KİRLİ MİRAS (TAMAMLANDI)

By bulutsal

783K 48.8K 5.5K

Tedirgince yanına yaklaşmıştı Esra. Ne dese bilemiyordu, babasını kaybetmiş birine ne denirdi ki? Söylediği h... More

KM-1
KM-2
KM-3
KM-4
KM-5
KM-6
KM-7
KM-8
KM-9
KM-10
KM-11
KM-12
KM-13
Sürpriz
KM-14
KM-15
KM-16
KM-17
KM-18
KM-19
KM-20
KM-21
KM-22
KM-23
KM-25
KM-26
KM-27
KM-28
KM-29
KM-30
KM-31 (Özel Bölüm)
KM-32
KM-33
KM-34
Alıntı
KM-35
KM-36
KM-37
KM-38
KM-39
KM-40
KM-41
KM-42
KM-43 (Özel Bölüm)
KM-44 (Final Part 1)
KM-45 (Final Part 2 - The End)
YARDIM!
BAL TADINDA
Bekliyorummm
Ben Aşıkken

KM-24

17.9K 1K 158
By bulutsal

HELLOOOOO! Kayıp yazar geldi. Yaklaşık bir aydır bölüm yayınlamıyorum biliyorum çok üzgünüm ama haklı sebeplerim var :D. Vizelerim... Ama şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Umarım bölümü beğenirsiniz. Yazabildiğim kadar uzun yazmaya çalıştım.

Yorumlarınızı esirgemeyin.

Esra banyodan çıkarken bir kez daha Emre'nin onu çekmesiyle duraksadı. Bugün bu kız banyodan çıkamayacaktı.

Emre Esra'nın dudaklarına derin bir öpücük kondurduktan sonra onu bıraktı.

"Yarına kadar bekleyemezdim."

Bu sefer de Esra onu öpünce işler çığırından çıkıyordu ki Cemre'de odasından çıkmıştı.

Kapı sesini duyan Esra Emre'den ayrılıp hızla aşağı indi.

Bu adam kalbine zarardı.

Emre ve Esra koskoca iki aydır birlikte olmalarının tadını çıkarıyorlardı. İş, aşk her şey dört dörtlük ilerlerken bu Esra'yı biraz korkutuyordu. Çünkü en son her şey bu kadar iyiyken hayatında ki en önemli iki insanı; annesini babasını kaybetmişti. O yüzden şimdi ki korkusu da had safhadaydı. Ama bu kaybetme korkusuna rağmen Emre'yle, sevdiği insanla birlikte olmanın keyfini iliklerine kadar hissetmeye çalışıyordu. 

O eski çekilmez Emre gitmiş yerine beyaz atlı prens gelmişti adeta. Bu değişimin  herkes farkındaydı. Sonunda o talihsiz olay yaşanmadan önceki Emre'ye geri dönmüş etrafına enerji saçıyordu. Hatta bu değişimin farkına varan tek ailesi değil çalışanları bile farkındaydı.  Eski acımasız iş adamı gitmişti. Hırs uğruna girdiği kirli işlerden çıkmıştı. Çünkü artık kaybetmekten korktuğu insanlar vardı çevresinde. Esra ile kurmayı hayal ettiği hayatta çocuklar vardı hem de bir sürü. Onları tehlikeye atacak en ufak adım atamazdı. Tabi Esra'nın da onunla aynı hayalleri paylaştığını umuyordu. Annesiyle konuştuktan sonra hemen Esra'ya evlenme teklifi etmeyi düşünüyordu. Bu işin daha fazla uzamasının anlamı yoktu. Her sabah uyandığın da ilk görmek istediği insanın kim olduğunu bulmuştu çünkü.

Bugün açılış vardı. Sarp için yaptıkları otelin açılışına katılacaklardı. Her ne kadar Emre Esra'nın gelmesini istemese de Sarp özellikle ona da davetiye yollamış, Esra gitmezse ayıp olacağını söylemişti.

Emre Esra'yı almak için evinin altına gelmişti. Son bir umutla sevgilisini aradı. Bir kaç çalıştan sonra açmıştı.

''Sevgilim son kararın bu mu gidiyor muyuz gerçekten? Bak aşağıdayım ama hemen yukarı çıkabilirim. Günün geri kalanını birlikte geçiririz ne dersin?''

Esra'nın telefonun diğer ucundan of çektiğini duydu. ''Emre.''

''Tamam sevgilim bekliyorum. Acele etmene gerek yok istersen yarın sabahta inebilirsin.''

''Emre!!'' 

''Tamam sustum.'' 

Telefonu kapattıktan sonra Emre son umudunu da kaybetmişti. Sarp'ın yavşak yavşak davranmamasını umarak beklemeye başladı. Açılış otelin balo salonunda olacaktı ve çok büyük bir organizasyondu. Muhtemelen iş dünyasından oldukça hatrı sayılır insanın katılacağı bir davetti. Zaten korkusu da bu yüzdendi. İş dünyasında herkes bekardı. Bekar bir sürü erkeğin arasına Esra esmer bir bomba gibi düşebilirdi. Emre düşüncelerine binanın kapısından çıkan Esra'yı görünce son verdi. Esra görüntüsü ile son verdirdi. Ama muhtemelen sevgilisi onu bekletmemek için önüne gelen bir elbise giymişti otelde hazırlanacaktı.

Evet evet. Kesinlikle böyleydi. Çünkü bu elbise ile baloya gitmeyi bırak dışarı çıkılmazdı. Muhtemelen arabayla gideceklerdi diye bu kadar rahattı. Ama eli boştu elbisesi neredeydi acaba.

''Bebeğim elbisen nerede?''

Esra sevgilisinin yanağını öperken duyduğu soruyla kaşlarını çattı. ''Üzerimde Emre.''

Emre duyduklarıyla kalp sektesine uğradı. ''Yavrum dalga geçiyorsun benimle değil mi? Üzerinde elbise yok çünkü.''

Esra esmer bacaklarını tamamen sergileyen altın rengi detaylı mini siyah bir elbise giymişti.

''Hayatım elbise işte yakışmadı mı?''

Emre neden diye düşündü. Neden? Neden bu kıza beyaz dantellerin yanında siyah da bu kadar yakışıyordu? Neden her giydiği renk onu sanki seksi değilmiş gibi daha fazla seksi gösteriyordu?

''İptal olmuş. Sarp aradı şimdi.''

Esra Emre'nin söyledikleriyle güldü. ''Sarp öldü deseydin birazcık daha inandırıcı olurdu. ''

Emre tüm gece dökeceği terlerin hesabını yaparken Esra çoktan arabaya binmişti.

Emre'de şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırmadan Esra'ya döndü. ''Bir saniyeliğine bile yanımdan ayrılmıyorsun, elini elimden çekmiyorsun anladın mı?''

Esra alnını göstererek

''Alnıma da Emre ile sevgiliyim yaklaşmayın yazayım ne dersin?''

Emre sırttı. ''Bana uyar.''

Esra söylenerek önüne döndü. Nesi vardı elbisenin yani, tamam biraz kısaydı ama olsun çok da açık değildi. Hem Emre'de çok yakışıklı olmuştu. Siyah yelekli klasik bir takım giymişti. Ama ne kravat ne de papyon takmamıştı. Gömleğinin en üst düğmesi açıktı ve herhangi bir şey takmaması onu daha karizmatik göstermişti.  

Aklına gelenle hemen sevgilisine döndü. ''Emre?''

''Güzelim?'' Emre araba kullandığı için yüzünü ona dönmemişti. ''Otele gittiğimiz de senin için kıyafet getirteceğim sende onları giyeceksin.'' dedi Esra sanki çok normal bir şeymiş gibi. 

Emre kaşlarını çattı. ''Neden?''

''Bu takımı hiç beğenmedim.''

Emre kırmızı ışıkta durup Esra'ya döndü. Tek kaşını kaldırdı. ''Beğenmedin?''

Esra omuz silkti. ''Evet hiç yakışmamış yani demezler mi bu adam oteli yapan adam daha özenerek gelsin falan.''

''Ne güzel işte bebeğim yakışmamış kızlar bakmaz.''

''Hayır bakarlar.'' Esra duraksayıp devam etti. ''Yani ham madde sağlam niye bakmasınlar ki. '' Emre gülmeye başlayınca Esra başını iki yana salladı. ''Offff yakışmış işte. Sen bana kızıyorsun ama kim dedi sana bu kadar yakışıklı ol diye!''

Emre uzanıp Esra'nın dudaklarını öptü. Kısa ama tutkuluydu. ''Sadece senin yakışıklın.''

Esra jöle kıvamına gelmiş, hatta erimiş, hatta ve hatta tuzla buz olmuştu. Kendini hemen toparlayıp işaret parmağını Emre'ye salladı. ''Bak sadece benim sadece. Yanında dişi sinek görürsem parçalarım.''

Emre Esra'nın ona uzattığı parmağı avuçlarının içine alıp öptü. ''Seni seviyorum.''

Esra Emre'ye sarıldı. 

