.''

Annesi de oğlunu onaylayınca telefonu kapatmışlardı. Emre şuan bu konumda olduğu için ne kadar şükretse azdı. Üç dört yıl önceki Emre'yi anımsadı. Yine aşıktı. Ya da öyle sanıyordu. Her kızın hayalindeki gibi bir evlenme teklifi hazırlamıştı. Tanıştıkları, aşık olduklarını anladıkları evin bahçesini el birliği ile süslemişlerdi. Balonlarla güllerle, çeşitli süslerle... Aldığı yüzük tam Deniz'in gözleri gibiydi. Mavi safir tek taş hem gözlerini hem de adını anımsatıyordu Deniz'in. Ama ne olmuştu? 

Tam takır hazır sevgilisini beklerken onun hastanede uyuşturucu komasında olduğunu öğrenmişti. Hemde ablasının sevgilisi ile. Gerisi Emre için çok açıktı zaten, bugüne kadar ki aldatılmışlığın verdiği eziklikle hastaneyi terk etmişti. Sonra ölmüştü Deniz. Ama ölmese de Emre için zaten ölmüştü. Aklında yıllarca tek bir soru vardı. Hiç mi sevmemişti de aldatmıştı. Ama artık bu soru tamamen silinmişti. Çünkü hayatta ikinci kez aşkı tatmıştı. Ve farkındaydı Esra Deniz gibi değildi. Her anlamda ondan farklıydı. Görünüşü bile! 

Şimdi düşünüyordu da iyi ki Deniz onu aldatmış sonra da bir şey olmamış gibi ölüp gitmişti. Yoksa belki de Esra'yı farkına varamayacaktı. Ama yine de severdim diye düşündü. Esra tam kalbine layıktı çünkü!

Emre düşüncelerine ara verdi. Bu kadar çok Deniz hakkında düşünmenin bir anlamı  yoktu. Hem zaten Esra'yı da çok özlemişti.

Hemen karşısındaki Esra'nın odasına girdi kapıyı çalmadan. Ve gördüğü görüntü onu çok memnun etti. Esra dönen koltuğunda hem dönüyor, hem de yüzüğüne bakarak sırıtıyordu.

''Bu kadar mutlu olacağını bilsem en başından sana bir tek taş alırdım sevgilim.''

Esra Emre'yi birden karşısında görünce toparlanmaya çalışmış, suratındaki ifadeyi silmişti. Feci utanmıştı bu halde yakalandığı için.

''Şey.. Dalmışım öyle.''

Emre Esra'yı daha fazla utandırmak istiyordu çünkü şuan ki hali tam yemelikti. ''Hıhı tabi. Demiyor 'Emrecim aşkım aldığın yüzük çok güzel, kalbimi fethettin sana aşığım. Sevgilim, canım, müstakbel kocam' dalmışım öyle''

Esra kendisiyle dalga geçen Emre'ye kaşlarını çattı. ''Dalga mı geçiyorsun sen müstakbel karınla!''

Emre sevgilisine yaklaşıp alnından öptü. ''Ne münasebet. Dalga geçmeye kıyamam. ''

Yaşamak güzeldi, hayat güzeldi. Sevmek sevilmek en güzeliydi. ''Biraz konuşalım.''

''Hmm ne konuşacağız?''

Emre Esra'nın önünde diz çöktü. Ellerinden tutup bakmayı sevdiği gözlere baktı. ''Annemle konuşalım bugün. Beklemeyelim daha fazla.''

Esra'da zaten böyle düşünüyordu. Beklemenin artık bir anlamı yoktu. Yıllar sonra mutluluğu yakalamışken hemen resmi olarak da ona sahip olmak istiyordu.

''Tamam, ama şey.. Sen başlasan yani.. Utanıyorum Emre.''

''Oo Esra Hanım utanıyormuş.''

''Emreee.''

Emre Esra'nın ellerini öptü. ''Tamam tamam çıkalım o zaman. İşin var mı?''

Esra şöyle bir masaya baktı. ''Aslında ufak bir şey kaldı. Beş on dakikalık.''

Emre ayaklandı. ''Tamam o zaman. Bende bir Savaş'a bakayım otoparkta buluşalım.''

Emre odadan çıkınca Esra bilgisayarına geri döndü. Tam bitirmek üzereydi ki tıklatılan kapıyla irkildi. Emre kapıyı tıklatmazdı.

''Gel.''

Gelen Emre'nin ve kendinin ortak sekreteriydi.

''Gel tatlım. Bir şey mi var?''

Sekreter elindeki zarfı Esra'ya uzattı. ''Esra Hanım bu size. Gönderen, getiren kim bilmiyorum. Lavabodaydım herhalde kurye bırakıp gitti.''

''Tamam canım çıkabilirsin.''

Esra elindeki zarfa şöyle bir baktı. Sadece üzerinde Esra Saraç yazıyordu. Onun dışında herhangi bir işaret, gönderen adı yazmıyordu.

Esra zarfı açtı. İçinde sadece ufak bir kart vardı.

''Evleneceğin adam hakkında her şeyi bildiğine emin misin?''

Esra okuduğuna herhangi bir anlam yükleyemedi. Ne demekti bu? Emre'yi gayette iyi tanıyordu bilmesi gereken  daha ne olabilirdi ki? Kimden geldiği belli olmayan bu notu önemsemeyecekti. Buruşturup masasının altındaki çöpe attı. 

Çantasını alıp odadan çıktı.

Emre aşağıda araba da bekliyordu Esra'yı. İkisinin de heyecanı gözlerinden okunuyordu. Zaten şuan heyecanlı olmaları kadar normal olan başka şey var mıydı ki? İki birbirini seven kalp hayatlarını birleştirecekti. 

Evin önüne geldiklerinde arabadan inmeden önce Emre Esra'ya döndü. 

''Heyecanlı mısın?''

Esra başını sallamakla yetindi. Neden bilmiyordu ama Ayşe Hanım'ın yanında bu tarz konuları konuşmak onu utandırıyordu.

Arabadan inip el ele eve girdiklerinde Esra elini çekmek istedi ama Emre buna izin vermedi. Ayşe Hanım'da sonunda misafirlerinin geldiğini görünce keyifle gülümsedi.

''Elif bize kahve yap tatlım.''

Yardımcısına emrini verdikten sonra oğluna ve müstakbel gelinine döndü. ''Hoşgeldiniz.''

Esra ellerine bakan Ayşe Hanım'ı görünce iyi gerilmişti. 

''Hoşbulduk anne.''

''Hoşbulduk Ayşe yenge.''

Ayşe Hanım Esra'ya gülümsedi. ''Galiba o yenge anneye terfi ediyor güzel kızım.''

İşte şimdi Esra yerin dibine girebilirdi. Ama Ayşe Hanım güzel bir tepki vermişti. 

''Anne.'' Emre Esra'nın utandığını anladığı için annesini uyarma ihtiyacı hissetmişti. 

Ayşe Hanım oğlunu önemsemeden Esra'ya döndü. ''Oturun hadi. ''

Kahveleri de gelmiş, karşılıklı içiyorlardı. 

Artık Ayşe Hanım konuya girme gereği hissetmişti. ''Anlatın demeyeceğim çünkü kankalar el ele tutuşmaz değil mi? O yüzden diyorum ki Esra'yı ne zaman benden istiyorsun Emre?''

Esra şaşkınca Ayşe Hanım'a baktı. Elbette evlenecek kız önceden istenirdi ancak Esra'nın bir ailesi yoktu. Esra için sorun değildi zaten istenme, kına gecesi gibi adetlere de gerek yoktu. Zaten çağıracak kimsesi yoktu. 

''Aslında gerek yok-''

Ayşe Hanım elini sus anlamında kaldırmıştı. ''Nasıl gerek yok güzel kızım. Bir oğlum var onun en güzel şekilde evlenmesini istiyorum. Ve benden isteyecek seni. ''

Esra şuan ne dese bilemiyordu. Ayşe Hanım resmen Esra'ya annelik yapacağını söylüyordu. Evet belki bu aile babasını üzmüş, gururunu kırmıştı. Ama her şey ortadaydı gerçekten bundan pişmandılar. Ayşe Hanım'a minnettardı. 

''Oğlum tuzlu kahveyi içmeden seni alamaz güzelim.''

Esra dolan gözlerini gizleme ihtiyacı duymamıştı. Göz yaşları firar etmişti. 

Ayağa kalkıp Ayşe Hanım'a sarıldı. ''Çok teşekkür ederim.''

Belki de anne ve babasızlığın en büyük ezikliğini şuan hissediyordu.

''Her zaman arkanda olan bir annenin var olduğunu bil güzel kızım. Sen benim üçüncü kızımsın.''

