KİRLİ MİRAS (TAMAMLANDI)

By bulutsal

783K 48.8K 5.5K

Tedirgince yanına yaklaşmıştı Esra. Ne dese bilemiyordu, babasını kaybetmiş birine ne denirdi ki? Söylediği h... More

KM-1
KM-2
KM-3
KM-4
KM-5
KM-6
KM-7
KM-9
KM-10
KM-11
KM-12
KM-13
Sürpriz
KM-14
KM-15
KM-16
KM-17
KM-18
KM-19
KM-20
KM-21
KM-22
KM-23
KM-24
KM-25
KM-26
KM-27
KM-28
KM-29
KM-30
KM-31 (Özel Bölüm)
KM-32
KM-33
KM-34
Alıntı
KM-35
KM-36
KM-37
KM-38
KM-39
KM-40
KM-41
KM-42
KM-43 (Özel Bölüm)
KM-44 (Final Part 1)
KM-45 (Final Part 2 - The End)
YARDIM!
BAL TADINDA
Bekliyorummm
Ben Aşıkken

KM-8

18.1K 1.2K 83
By bulutsal

Umarım beğenirsiniz hatam varsa affola ☺

"Aa nereye? Ben daha bu güzel hanımefendinin kim olduğunu öğrenmedim." Deyince ipler kopmuştu.

Emre bulunduğu yere ve yanındaki Esra'ya aldırmadan Emir'in yüzüne sağlam bir yumruk geçirdi.

Çevredekilerin ve Esra'nın çığlıkları bile onu durdurmaya yetmemişti.

"Neden durduk yere adama yumruk attın?"

"Sanane kızım sanane."

Savaş susturmak için Esra'ya bakış atmıştı. Çünkü şuan Emre normalde olduğundan dört kat daha kırıcı olabilirdi, Emir hiç tanımasını istemediği birini tanımıştı. Esra'yı. Bugüne kadar rakiplerine karşı hiçbir zayıf noktası yoktu Emre'nin ama Esra onu zorlayacaktı. Bu işin içinde kendini koruyamayan birinin olması Emre'yi zorlayacaktı.

Emir, Emre'ye karşılık verdiği için şuan ofiste Savaş, Emre'nin yüzüne buz tutuyordu. Emre bir hışımla ayağa kalktı.

Esra'nın üzerine yürüyüp ona parmak salladı. " Bundan sonra bırak Emir'i tek bir yabancı ile bile konuşmayacaksın şirket hakkında sır vermeyeceksin,  ve bir şey bilmemen adına hiçbir toplantıya girmeyeceksin. Anladın mı beni?!"

Esra hala onun neden bu denli tepki verdiğini idrak edememişti. Açıkçası etmek de istemiyordu hiçbir şey bilmek istemiyordu.

"Bana hava hoş." Diyerek sinirle çıktı odadan. Tamam hiçbir şeylerine karışmayacağına söz vermişti ama bu şekilde bağırıp çağırarak onu rencide etmesine izin veremezdi. Odasına girip kendi kendine söylenerek ceketini aldı ve çantasını toparlamaya başladı.

"Bir daha da buraya uğrayan ne olsun!"

"Ne olsun patroniçecim?"

Savaş içeri girmişti ancak Esra sinir ve söylenmeleri arasında onu duymamıştı.

"Aptal olsun salak olsun manyak olsun her şey olsun işte!"

Savaş masasının kenarına yaslandı.

"Geleceksin ama boşuna bu hakaretleri etme kendine."

"Gelmicem Savaş. Ben onun kuklası değilim. Bana istediği zaman gel istediği zaman git diyemez ve en önemlisi bana bağıramaz."

Esra odada bir o yana bir bu yana dolanırken Savaş kolundan çekip yanına sabitledi Esra'yı. Şimdi ikisi de masaya yaslanmışlardı.

" Emir konusunda biraz hassasız. Bunu sana söylemem doğru mu bilmiyorum ama o gece evine gelmiştik ya hani dağınık halde." Esra başını olumlu anlamda salladı. "Onun sebebi Emir ve onun yapacaklarının bir sınırı yok. Topun ağzına gelmen  bizim için hoş olmaz. Hem şirket hem de senin için."

Esra başını iki yana salladı. "Tabi Emre için önemli olan şirket faktörü. "

"Emre çok çabaladı çok çalıştı ve bu başarısını basit bir adam yüzünden silip atmak istemiyor. Doğal olarak da kırıcı oluyor."

"Her neyse Savaş, seni tanımak güzeldi Ayşe Hanım a bir şey belli etmeyelim imzalanacak bir şey olursa da sen getirirsin."

Savaş kaşlarını çattı. "Hey hey ne demek seni tanımak güzeldi?  Emre yüzünden beni terk mi edeceksin?"

Esra istemsizce gülmüştü. "Tamam seni terk etmeyeceğim."

"O zaman seni eve ben bırakıyorum. Eve gidiyorsun değil mi ?"

Esra başını sallayarak onu onayladığında birlikte arabaya binip eve doğru yol almaya başlamışlardı.

Sıla da aynı zamanda sözde işe gitmek için evden çıkmıştı. Annesine hala itiraf edemediği için boş boş dolaşıyordu. İş de arıyordu ama bulmak çok zordu. En yakın arkadaşına gitmek istedi. Esra'ya gitmek için mesaj attığında Esra ona yeni evinin adresini atmıştı. Tabi Esra ve yeni evi.. Biraz uzak olsa da gitmek zor olmamıştı.  Kocaman siteye girdiğinde alık alık çevresine bakmaya başladı. Sonuçta böyle yerleri dizilerde filmlerde görüyordu ya. Site görevlisine gideceği yeri söyledikten sonra yönlendirme ile kocaman binanın içinden girdi. Asansörlerin önünde beklerken açılan asansörden çıkan kişi ile duraksadı.

"Ne işin var senin burda?"

Savaş ise Sarışınını burda gördüğüne şaşırdı ama onu gördüğü için de gayet mutluydu.

"Her seferinde bana bu soruyu sormaya üşenmiyor musun Sarışınım?"

Sıla derin bir nefes aldı. "Her neyse hadi görüşürüz. " sonra dediği şeyi fark ederek. "Yani görüşmeyiz."

Savaş ise konuşmayı burada bitirmeyecekti. Asansöre binecekken önünde durmuş asansör kapanmıştı.

"Kime geldin?" Savaş kaşlarını çatarak sormuştu bu soruyu. Çünkü bu sitede tanıdığı bir sürü yakışıklı vardı. Onlardan birine gelmiş olma ihtimali Savaş'ı delirtmişti.

"Sana ne?"

Bu sefer derin nefes alan Savaş oldu.

"Uğraştırma beni sarışın. Söyle işte."

"Söyleyince gidecek misin?"

Savaş heveslice başını salladı. Zaten gidecekti tabi geri dönmek üzere. Ama bunu Sıla 'nın bilmesine gerek yoktu değil mi?

"Arkadaşıma."

"Cinsiyet?"

"Kız."

"Tamam." Savaş tamam dedikten sonra Sıla'nın Yanağına kocaman bir öpücük kondurarak onun bir şey demesine fırsat vermeden binadan çıktı.

Sıla ise sinirli sinirli asansöre bindi. Her seferinde karşısına çıkan bu adam artık onu delirtiyordu. Başka bir zamanda çıksaydı ondan hoşlanabilirdi hatta şimdi bile hoşlanıyor olabilirdi ama bu tipler standarttı işte. Zengin,  istediğini alana kadar çabalayan, sonra kıçına tekme basan. Oturup da Sıla'ya aşık olacak değildi ya.

Asansörden inip kapıyı çaldı. Esra da sanki onu bekliyormuş gibi hemen açmıştı kapıyı.

"Sılam." Arkadaşına kocaman sarıldı. Tanıdık birini görmek Esra'ya iyi gelmişti. Tabi Sıla da kendini arkadaşının kollarında huzurlu hissediyordu.

Bir süre öyle sarmalandıktan sonra ayrılmışlardı.

"Gel içeri geçelim hadi."

İki arkadaş dertleşti. İlk anlatan Sıla olmuştu.

"Şerefsiz herif ya onun yüzünden işsiz kaldın bir de peşini bırakmıyor ha? Nereden buldu evini yurdunu?"

"Bahar aradı geçen gün onu   sıkıştırıp öğrenmiş."

Esra bi duraksadı. "Ya şerefsiz falan diyorum ama belki gerçekten seviyordur. Neden hep kötü düşünüyoruz ki ?"

Sıla gözlerini devirdi. "Sevse bile ne değişir Esra davul bile dengi dengine."

"Bekleyip göreceğiz hanımefendi. Sonra aşık oldum o da bana aşık evleniyoruz demede. "

"Ay tamam kapat konuyu. Sen anlat bakalım. Yeni evin hayırlı olsun." Dedi göz kırparak.