Otele geldiklerinde daha Sıla ve Savaş gelmemişti. Emre Esra'yı en ücra kokteyl masasına adeta sürükleyip arkası duvara denk gelecek şekilde konumlandırmıştı. Karşısına geçip Esra'yı süzdü.

''Emre ne yapıyorsun?''

''Heh tamam görünmüyor.'' 

''Ne görünmüyor?''

Emre sırıttı. ''Bacakların bebeğim.''

Esra ağlasa mı gülse mi bilemedi. Ama sanıyordu ki gülecekti. Bu adam farklı dünyalarda yaşıyordu. Uzanıp kolundan çekti, kendi yanına.

''Tamam sende tüm gece buradasın Sarp'a söylerim konuşma yapmasan da olur sonuçta sen konuşma yapmasan oteli açmayacak değiller.''

''Ben konuşurum Sarp ile sen konuşma!'' dedi sert bi dille. Bir an Esra ve Sarp'ı konuşarak hayal etmişti. Hiç hoş bir sahne değildi.

Kıskançlık ikisini de saralı çok olmuştu. 

Emre gördüğü tanıdıklarla selamlaşıyor, Esra'yı peşin peşin sevgilim diye tanıştırıyordu tanıdıklarıyla. Göz dağı vermesi lazımdı yoksa olmazdı!  Sonunda Savaş ve Sıla'da gelmişti. 

Esra Sıla'yı süzdüğünde onun da Savaş'ın gazabına uğradığını tahmin etti. Çünkü straplez ama gayet uzun ve dekoltesiz mavi bir elbise giymişti. Saçlarını da geriden toplatmış, gözleri ve elbisenin uyumunu gözler önüne sermişti.

''Abi keşke bizim evden katılsaydık davete, daha uzak bir yer yok muydu buraya geçtiniz?''

Savaş Emre'yle hem tokalaşıyor hem laf sokuyordu. Emre Sıla'ya bir göz atıp Savaş'a döndü. 

''Diyelim ki Sıla mini bir elbise giydi onu salonun ortasına mı atardın?''

Savaş kuzenine piç bir gülüş sundu. ''Ah canım sen daha yumruğunu masaya vuramıyorsun demek ki. İşte Sıla öyle bir elbise giyemez o yüzden düşünmeye gerek yok.''

''Sana bir yumruk vururum Savaş mini eteği de görürsün erkekliği de!''

Sıla'nın sözleri ile Savaş sevgilisine döndü. ''Sarışınım ben şaka yaptım sen hemen niye şey ettin ki?!''

Bu sefer piç gülüşü atma sırası Emre'deydi. ''Bazıları yumruğu masaya vurduktan sonra 'aşkım kusura bakma valla kolum çarptı' diyor sanırım.''

Herkes gülerken Savaş Emre'nin omzuna vurdu.  ''Seninde görmeyeli espri anlayışın gelişmiş. Esra başka şeylerini de geliştir şunun da hıncını bizden almasın.''

Esra gözlerini kıstı. ''Çok komik.''

Dörtlü sohbet ederken salon yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Sarp bir teşekkür konuşması yaptıktan sonra Emre'yi de sahneye davet etmiş onun da konuşma yapmasını istemişti. Emre konuşmayı yaptıktan sonra herkes kendine haline dönerken Sarp'ta Emreler'in  masasına doğru yürümeye başladı. Emre bunu fark ettiğin de Esra'nın kolundan tutup dışarı çıkarmak istese de kendine hakim oldu.

''Esra'cım senin de konuşma yapmanı isterdim sonuçta otel için yaptıkların azımsanamaz.''

Esra hafif bir gülümsemeyle yetinirken Savaş topu almıştı. ''Aa Sarp kırıldım bak şimdi. O kadar finansmanlarla ben ilgileneyim, inşaatınızla benim panterim ilgilensin siz Esra diyin. Cıks cıks çok ayıp.''

Sarp'ta samimiyetsiz bir gülüşle karşılık verdi. ''After partiye geliyorsunuz değil mi?''

''Hayır.'' Savaş ve Emre aynı anda hayır deyince Sarp kaşlarını kaldırdı. ''Pekala o zaman sonra görüşmek üzere.''

Esra Emre'nin koluna girerek ona yaklaştı. ''Sence de çok sert davranmadın mı? O senin arkadaşın sonuçta.''

''Esra bizim onunla çok çok büyük bir arkadaşlığımız yok. Sadece iş yaparız, davetlere gideriz, belki ilerde düğünlerimize gideriz.''

Sonda söylediği ile Esra yutkunmuştu. Düğün, Emre'nin düğünü.. Emre kiminle evlenecekti ki? Salak olma Esra dedi kendi kendine adam senin yanındayken başkasıyla olacak olan düğününden mi bahsedecekti! Ama daha erken değil miydi? Erkendi. Zaten Emre'de ona şimdi evlenelim dememişti sonuçta. Belki beş belki yirmi sene sonra kim bilir? 

Esra kendi kendini doldururken Emre, Esra'nın yüz ifadesinin değişimlerini izliyordu. ''Çıkalım mı artık. Çok sıkıldım ben.''

Esra ve diğerleri de onaylayınca mekandan ayrılmışlardı.

Savaş bir yerlere gitmeyi teklif etse de kızların kıyafeti uygun olmadığı için evlere dağılmaya karar vermişlerdi. 

Emre Esra'yı sitenin içine kadar götürene kadar aklında eve dönmek vardı ancak Esra onu yukarı davet etmişti. Hayır diyecek hali yoktu ya!

Birlikte salona geçtiklerinde Esra anahtarı masanın üzerine bırakıp Emre'ye döndü. ''Üzerimi değiştirip hemen geliyorum.''

Emre yavaşça Esra'ya yaklaştı. Esra kendine doğru avına yaklaşan aslan misali yaklaşan Emre'yi görünce bir iki adım geriledi. Sırtında duvarı hissettiğinde durmak zorunda kalmıştı. 

''Yardım ister misin?''

Esra başını iki yana salladı hızla. ''Fermuar arkadaymış, uzanamazsın.''

Esra gözleri kocaman olmuş karşısındaki adamın yüzündeki sırıtışa, gözlerindeki arzuya bakıyordu. ''Kollarım yeterince uzun.''

Emre Esra'nın surat ifadesine kocaman bir kahkaha patlatmak istedi. ''Ona şüphem yok.''

Emre yüzünü Esra'ya yaklaştırıp saçlarını yüzünden çekti. ''Seni çok seviyorum.'' 

Esra gülümseyip Emre'nin lafını ona sattı. ''Ona şüphem yok.'' 

Emre, Esra'nın onu çağıran dudaklarını kırmak istemediği için kendi dudaklarıyla örttü. Esra kalbi pır pır ederken ölecekmiş gibi hissediyordu. Bu heyecan ona fazlaydı! Kollarını Emre'nin boynuna dolayıp ona karşılık verdi.

Emre Esra'nın yüzünde olan ellerini yavaş yavaş omuzlarına indirip elbisesinin üzerine giydiği mini ceketi üzerinden çıkardı. Hem öpüyor hem de sırtındaki fermuarı arıyordu şimdi de. 

Esra Emre'nin ne yapmaya çalıştığını anladığında içini bir korku sarmıştı. Ne olacaktı şimdi! İzin verecek miydi? İstiyor muydu? Tamamen, her şeyiyle Emre'nin olabilecek miydi?

İstiyordu, hemde her şeyden çok! Onu bu kadar severken reddedecek,itecek değildi. Her şeyiyle Emre'nin olmaya hazırdı. Kalbi gibi bedeni de ona ait olabilirdi. Duyduğu fermuar sesiyle daha da heyecanlandı Esra. Fermuarın bıraktığı açıklıktan giren Emre'nin sıcak elleri, sanki bedeni alev almıyormuş gibi onu daha da çok ısıtmıştı. Birazdan sevdiği adamın kollarında yanıp kül olacaktı. Korkuyordu hem de çok, ama bu korku yüzünden kendini Emre'den mahrum etmeyecekti. Zaman mekan mühim değildi şuan. Çünkü adeta zaman durmuştu.

Emre elleriyle Esra'nın sırtını, dudaklarıyla da dudaklarını okşuyordu. Birden kendini geri çekti. Elleriyle tekrar Esra'nın yüzünü avuçları arasına aldı. Daha saniyeler öncesinde öptüğü dudaklarını baş parmağı ile okşuyordu. ''Seni seviyorum. Hem de her şeyden çok. Ama şimdi gidip üzerini değiştir sonra yanıma gel. Birlikte film izleyelim. ''

Esra kafası karışmış halde Emre'ye bakıyordu. Daha demin... ''Ama-''

''Her şeyin bir zamanı var güzelim. Her şeyin.''

Emre Esra'nın alnını öptükten sonra çıkması için geri çekildi. Esra ise odasına giderken gözleri dolmuştu. Mutluluktan ağlayabilirdi. O her şeyiyle Emre'ye teslim olacaktı ama Emre ona her şeyin bir zamanı olduğunu söyleyerek kendini değerli hissettirmişti. Elbette her kız gibi evlendiğinde kocasıyla yaşamak isterdi bu anını. 

