34. Bölüm ~ Davetsiz Misafir

1.6K 202 40
                                    


Keyifli okumalar...

“İki gündür beni o yüzden mi merak etmiyorsun taştan kalp? O yüzden mi arayıp sormuyorsun?”

Elimi tutarak beni kendine çekti. Geri geri gidip koltuğa oturduğunda bende mecburen kucağına oturmak zorunda kaldım. Bile isteye o pozisyona gelmezdim. Benim daha soracak bir sürü hesabım vardı.

Sanki kucağında oturmuyor muşum, sanki dudaklarımızın arasında minicik mesafe yokmuş, sanki az sonra öpüşmeyecekmişiz gibi, “Sıra sende. Şimdi bana iki gündür nerede olduğunu anlat…”dedim kaşlarımı çatarak.

“Görevdeydim…”dedi. Bu kısa cevaptan tahmin ettiğiniz üzere, hiç tatmin olmadım.

“Ay ne kadar da ilginç bir bilgi. Allah Allah…”dedim sağ elimin tersini sol elimin içine vurarak. “Bende arkadaşlarınla oyuna dalıp unuttuğunu sanmıştım. Yazık, günahını almışım boş yere.”dedim.

Sorularım ve göreceğim hesaplar bitmiyordu. O gece, annemi arayıp beni sadece soruduğu geceyi de öğrenmek istiyordum. Hala kucağında olmam bu konuyu unuttuğum anlamına gelmiyordu.

“O sabah,”dedim yerimde kımıldanarak. Fazla kımıldanmış olmalıyım ki, yüzünü buruşturdu.

“Ne?”dedim kaşlarımı çatarak.

“Fazla debelenmeden otur…”dedi sıkıntıyla.

“Neden ki? Ağır mıyım?”

“Ağır değilsin Yasemin, her hareket ettiğinde. Her neyse, sen kımıldamadan oturmaya devam et.”diyerek sanki az önce yüzünü buruşturan kendisi değilmiş gibi beni yeniden kendine yapıştırdı.

Bir öyle bir böyle hallerine bağışıklık kazandığım için önemsemedim. İnsan bir noktadan sonra alışıyordu neticede. Soruma kaldığım yerden devam ettim.

“O sabah beni hastaneye sen götürmüşsün.”dedim onaylamasını ister biçimde.

“Evet, merak ettim seni. Aslında çok kızgındım. Niyetim bunu söylemekti ama kuliste seni öyle kendini bilmez şekilde yatarken görünce-“

Sustu.

Devam etmeyeceğini düşündüğüm için teşvik amaçlı gözlerine baktım.

“Sen en ufak bir seste bile uyanıyorsun Yasemin. Odaya giren çıkan kimseyi duymamışsın. Uyandıramamışlar. Ateşin olduğunu da kimse fark etmemiş.”

“Bende farkında değildim. Çok üşüyordum. Hatta titreyerek, zorla attım kendimi koltuğa.”

“Ateşin çok yüksek olduğu için üşüyordun. Bir de üstüne kocaman, kalın bir pike almışsın. Biraz daha öyle kalsan havale geçirebilirdin.”

“Üstüme buz küplerini döken sen miydin?”

“Buz küpü mü? O nereden çıktı?”

“Bilmiyorum. Uyurken üstüme buz attılar gibi geldi.”

“Üstünden pikeyi alırken sayıklıyordun. Aniden kaldırdığım için sana öyle gelmiştir.”

“Buraya kadar tamam… Peki, gece neden bir kere olsun aramadın? Hiç mi merak etmedin beni taştan kalp?!”

“Aradım ya…”dedi boynumu öperek.

“Beni değil, annemi aradın Ozan…”dedim ürperen boynum nedeniyle omuzlarımı yukarı çekerek.

“Anneni?”dedi tek kaşını kaldırarak.

“Evet…”dedim ama neyi ima ettiğini anladım. Güliz Hanım yerine annem dememe takılmıştı.

YASEMİN (Tamamlandı) Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz