17. Bölüm ~ Soluma Kastın Mı Var Be Adam?

2.3K 276 197
                                    

Upuzun bir bölüm ile geldim :)

Keyifli okumalar...

Ozan sakinliğiyle beni şaşırmaya devam ederken montunu çıkardı. "Yasemin, tutar mısın? Kirlenmesin..."dedi.

Çünkü tek derdimiz Ozan'ın montunun kirlenmemesi ya.

Sakinliğine içimden küfür etmeye başlayacaktım ki birden sandalyeyi geriye yatırarak o pisliğin suratına yumruk attı.

"Yanlış cevap orospu çocuğu! Doğrusu, hoş geldin ecelim olacaktı."

Yumruğu yiyince zihni açılan pislik, "Sen kaçırmasaydın karım olacaktı..."dedi.

"Bir bokun olmayacaktı. Sen sikinden uydurduğun bir hayale kapılmışsın. Şimdi, o kurduğun tüm hayallerini ben kökünden temizleyeceğim."diye bağırdı.

Alçılı bacağına olanca gücüyle bir tekme attı. Pisliğin ağzından ulumayı andıran bir haykırış çıktı. Bir şerefsize acıyacak değildim. Bana kimse acımamıştı ve ben şimdi onun acı çığlıklarından dehşetli bir zevk alıyordum.

Ozan eliyle bana işaret etti. Yanına gitmemi istiyordu. İkilem içinde olsam da dediğini yaptım. O adi pisliğin tam karşısına, Ozan'ın yanında durarak dikildim. İlk kez karşısında kendimi bu kadar güçlü ve yıkılmaz hissediyordum. Yanımdaki Ozan'ın varlığı mı, yoksa onun böyle aciz bir biçimde karşımda durması mıydı beni güçlü kılan bilmiyorum ama nefretim sayesinde sağlamca ayakta kalabiliyordum.

Ben tiksinircesine yüzüne bakarken Ozan cebinden bir çakı çıkarttı. Bana uzattığı çakıya bakarak, "Şunun bacağına bir delik açma şerefine nail olmak ister misin?"diye sordu.

Aciz Yasemin yoktu artık. Buna verilebilecek en deli cevabı verdiğimde içime şeytan kaçmış gibi gülmeye başladım. "Birazdan yemeğe gideceğiz, elimi kirletmemeyim şimdi..."

Ozan verdiğim yanıttan memnun sırıttı. "Mantıklı..."

İçinde bulunduğu durumdan zerre ders çıkaramayan pislik o yörüngeme bile girmesinden nefret ettiğim sinsi gözlerini bana dikerek, "Bir benden mi tiksiniyodun lan!"diye bağırdı. Ozan ayağıyla kafasının üstüne basıp, "Senden tiksinmeyecek tek bir kadın bile yoktur şu dünyada!"diye karşılık verdi, benim cevap vermeme müsaade etmeden. Zaten tenezzül edip cevap vermeyecektim.

"Bu adamdan niye tiksinmiyosun lan sen? Evinde kapatması oldun diye mi tüm bu rahatlık? Benim karım olmak yerine bu adamın kapatması olmak daha mı iyi geldi s-" Ozan'ın elindeki çakıyı bacağına saplamasıyla iğrenç ithamları da son buldu.

"Senin o dilini koparır, götüne zımbalarım, puşt!" Çakıyı daha derine iterek bağırdı yeniden.

"Yaşattığın her şey için özür dileyeceksin Yaseminden..."diye bağırdı. "Şimdi, derhal özür dileyeceksin."

"Tamam, yeter. Çıkar şu çakıyı bacağımdan..."diye uludu pislik. Yerde debelenirken sürünerek ayaklarımın dibine kadar geldi.

"Yaklaşma!"diye bağıran Ozan beni kolumdan tutarak geriye çekti. "Sürüngen olduğunu biliyoruz. Daha fazla yaklaşma da sağlam bacağını da kırmayayım..."

Beni iyice dibine çeken Ozan'ın kolunun altına girdim. Bunu niye yaptım, hiçbir fikrim yok ama o an sanki o sıcaklığa her zamankinden daha fazla ihtiyacım varmış gibi geldi.

'Uydurma Yaso... Senin o sıcaklığa dakika başı ihtiyacın var. Bana bari yalan söyleme...'

Kafamdaki cümbüş tam da zamanında başlamıştı. Koyun can, kasap et derdinde dedikleri şey tam olarak buydu sanırım.

YASEMİN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin