18. Bölüm ~ Ateşe Uçan Pervane

2.1K 269 166
                                    

Keyifli okumalar...

Az sayıda eşyamı toplayıp evden çıkmak üzereyken- ya da Ozan'ın 'artık özgürsün' dediği için giderken- kapının önünde şok olmuş vaziyette elimdeki valizi aldı.

"Sabah sabah nereye?" dedi, sanki dün gece yaşananları unutmuş gibi.

"Özgür olduğumu söylemiştin. Bundan sonra sana daha fazla rahatsızlık vermemek için gidiyorum. Bu güne kadar yaptıkların için teşekk-"

"Çarpıtma!" diye kükredi. Hem istediğini söyle hem de haykırarak kulağımın zarını patlat.

"Neyi çarpıtıyorum Ozan? Sen dün gece ettiğin imaları unutmuş olabilirsin ama ben unutmadım."

"Ben sana bir şey ima etmedim Yasemin!"

"Engin Bey ve benim eğlence hayatımı sorgularken oldukça ima ediciydin ama... Ki ben-"

Bir türlü aslında evden bile çıkmadığımı anlatamıyordum. Durmadan sözümü kesiyordu.

"Üstündeki montu çıkar ve salona gel. Konuşacağız..."

Neden hep onun dediği oluyordu ki?

"Konuşacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Hoşça kal..."

"Annemler henüz dönmedi. Nereye gideceksin?" dedi.

"Ben bakarım başımın çaresine..."dedim ama ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sabaha kadar dediklerini düşünmüştüm ve kısacık uykudan sinir bozucu bir rüya ile uyanmıştım.

Kapının kulpuna dokunup açtım. Oturduğu yerden hızla kalkıp yanıma geldi. Valizi hole fırlatarak, "Bir söz verdim ve ben verdiğim sözden dönmem. Şimdi odana çık ve sakinleşene kadar da aşağı inme..." dedi, sakin olması gereken kişi benmişim gibi...

Neden yaptığımı bilmeyerek üstüne yürümeye başladım. Sanırım gözüm dönmüştü. Belki de cinnet geçiriyordum. Kolundan ittirdim. "Sen bana yapacağım her şeyi söyleyemezsin! İstediğin zaman konuşmamı engelleyemezsin! Emir veremezsin! Çirkin imalarda bulunamazsın!"

Salonun ortasına kadar onu ittirerek geldik. Söylediğim her şeye tepkisiz kalması iyice sinirimi bozdu.

"Verdiğin sözü de boz. Umurumda değil. Ben huzur için çıktığım yolda huzursuzluğun dibine vuruyorum. Sen bana-"

Hızla üstüne yürüdüğüm için ahşap zeminde kayan ayağım yüzünden üstüne kapaklandım. Yumruk yaptığım elimi göğsüne vurdum. "Senin yüzünden yere düştüm..."

Beni üstünden indirerek, "Yere benim yüzümden düşmedin, bu bir..." dedi. Oturur pozisyona geçerek, "Ayrıca düştüğün yer değil, bizzat benim üstüm, bu da iki..."

Haklıydı. Ama ben hiçbir zaman altta kalmaya tahammül edemezdim. Bahsi geçen altta kalma ya da üste çıkma konusu kesinlikle iki cinsin bedensel yakınlıkları değil. O bir kazaydı...

Ayağa kalktı. "Şimdi eşyalarını yerine yerleştir ve bu saçma fikri de kafandan at. Aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum..."

Oturduğum yerde kollarımı göğsümde bağladım. "Ne yapmam gerektiğini söyleyip durma bana. Ben belki akşama kadar burada oturacağım..."dedim.

YASEMİN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin