7.Bölüm~Savulun Alçaklar

Start from the beginning
                                    

"Vay, bizim alık Yasemin'e bak sen, insana benzemiş." Aptal aptal sırıtıp merdivenlerden çıkmaya başladığında Hayriş arkasından bağırdı.

"Senin beter halinden bin kat güzel oldu, sen otur da kendi derdine yan, tripkolik Yıldız!"

Nereden bulurdu bu lafları, nereden aklına gelirdi şaşırırdım.

Sabahtan beri bal dök yala temizlediğimiz evin girişinde adı batasıca ve saz ekibini karşılamak üzere hazır ve de nazır beklemeye başladık. Bahçeye vuran stop lambalarından geldiklerini görünce Hayriye ile beraber kapıyı açtık. Sormayın ben de bir heyecan bir heyecan yere göğe sığamıyorum. Kolay mı, haftaya düğünüm var a dostlar...

İçeri ilk giren Feridun ve Necibe oldu. Ardından benimle evleneceği için mutluluktan sekiz köşe olan Şahin yabanı ve dedesiyle tekerlekli sandalyede oturan babaannesi. Söz gecemiz ne kadar da sade ve aile arasında değil mi? Cümle âleme gösteriş olsun diye anlı şanlı düğün yapacaklar ya şimdi kalabalığa ne gerek var?

Şahin adlı dünya gereksizi beni kapıda görünce beyin felcine uğradı. Bir bakışı vardı ki ben bile güzel olduğuma ikna olacaktım neredeyse.

"Yaseminim, prenses gibi olmuşsun. Pembe sana çok yakışmış."dedi. Tam şu an da bir cevap vermem gerekiyordu sanırım... Aklıma ona söyleyebileceğim mutluluk içeren tek bir cümle gelmedi.

"Allah razı olsun..."dedim. Sonuçta hayır duamı almıştı beter olasıca, ona çoktu da neyse...

"Gel bir öpeyim."diyerek yanağıma uzandı. Neyse ki bu kez kafam rölantide olduğu için yeniden düşünmek zorunda kalmadım.

"Makyajım bozulur. Sonra öpersin..."

Bok...

Herkes salona geçtiğinde cadı sıfatını sektirip atmak istediğim Dilber koluna taktığı şangırtılı altın bilezikleri ve boynundaki beşi bir yerdesi ile kurum kurum kurulmaya başladı. E benden kurtuluyordu ya değmeyin keyfine...

Sanki yangından mal kaçırılıyormuş gibi hızlı bir girişle isteme törenine geçiş yaptılar. Ne yol biliyorlardı nede yordam, insan bir iki hal hatır sorar değil mi canım.

'Yasemin, sen ne dediğinin farkında mısın? Hayır, beni mi yiyorsun anlamadım ki?' Kafamdaki ortağım da hepten tozutmuştu. Benim yaptığım sadece olayı normalleştirmekti yoksa iyi ya da kötü olup olmadığımı sorsalar ne sormasalar ne? Onların varlığı bile intihar sebebi, bunu ikimizde biliyoruz... Ne güzel delirmiştim ben böyle Allah'ım? Kafamda kim bilir kaç kişi vardı da ben her birine cevap yetiştiriyordum.

Yüzükler takıldı, ikramlıklar servis edildi ve mutlu çiftlerimiz için uzun yıllar boyunca devam etmesi temenni olunan evlilik planları yapılmaya başlandı. Bana da arada fikrimi soran oldu mu diye merak eden varsa diye söylüyorum; güldürmeyin beni...

Sonuç olarak parmağıma takılan bir halka ile dünya evine girmenin ilk adımını atmış oldum. Yaban domuzu mutlu, ben harabe, bir hafta sonunda yapılacak düğün için ne gerekli olacakların listesini yapıyorduk. Onun ailesiyle beraber oturacaktık! Tam hayal ettiğim gibi. Üst katlarındaki boş daireyi bizim için dayayıp döşeyecekler ve ne istersem alacaklardı. Öyle konuşulmuştu. Yasemin artık hanım(!)oluyordu. Ahıra, çapaya ve angaryalara koşturmayacaktı. Ah tatlı hayat...

Söz gecesinden üç gün sonra Cemo'nun getirdiği lacivert sırt çantasına gerekli gördüklerimi koymaya başladım. Aylardır sadece beş yüz lira biriktirebildiğim cüzdanım dışında şimdilik koyacak başka bir şeyim yoktu.

Bir şekilde evi talan edip banka cüzdanımı ve maaş kartımı bulmam gerekiyordu. Muhtemelen cadının çantasındaydı ve dikkat çekmemek için onları son ana kadar almamam lazımdı.

YASEMİN (Tamamlandı) Where stories live. Discover now