"Hıhı ne hayır ne hayır. Çıkacağım zaten buradan en yakın zamanda."

"Neden, direk Emrelere mi yerleşeceksin?" İmalı imalı bakmıştı.

"He kuzum sonra da evinin hanımı olacağım."

"Ol kız senden iyi hanım mı bulacak."

"Ay sus sus. Şaka bile yapma bu konu hakkında. O adam problemli. Zorunlu olmasam bu eve bile uğramazdım."

Sonra devam etti. "Birlikte iş arayalım bana da lazım."

"Saçmalama sen niye iş buluyorsun?"

"Ay ben duramam çalışmadan bünye alışık. "

"Öyle olsun bakalım."

O gece Sıla Esra ile birlikte kalmıştı. Gece yarısına kadar birlikte iş aramışlardı.

Ertesi gün okula gittiklerinde. Kapıda onları karşılayan bir Can vardı.

Sıla onları yalnız bırakarak okula girmişti. Esra da uzun süredir ihmal ettiği Can ile baş başa kalmıştı.

"İş kadınlığına bu kadar çabuk adapte olacağını sanmıyordum bebeğim. " saçına öpücük kondurdu.

Gülümsedi Esra. "Hala daha oturmamış şeyler var." Dedi.

"Ben seni hep beklerim."

Acaba beni hep beklemene ihtiyacım var mı diye düşündü. Ama bunu ertelemesi gerekirdi en azından şuanlık.

Kolunu omzuna attı. "Anlat bakalım neler yaptın?"

"Ne yapalım ya hayatımın ilk toplantısına katıldım sonra fikrim kabul edildi ve ardından nazik olmayan bir tavırla kovuldum."

Can kaşlarını çatmıştı. "Kabul edilen bir fikir ardından kovulmak niye?"

"Aman boşver saçma sapan şeyler."

"Öyle olsun bakalım. Peki kocaman şirkete kabul ettirebildiğin o mükemmel fikir neydi hanımefendi?"

Esra gülümsedi. "Ay onu hiç sorma baya heyecanlıydı. Aslında gerçekten tehlikeli bir şeydi ama herkes beğenince kabul edildi."

"Nasıl tehlikeli?"

"En iyi proje ile giden şirket araziyi alıyordu ve muhtemelen en iyi fikirle gidecek olan bizimkiler. Çünkü o mevkiye koca koca daireler olmaz. Stüdyo daire fikrine mutabık kaldık. "

"Ooo baya uyum sağlamışız. Ama belliydi canım. Sen yaptın mı en iyisini yaparsın."

İkili biraz daha sohbet ettikten ve girdikleri dersler ardından evlerine dağılmışlardı.

Tabi Sıla haricinde çünkü o da şuan okulun kapısına gelen Savaş ile uğraşmak mecburiyetindeydi.

"Her gün seni neden görüyorum?"

"Seni sevdiğim için. Çünkü ben sevdiğim insanları her gün her dakika görmek isterim. Tabi şimdilik her dakika seni göremiyorum ama ona da az kaldı Sarışınım."

Sıla iki eliyle yüzünü sıvazladı. "Lütfen şimdi neden geldiğini söyle ve sonra git olur mu? Rica ediyorum."

Savaş Sıla'nın bu yumuşak tavrından işkillenmişti. Kız o kadar mı bıkkındı. Sarı bir panterden en sakininden papatyaya dönmüştü bir anda.

"Sana çok güzel bir haber vermeye geldim. Ama lütfen bak bende lütfen diyorum beni yanlış anlama. Bu sadece yaptığım bir yanlışı düzeltmek için."

"Dinliyorum."

"Sana açıkçası en başta bizim şirkette iş teklifi ile gelecektim ama kabul etmeyeceğini biliyorum. O yüzden bende işten çıktığın o kafeye geri dönmeni sağladım diyelim. En kısa zamanda eğer sende istersen..."

Sıla şaşkınlıktan ne diyeceğini bilmiyordu. Bu çok fazlaydı onun için. Hiçbir zaman birileri onu düşünerek bir şey yapmamıştı ki? Karşısındaki adama nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu ama aklına gerçekler gelince yüzü düştü.

"İyi de ben o adamın tekrar çalışanı olmak istemiyorum ki." Dedi umutsuzca.

Savaş ise Sıla'nın bu sakin tavrından aldığı cesaret ile genç kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı.

"Merak etme o adamı görmeyeceksin, oranın sahibi o değil artık."

Sıla ikinci bir şok ile Savaş'a baktı. Zaten şuan yüzünde olan elleri yeterince dikkatini dağıtıyordu.

"Kim ki patronum?"

Savaş gülmemek için dudağını ısırdı. Ve bu hareketi de Sıla'nın gözlerini kaçırmasına sebep oldu.

"Kimi istersen. Yani bende olabilirim Emre de olabilir gerçi o kafe işletemez. Hatta dur Esra da olabilir."

Sıla kaşlarını çattı. "Nasıl yani kafeyi sen mi aldın?"

Savaş hadi bakalım bunu da geçersek kurtuldum diye düşünerek cevap verdi.  "Şey.. ımm.... kızma bak. Evet."

Sıla Yutkundu. "Pekala. Ben seni bir daha görmek istemezken sen şimdi patronum mu olacaksın."

Savaş hevesle başını salladı.

Sıla düşündü. İşsizdi. Ama Savaş denizinde de boğulmak istemiyordu. Çünkü Savaş hayatına girdiği hızla çıkarsa ve Sıla ona alışırsa her şey daha zor olurdu. Sonra tekrar düşündü o denizde  ıslanmadan boğulup boğulmayacağını bilemezdi ki..

"Tamam. " Dedi tekrar düşünmeden. Çünkü bir daha düşünürse reddedebilirdi.

Savaş ise bu cevapla derin nefes aldı. Ve yavaşça istemeyerek de olsa elini Sıla'nın yüzünden çekti. İlk günden bu kadar abartmayalım diye düşündü. Çünkü Sıla gardını indirmişken onu bir daha sinirlendirmek istemiyordu. Onu hiç sinirlendirmek istemiyordu. Hep hayatında olsun evinin bir köşesinde Savaş da onu izlesindi. Bu ilk görüşte aşk diye düşündü. Zaten aşkın başkası makbul değildi ki. Bir insan diğer yarısına tanımadan bilmeden ona ilk görüşte vurulmalıydı. Sonra ise onu her tanıdığında onda olan sevmediği özellikleri bile kabul etmekti aşk. Sevmediklerini aşkının ona sevdirmesi gerekirdi. Ve Savaş biliyordu ki Sıla ne yaparsa yapsın sevecekti ve asla vazgeçmeyecekti ondan.

"Başka şeylere de tamam demek ister misin Sarışınım?" Dedi muzipçe.

Zorlamak lazımdı biraz.

"Adımı bile bilmiyorsun neye tamam diyeceğim?" Dedi Sıla gülerek.

Savaş manzarası karşısında donmuştu.

"Ne oldu?"

"Sen bir daha gülme. Bak sakın gülme. Gerçekten diyorum gülme."

Sıla bu sefer gözlerini kocaman açtı. "Neden?"

"Nedeni mi olur Sarışınım. Bu gamzeleri benden başkası görürse ben katil olurum."

Sıla utanmış bir halde başını öne eğdi.

Savaş ise bu haline gülümseyerek elini tuttu. "Tamam hadi gel kafeye gidelim."

İkili birlikte kafeye gitmek için yola çıkmıştı.

Esra da tam evine geçmiş otururken kapı birden yumruklamaya başladı. Genç kız büyük bir korku ile kapıya yaklaşıp dürbünden baktı. Gördüğü kişi ile korksa mı rahatlasa mı bilemedi.

Kapıyı tedirgince açtı.

"Sen nesin ? Sen kimsin ? Hangi cürretle hangi hakla sen bizi gammazlarsın?" Hırsla Esra'yı kolundan tuttu.

"Önce bir kolumu bırak sen! Karşında çocuğun yok!"

Emre kendine hakim olmaya çalışarak kızın kolunu bıraktı ama bağırmaktan geri kalmadı. "Sana güvenen de kabahat. Ne kadar tanıyoruz ki seni? Sende baban gibi miras avcısıydın belki de !" Dedi.

Esra ise duydukları ile çoktan milyon parçaya ayrılmıştı. Bunun sebebi Emre değildi. Emre'nin tavırları ona koymazdı. Ama babasına dil uzatması...

Yüzüne bile bakmadan, ardına bile bakmadan evden çıktı. Bu son damlaydı.

İnşallah Beğendiniz yaaaaa. Ve ınsallah sacmalamadim😁😁 Bayramımız da mübarek olsun. 😊

Continue Reading

You'll Also Like

4.8M 226K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

77.5K 3.9K 12
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
224K 19.3K 37
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...