19. Bölüm ~ Baş Belası Sandık

2.2K 278 366
                                    

Keyifli okumalar...

"Kocaya kaçtım ben Yaso..."

"Ne yaptın ne yaptın?" dedim hala kapıda duran Hayriye'nin yüzüne bakarak.

Eliyle beni geriye ittirerek içeri girdi. Peşinden de kaçtığı koca namzedi Nazım. "Şu telefonu kulağından çek de kendine gel istersen Yasocum."diyen Hayriye ve Nazım'ın yanına gittim. Telefonu masanın üstüne bırakarak, "Neden yaptınız böyle bir şeyi? İsteseniz zaten evlendirirlerdi sizi." dedim.

Hayriye dibine oturan Nazım'ın omzuna başını koyarak, "Önce bir soluklanalım, anlatacağım kara gözlüm."dedi.

"Hem soluklanıp hem anlatsanız?"

Sonra aklıma gelenle, "Açsınızdır, bir şeyler hazırlayayım ben."diyerek büyük masanın etrafından dolanıp mutfak tarafına geçtim.

"Aç değiliz ama sıcak bir çay olsa şahane olur..."diyen Nazım'a, "Hemen..."diyerek çaydanlığı ocağa koydum. Dün sabah yaptığım peynirli poğaçalardan bir tabağa koyarak salondaki sehpanın üstüne bıraktım. Hazır olan çayı da servis ederek yanlarına geçtim.

"Buraya geldiğinizi bilen var mı?"dedim. Köydekilerin Hayriye ve Nazım'ın kaçarak yanıma geldiğini bilmelerini istemiyordum.

"Kimsenin haberi yok. Daha yeni geldik zaten. Evdekiler ancak fark etmiştir kaçtığımı."dedi Hayriye.

"Neden böyle bir şey yaptınız?"

Hayriye küçük valizinin içinden bir paket çıkarıp sehpanın üstüne koydu. "Bunun için..."

Başımdan aşağı kaynar su dökülseydi daha iyiydi. Sehpanın üstünde babamın sandığı duruyordu ve Hayriye sandığı bana getirebilmek için kocaya kaçmıştı. Günler öncesinde, 'Ben bir yolunu bulup mutlaka sandığı sana getireceğim' dediğinde asla aklıma böyle bir şey yapacağı gelmemişti.

"Hayır..."dedim panikle. "Bunun için böyle bir şeyi yapmış olamazsın."

Omuz silkti. "Sadece o değil Yasemin. Zaten düşünüyorduk. Sende yoktun, yalnız kalmıştım ve o köyde daha fazla kalmak istemedim."

"Aileni çiğneyip geçmeden de yapabilirdin bunu Hayriye. Sandığı da illaki ulaştırırdın bana. Böyle bir hamleye gerek yoktu ki..."

"Vardı. Biz her şeyi düşündük Yasemin. Sen sakın kendini suçlama. Dediğin gibi sandığı sana ulaştırmanın bir yolu bulurduk ama henüz evlenmemiş ve evlenmeye niyeti olmayan iki abim varken benim evlenmeme razı olmazlardı. Kendileri kurudu ya illa ki beni de kurutacaklar."

"Şimdi ne olacak peki?"

Ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Sarılacağız ve hasret gidereceğiz kara gözlüm."

Gediklerinden beri geçen bir saatlik sürede yaşadığımız şok nedeniyle yapmadığımız şeyi yaptık. Birbirimize sımsıkı sarılarak bir süre öyle kaldık. Dert ortağım, can yoldaşım, sırdaşım, biricik Hayrişimi nasıl özlemiştim. Ne kadar süre ayakta kaldık bilmiyorum. Nazım,"Kızlar, daha ne kadar kalacaksınız öyle?"deyince birbirimizden ayrılıp karşılıklı oturduk.

"Mürefte magazin haberlerine başlayayım mı Yasocum?"

Başımı iki yana salladım. "Magazin değil belgesel seviyorum ben. Kalsın..."

Kahkahama kahkahasıyla cevap verdi.

"Bence ucundan azıcık anlatayım..."dedi.

Ben çayları tazelemek için kaktığımda anlatmaya başladı. "Senin Dilber kokozu perişan Yasemin..."diyerek başladı anlatmaya.

YASEMİN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin