8.Bölüm~Bekle Beni İstanbul

Start from the beginning
                                    

Arkasından sinirli bir adet kendini damat zanneden yarma, topal Hayriye ve gelinden bozma koltuk değneği ben olarak içeri girdik.

Görevli kadın yanımıza gelerek kırılıp dökülmeye başladı.

"Hoş geldiniz efendim. Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?"

Bana bir döner bıçağı arkadaşa da antidepresan rica edecektik dememek için kendimi zor tuttum. Gelinlik mağazasına gelip ne bakacağımızı sanıyordu acaba?

Dilber cadısı işaret parmağıyla beni işaret ederek, "Gelinlik bakacağız."dedi.

Görevli beni çekiştirerek askıdaki gelinliklerin yanına götürdü. Mevsimin kış olması nedeniyle seçenekler kısıtlıydı ama benim umurumda mıydı? Tabi ki hayır...

"Nasıl bir şey hayal ediyorsunuz?"diye sordu.

"Beyaz..."dedim ama sanırım anlamadı. Öylece bakakaldı suratıma.

"Çok sevimli maşallah..."diyerek Dilber'e döndü. Kolumu tutup beni kendine çeviren Dilber eğilerek kulağıma, "Manyak manyak konuşma, alırım ayağımın altına."dedi.

Yüzümdeki umursamaz tavrı bozmadan, sadece onun duyabileceği şekilde, "Hı hı..."dedim. "Alırsın, çok güzel alırsın."

Arkamdan söylendiğini duymama rağmen oralı olmayarak gelinliklerin yanına gittim. Hepsi de güzeldi ama benim aradığım güzel bir gelinlik değildi. Aksine en rüküş, en demode hangisiyse onu almak istiyordum. Aradığımı bulamayınca görevli kadına, "Siz de karpuz kollu, saten ve aşırı kabarık gelinlik yok mu?"diye sordum.

Hayriye oturduğu pufun üstünden neredeyse düşmesine neden olabilecek bir kahkaha attı. Herkesin kendisine baktığını görünce, "Şey, çocukluğundan beri tek hayali karpuz kollu gelinlik giymek... Unutmamış ya, aklıma gelince öyle birden güldüm. Kusura bakmayın."dedi.

O hâlâ gülüyordu ama ben çok ciddiydim. Yani dışım ciddiydi ama içim yarıla yarıla kahkaha atıyordu.

"Gelin hanım, aradığınız türde bir gelinlik yok maalesef. İsterseniz kol ekleyebiliriz ama..."diyen kadına başımı salladım. "Çok sevinirim. İnsan bir kere gelin oluyor sonuçta."

Arkamdan yine bir kıkırtı yükseldi. Hayriye bu kez yalnız gülmüyordu. Bizim yaşlarımızda olan diğer görevli de onunla birlikte gülüyordu.

Az sonra elinde sıfır kol, pırıltılı tülden eteği olan bir gelinlikle yanımıza gelen görevli, "En uygun gelinlik bu. Vaktiniz varsa kol ölçüsü alalım, terzimize-" Dudaklarını birbirine bastırarak-sanırım gülmesini bastırmaya çalışıyordu- "karpuz kolları ekletiriz."

Kol ölçümü vermeden önce gelinliği denemek için kabinlere girdiğimizde Hayriye topal olduğunu unutmuş zıplaya zıplaya gülüyordu. "Allah iyiliğini versin Yaso, nerden aklına geldi karpuz kol be kızım..."

"Ne bileyim, geldi işte. Hayalimdeki gelinliği Şahin ayısı ile alacak değildim herhalde. Bununla avunsun dursun."

Elini karnına bastırarak, "Ay çatladım gülmekten. Kız, üstünde göremeyecek bile, ne diye bu kadar kasıyorsun ki?"

"Sus be, duyacaklar şimdi. Görsün görmesin umurumda değil. Ben onun için güzel olabilecek bir şeyi ne giyerim ne de alırım."

"Ah be Yasocum be, keşke bu gelinliği sevdiğin adam için giyebilseydin. İlk ve tek olsaydı." İçini çekerek konuşmasına devam etti. "Gidip o boş kafasını yarmamak için zor tutuyorum kendimi. Toptan temizlik olur, sen de bu ayı yavrusu ile evlenmek zorunda kalmazsın."

Yanımıza gelen görevli yüzünden susmak zorunda kaldı ama son cümlelerinin duyulmasına engel olamadı. Kadın gelip sırtımdaki fermuarı çekerken,"Bir şey soracağım ama çekiniyorum."dedi.

YASEMİN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now