7.Bölüm~Savulun Alçaklar

Start from the beginning
                                    

Ayıcıklı şekerlemelerden bir avuç alıp ağzıma attım. Çiğnedikçe ağzımda biriken şekerli tattan sonra kafam daha iyi çalışacaktı. Ben anın hazzını yaşarken telefonuma bir bildirim geldi.

Hayriş'ten bir mesaj...

*Yasocum, evdeki manyağa bir ayar çek ve bize gel. Acil...

Dilber'e nasıl bir ayar çekebilirdim ki? Düşün Yasemin, düşün...

Kapının kilidini açıp odadan çıktım. Etrafta kimseler görünmüyordu. Cadı kazanı yukarıda kaynıyordu demek. Merdivenlere yönelerek yukarı çıktım. Yüzümde de en tatlı, en masum cici kız ifadesi.

Odasının kapısını tıklattım."Ne var?"diye cevap verdi.

"Yenge, gelebilir miyim?"diye sordum. Cevap vermeyince kapının kulpuna bastırıp kapıyı açtım.

"Başım çatlıyo, migrenim tuttu. Ne diyeceksen çabuk de sonra defol aşağı!"dedi.

Hay Allah, yanımda zil de yok ki takıp göbek atayım. Migreni tutmuşmuş, beter ol pis cadı.

Odaya girdiğimde perdeleri çekmiş, başına da bir tülbent sıkmış yatıyordu. Usulca yanına yaklaşıp, "Yenge, Hayriye bana düğün hediyesi olarak televizyon örtüsü örmüş de gel bir bak nasıl olmuş diyor. Ben gidip geleyim. Olur mu?"dedim.

"En fazla iki saat... İki saat sonra evde olmazsan düğününde yoluk saçlı gelin olursun."dedi.

Tabi canım, görürsem söylerim.

"Tamam..."dedim. İki saatte o acil mesele neyse rahat rahat hallederdik. Rahat kısmını hafızanızdan silebilirsiniz... Ben o anın hayatımın çetrefilli anı olacağını nereden bilebilirdim?

Kapının yanındaki askıdan montumu alarak dışarı çıktım. Hava ayaza kesmişti ve hafiften kar atıştırıyordu. Aceleyle botlarımı giyerek bahçeden çıktım. Birkaç ev uzaklıktaki Hayriyelerin eve geldiğimde kalbim göğüs kafesimi parçalamak istercesine kuvvetli atıyordu. Nedenini bilmediğim bu çarpıntı ile demir kapıyı tıklattım.

Hayriye beni kenara çekip, gözleriyle etrafın röntgenini çektikten sonra beni içeri çekti. "Kızım bir sakin olsana. Ne bu ajan havaları?"

"İçeride kim var bir görsen, nedenini anlardın. Sallanmayı bırak da geç şöyle."dedi.

"Ne oluyor Hayriş? Kim var içeride?"

Sorumun cevabını kapının önünde gördüğüm tombul beden verdi. Melek teyze...

"Kara pilicim... Oh Melek teyzesinin güzel yavrusu, özlemişim."diyerek kollarını bedenime sardı. Bu işin içinde bir şey vardı. Daha önceden konuşmuştuk, kendisini açık etmeyecekti. Şimdi hangi sebeple burnumuzun dibine kadar gelmişti ki?

Erken konuşmuşum... Gelmemiş, gelmişler...

Bana verdiği sözden henüz haberi olmayan kahramanım her şeyi bildiğini belli eden bakışlarıyla kapının önünde ikimizi izliyordu. Kafamın içinde cevap bekleyen bir takım sorular vardı ama toprak gözleri beni mıknatıs gibi çeken bu adam varken ben nasıl konuşacaktım?

Neyse ki O, kafasında biriken soru öbeğini ortalık yere bırakıverdi. Hem de oldukça gürültülü...

"Anne!" Ellerini iki yana açarak bir adım yaklaştı. "Siz bu kızla nereden tanışıyorsunuz ve olayınız ne?"

Melek teyze beni kollarının arasından bırakarak oğluna döndü. Sanırım yine kendisi değil bizzat rol kabiliyeti konuşuyordu.

"Ne olayımız olacak evladım, Yasemin köyden tanıdığım ve çok sevdiğim kızım..." Kızım kelimesini öyle bir basarak söylemişti ki içim bir tuhaf oldu. Fakat tuhaf olan çok başka şeyler de vardı. Mesela bu ev niye bu kadar boştu, evdekiler bu durumdan haberdar mıydı ve Hayriye ne işler çeviriyordu? Tüm bu soruların cevabını almak üzere gözlerim Hayriye'ye döndü.

YASEMİN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now