21. Bölüm ~ Nasılım Biliyor Musun?

2K 267 221
                                    

Ne yaptıklarım umurumdaydı ne de Ozan'ın beni sorguya çekecek olması. Şu kadına ağzının payını vermiştim ya, bundan sonra ne gelecekse gelsindi artık. Beni eziklemeye, kendine ait olmayan bu evden kovmaya ve durmadan gelip Ozan'a yılışmasına tahammülüm kalmamıştı.

Kulağıma dolan Gönül Akkor'un sesi 'Kıskanırım seni ben, kıskanırım kendimden. Bu nasıl aşk Allah'ım, öleceğim derdimden.' diye acıklı bir şekilde gerçekleri tokat gibi vurdu yüzüme.

Kıskanıyordum işte, deli gibi kıskanıyordum ve aşkı tanımayan zavallı narin kalbim buna engel olamıyordu.

Bir kadının başka bir kadına bu kadar adice davranması da eklenince Tutku artık kaçınılmaz sona kavuşmuştu işte. Ne Ozan'ın kızabileceği umurumdaydı ne de vicdan azabı duyuyordum. Aşk böyle bir şeydi demek. İnsanı insanlıktan bile çıkarıyordu.

Basamakları döve döve aşağıya inen yılan kadından sonra gürültüyle kapıyı kapatıp salona geçtim. Masadaki tabakları toplayarak mutfağa taşıdım. Bulaşıkları makineye dizerken Ozan odadan çıktı. Keşke mutfağı toplamayı bırakıp doğrudan odama gitseydim ve yorganın altında ölü numarası yapsaydım diye geçirdim aklımdan.

Üstünü değiştirmişti. Belinden düşmek üzere olan siyah bir eşofman altı ve gri bir tişörtle karşımda duruyordu. Yanıma yaklaştı. "Niye her şeyi sanki sen yapmak zorundaymışsın gibi davranıyorsun ki?"

Eline aldığı tabağı makineye koyarken, "Ev işleri senin sorumluluğun değil. Bunu bu evde yaşayan ve her şeyi ortak kullanan insanlar birlikte yapar."dedi.

Vallahi bir gün bu zavallı beynim kısa devre yapıp yanacaktı. Sabahtan beri başıma gelmeyen kalmamıştı, Ozan kim bilir neler diyecek, nasıl kızacak diye kendimi darlamaktan kasılmıştım ama adamın derdi ortak yaşam kurallarıydı. Korkut'un ateşe yürüme dediği geldi aklıma. Ben konuyu açmazsam Ozan da bir şey demez diye düşünerek normal davranmaya çalıştım. Mesela Tutku'yu paylamasını konuşabilirdik. Sevgilisi evdeyken onun kendisini odasına kapatmasından da bahsedebilirdik. Benim için bir mahsuru yoktu.

Bir sorunu unutturmanın en iyi yolu, yeni bir sorun çıkarıp eskisinin etkisini azaltmaktır.

"Tutku Hanıma da çok ayıp oldu..."dedim elimdeki bardağı makineye koyarken.

Yüzüme öyle bir baktı ki ilk kez bir anlam veremedim. Gülmek istiyor da gülemiyor gibi miydi? Bozulan sinirleri nedeniyle mi böyle karışık sinyaller veriyordu?

'Yardır kızım Yaso,' diyerek itiraflara başladım ama yanlış yerden.

"Tutku'ya ağzının payını verdim. Bana durmadan bu evden git diyordu ve senin yanında bir melek gibi davranıyordu. Şeytanın da bir melek olduğunu varsayarsak, tavrı benim söylediklerimi hak edecek kıvamdaydı. Ben de hak ettiğini verdim, gitti."dedim.

"Gördüm..."dedi. Şaşırmış gibi yapsam, olmayacaktı. Bu adam evin her noktasını gözetleyecek kadar paranoyaktı çünkü. Ama beni şaşırttı.

"Kapıdaki sesleri duyunca odadan çıktım. Tutku'yu ilk kez o halde gördüm. Sana söylediklerinden haberim yoktu. Bilseydim buna asla müsaade etmezdim."

"Oh iyi yaptım o zaman."dedim. Bu kadarla kalsam iyi olurdu ama çenemin bağı düşmüştü bir kere. "Sen de sevgiline çok doğru davranmadın ama. Hadi ben neyse de senin söylediklerin üzmüştür."dedim, öyle olmamasını gönülden dileyerek. Ozan Tutku'yu önemsesin istemiyordum. Umursasın ve üzüldüğü için kahrolsun istemiyordum. Aşk bencillikse eğer, ben kör kütük bencil olmuştum.

Başını eğdiği yerden kaldırıp şaşkınca yüzüme baktı. Islak elini havluyla kurulayarak, "Sen önce kendi yaptıklarını düşün bence Yasemin..."dedi.

YASEMİN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin