⚘otuz bir

10.6K 590 150
                                    

yayımlanma tarihi: 15 aralık, 2020

🎞timbaland*the way i are

Thomas beni tüketiyor, tükettiği yerden bambaşka biri olarak büyümemi sağlıyordu. Bu konuda kalbim de aklım da aynı fikirdeydi. Bu yüzden arkasından bakarken ikisi de ona söyleniyordu.

Bir süre sonra hızlı, yere vururcasına ilerleyen adımlarla yerime döndüm. Düşününce, Thomas benim ona yaptığını bana yapmıştı. Ben onu her istediğimde geliyordu ama o beni istediğinde çoğunlukla kaçıyordum. O an, onu öpmek istediğimde yaptığı kaçmak değildi ama; nasıl olduğunu anlamamı sağlamaktı.

Sorun şu ki ben Bellanita'ydım. Hani konu Thomas olunca saçmalayabilen kız. Bu yüzden, belki tadı damağımda olan içkinin de etkisi vardı, istediğimi almakta kararlıydım. Thomas'ın yarım bıraktığı içkisini tekrar alarak yavaş yavaş içtim; bu sürede hala konuşmaya devam eden Zach ile Dennis beni görmedi ama Thomas'ın gözleri üzerimdeydi. Üzerimdeki kısa ama kalın hırkayı çıkararak katladım ve koltuğa koydum, ardından da ayağa kalktım.

Thomas, "Nereye?" diye sorduğunda üçünün de bana baktığını fark ettim. Hafifçe gülümseyerek omuzlarımı kaldırıp indirdim, dans edenlere doğru yürümeye başladım. Bir yandan da dans edenlerin hareketlerini algılamaya çalıştım ama herkes ayrı davranıyordu, sadece ritime uyup sallanıyor ve içinden geldiği gibi davranıyorlardı. Bana oldukça yabancı bir mevzuydu yani.

İnsanların arasından geçmek oldukça kolaydı, küçük olmanın avantajını görüyordum şu anda ve resmen kalabalıkta kaybolmuştum. Sesler ve bedenler beni ezmiyor, aksine, kendimi rahat bırakarak ne kadar huzurlu olacağımı anlatıyorlardı. Hayatımda birgün bu noktada bulunacağımı asla tahmin edemezdim.

Şarkı değiştiğinde birden herkes zıplamaya başladı. Birden gülesim geldi ama kendimi durdurarak derin bir nefes aldım ve ilk defa herkesin ortak yaptığı bir hareketi gerçekleştirdim. Her zıplayışımda biraz daha hafifliyordum. Görüntüler ara sıra bulanıyor, bu da oldukça hoşuma gidiyordu çünkü kimseyi algılayamadığım için tek ve özgürmüşüm gibi hissettiriyordu. Fakat varlığını her daim algılayabileceğim kişi tenimi uyarmıştı, ürpermiştim.

Zıplamayı durdurdum, tam karşımda -hatta dibimde- Thomas'ı gördüm. Konuştuğunda şarkı biraz yavaşlamış, insanlar zıplamayı durdurmuştu. "Sen ve dans etmek, ha?"

Ne kadar kötü göründüğümü merak ettim, bir anlığına amacımdan şaşarak utandım. "Herkes güzel dans etmiyor."

"Doğru. Bu kadar seksi olman bir problem, herkesi kıskandırıyorsun."

Hafifçe gülümserken yüzümde oluşan ifade onu öyle bir şaşırttı ki nasıl olduğunu merak ettim. İçimdekini yansıtıyor muydu yoksa hep yaptığım gibi kaçıyor muydu gözlerim? Kendimi bilemeyecek kadar sarhoş değildim ama saklanacak kadar da kendimde değildim.

Ne düşündüğünü ele vermeden sadece, "Eve dönelim." dedi. Sözleri donuktu, göz bebekleri aslında zihninin bambaşka bir alemde olduğunu vurgularcasın büyümüştü. "Diğerleri Gavin'le uğraşıyor, planladığımız gibi geçmiyor."

Sanırım ben dans etmek istiyordum. Hayır. Ben, Thomas'la dans etmek istiyordum. Farklı bir şekilde.

Kahretsin.

"Pekala." dediğimde kaşları çatıldı, ardından da onu takip ettiğimden emin olarak yürümeye başladı. Normalde bileğimden tutar ya da beni önüne alarak sırtıma dokunarak yönlendirirdi; demek ki gerçekten de sözünün arkasındaydı ve bu lanet söz beni hırslandırmıştı.

masum ve yasakWhere stories live. Discover now