Emre annesine sonsuz teşekkür ediyordu içten içe. Esra'nın hiçbir şeyi dert etmesini istemiyordu çünkü. Ama şuan Esra'nın ağlamasına da dayanacak gibi değildi. Mutluluk ya da hüzün hiçbir şekilde ağlamamalıydı.

Ayşe Hanım, Esra'nın boynundaki kolyeye dokundu. ''Kolyen de yakışmış. Güle güle kullan.''

''Teşekkürlerim o kadar çok birikiyor ki... Beni ne kadar mutlu ettiniz anlatamam. ''

Emre artık bu hüzünlü havaya dayanamıyordu. ''Ee ne zaman istemeye geliyorum. Sadede gelelim.''

Ayşe Hanım önce gelinine baktı. ''Siz konuşun istediğiniz zaman gelin. Düğüne kadar da kendine kalacak bir ev bul Emre, çünkü Esra bu evde benim yanımda kalacak. Giriş çıkış saatleri gözetimim altında. Her dakika buluşmak görüşmek yok.''

Emre şaşkınlıkla annesine baktı. Daha demin annesine teşekkür ediyordu değil mi? Geri almıştı teşekkürü falan. Nasıl sevdiği kızı ondan kısıtlardı?!

''Anne saçmalıyorsun. ''

''Hayır efendim. Birazdan Esra'yı evine götürürsün eşyalarını almaya sonra buraya getiriyorsun.''

Emre sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bu hali Esra'yı fazlasıyla eğlendirmişti. Hatta gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.

''Sizde eğleniyorsunuz bakıyorum küçük hanım.''

Esra bir şey demeden Ayşe Hanım'ın yanında oturmaya devam etti.

Yemeklerini de yedikten sonra Emre gerçekten Esra'yı evine götürmüştü, bir kaç parça eşyasını alması için. Eve giderlerken Esra aklına takılan soruyu sormak için Emre'ye döndü.

''Sen nerede kalacaksın?''

Emre sevgilisini kızdırmak adına gerçeği çarptırıyordu. ''Bilmem belki Nihanlar'da, belki Sevgiler'de.''

Esra yapmacık bir gülümseme ile sevgilisine baktı. "Ah canım demek Nihanlar ve Sevgiler canlarına susamış. Yazık tabi..."

Emre kıskanç Esra'yı seviyordu ama uzatmadı. ''Şaka güzelim şaka. Senin evinde kalırım işte. ''

Esra rahatlamıştı. ''Ha şöyle. İstersen... İstersen evimizde de kalabilirsin.''

''Hayır orada ilk seninle kalacağız güzelim.''

Esra yine erimekle meşguldü.

Emre aşağıda beklerken Esra yukarı çıkıp ufak bir valiz hazırlamıştı. Tam çıkacakken posta kutusunda bir zarfı gördü. Sabah ki zarf gibi üzerinde sadece Esra'nın ismi yazıyordu.

Esra artık tedirgin olmaya başlamıştı. Hızla zarfı açtı. Yine bir kart çıktı içinden.

''Bence artık müstakbel kocan hakkında gerçekleri öğrenme zamanı gelmiştir ha. Ne dersin? Bakalım hala onunla evlenmek isteyecek misin?''

Esra aşağıda bekleyen Emre'yi düşününce kartı hemen çantasına atıp aşağı indi. Bu yazan şeyler hakkında gece kafa yorabilirdi. Ama yine beynini kemiriyordu işte. Kim neden bu saçmalıkları Esra'ya gönderiyordu. Araba da da dalgındı ve bu Emre'nin gözünden kaçmamıştı bugünkü heyecanına yormuştu.

Emre onu eve bırakınca gitmiş, annesi de Emre'nin odasını Esra için hazırlatmıştı. Esra sevdiği adamın kokusunun sindiği odaya girdiğinde huzurlu hissetmişti. Ama bu huzur uzun sürmemişti. Çünkü aklına yine o kağıt gelmişti.

Kim olabilirdi? Bu konudan Emre'ye bahsetmeli miydi?

Bunu da ciddiye almama kararı verdi. Çevresinde herhangi bildiği bir düşmanı yoktu ve isimsiz kağıtlara pabuç bırakamazdı.

Continue Reading

You'll Also Like

145K 14.1K 41
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
1.8M 125K 29
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
4.8M 226K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
852K 50.8K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...