Üzerine pijamalarını geçirdikten sonra salona Emre'nin kollarının arasına girdi. Huzur buydu işte.

--

''Sarım onlar gelmiyor diye biz niye bir yerlere gitmiyoruz ki?! Bu kadar erken bitemez bu gece!''

Savaş Sıla'sından bu kadar erken ayrılamazdı. Neden kimse bunu anlamıyordu! 

''Savaş annem bu saatte evde tek başına beni bekliyor. Hafta sonu zaten birlikte olacağız.''

Savaş Sıla'nın yaptığı gaf ile gülümsedi. ''Cidden birlikte mi olacağız?''

Sıla Savaş'ın yaptığı imayı anlamadığı için kafasını olumlu anlamda salladı. ''Evet Savaş sözleştik zaten. Yoksa senin başka bir işin mi var?''

''Hayır sarı, sen birlikte olacağız dersin de benim işim mi çıkar.''

Sıla'nın köşeli olan jetonu yeni düştüğü için sinirle Savaş'ın koluna vurdu. ''Aklın anca oraya çalışır dimi anca!''

Savaş sevgilisine biraz daha sokularak boynuna öpücük kondurdu. ''Sen yanımdayken başka türlüsü mümkün olmuyor be sarışın!''

Sıla kızmış gibi kaşlarını çattı. ''Hııı hani inşaat mühendisliği okuyan kız Mahmut abiydi gözünde. Mahmutlar'dan mı etkileniyorsun sen yoksa?''

Savaş Sıla'yı tanımadan önce Esra'ya inşaat mühendisliği okuyan kızlar hakkında Mahmut abi dediğini anımsadı. ''Bebeğim bu düşüncem seni tanıyana kadardı. Sen istisnasın. ''

Tatlı diliyle Sıla'yı ikna etmeye çalışıyordu ancak bu pek mümkün olmuyordu. ''Eve gitmem lazım Savaş. Annem bekliyor.''

''Evet demek bu kadar zor olmasaydı şuan annen ve annem birlikte yüksek korumalı bir evde olacaktı ve bizde istediğimizi istediğimiz gibi yapıyor olacaktık.''

Savaş tam bir ay önce Sıla'ya çok güzel bir organizasyon ile evlenme teklifi etmişti ama Sıla korkuları olduğu için hala cevap vermemişti. Elbette kabul etmek isterdi ama Savaş'ın annesi ve babasının onu sevmeyeceğinden korkuyordu. Her ne kadar Savaş öyle bir şeyin mümkün olmadığını söylese de Sıla onlardan farklı olduğunu düşünüyordu bu yüzden sevmeyeceklerini hissediyordu.

''Savaş, lütfen.''

Savaş nadir sinirlenen insanlardandı. Ama söz konusu Sıla olunca sinirlenmesi beş saniye bile almıyordu. ''Ne Savaş ne! Kafanda kendi kendine aptalca şeyler kuruyorsun ,inanıyorsun. Ben seni seviyorum Sıla hemde çok. Ama sen hala annen beğenmez baban istemez. Ya onlara ne benim kiminle evleneceğimden. Sence onlar seni sevmese bu seninle evlenmeme engel mi olacak Sıla ha?''

Sıla Savaş'ın ona bağırmasına hiç mi hiç alışık değildi. Hatta ona Sıla diye hitap etmesinden nefret ediyordu. Dünya'da yaşayan her insan ona Sıla diyebilirdi ama Savaş ona hep sarışınım desindi. 

''Tamam evlenelim.''

''Bırak artık şu saçma düşüncelerini. Demek ki beni sevmiyorsun. Eğer beni seviyor olsaydın sana evlenme teklifi ettiğim de bana hemen evet derdin, çevreyi insanların ne düşüneceğini önemsemezdin.''

''Savaş tamam evet diyorum evlenelim diyorum.''

''Hala bana bahane buluyorsun hala!'' Savaş motoru takmış hızla ilerliyordu ama Sıla'nın ne dediğini idrak edememişti. ''Ne dedin sen?''

Sıla gülümsedi. ''Evet dedim evlenelim dedim. Hemen dedim.''

Savaş duyduklarına inanamaz halde hala karşısındaki güzelliğe bakıyordu. 

Ama birden gözleri kararmış, kendini yerde bulmuştu...

Continue Reading

You'll Also Like

SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.1M 68.6K 6
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
3.8M 237K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
243K 15.9K 43
Ölen masa lideri ve katilinin peşine düşen veliahtı... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcin...
853K 50.9K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...