⚘on altı

12.2K 709 93
                                    

yayımlanma tarihi: 9 nisan, 2020

Thomas gerçekten de uyumuştu, kolları etrafımı kaskatı sarmış; onu uyandırmadan kalkma şansımı yok etmişti. İtirazlarımı o uyumadan önce en az yüz kere dile getirdim, dinlenmemiştim.

Nasıl olurdu da bu şekilde uyuyabilirdi?

Ben yapamıyordum. Kalbim saatlerdir güm güm atıyor, heyecanım ve kokusunun verdiği mayhoşluk üzerimden kalkamıyordu. Üstelik üzerinde yemek yapılabilecek kadar sıcak vücudum dudaklarını kemirmekten kanatmıştı.

Hava daha aydınlanmadan merdivenlerden inen birinin sesini duydum. Yüzümü Thomas'a yaslayıp kaybolma dürtüsüyle kaderimi kabullenmek arasında kaldım. Belki görecek olan kişi Dennis'ti, böylece Thomas'ı benden uzak tutabilirdi. Dennis'ten istesem yapardı aslında ama Tanrı biliyor ya, istemeye dilim varmazdı.

Düşünüp dururken girişteki kişiyi fark ettim. Veronica'ydı, ağzı açık buraya bakıyordu. Sessiz adımlarla yaklaştı, her ne kadar ayılmış görülse de gözlerini ovaladı. Tekrar tekrar baktı.

"Veronica..." diye fısıldadım, sesim bir nevi dileniyordu. "Bırakmıyor beni."

Gülmemek için elini dudaklarına bastırdı.

"Yardım et."

"Ne yapayım, kollarını mı keseyim?" derken her ne kadar derdime ortakmış gibi görünse de gözlerindeki sırıtışı silemedi.

İster istemez rahatsızca kıpırdandım ama bu bir hataydı, iki kez yapmıştım. Her seferinde daha sıkı sarıyordu. Yakında boğulabilirdim.

"Carlos'tan sakladığım atıştırmalıkları alacağım." diye mırıldandı. "Yukarı kaçıyorum ben. Sen bir yolunu bulursun, eminim."

"Vero-" Koşarak mutfağa girdiğinde fısıltının en yüksek tonunda isyan ettim. "Veronica!"

Ne yapalım, bekleyecektim. Oflayarak başımı eğdim, alnım Thomas'ın göğsüne yaslandı. Etrafımızı sarmak dolaş etmiş örtü Thomas'ın yalnızca bacaklarını örtüyordu. Göğsü, teni, tamamen dokunuşa açıktı. Yavaşça kalkıp iniyor, üzerine çarpan nefesimi parlayarak karşılıyordu.

Benim ellerim ise yumruk halinde, çenemin altında ve aramıza kıstırılmış haldeydi. Kesinlikle açılıp temas etmek için çıldırıyorlardı, bu arzuyla avuç içlerim nemlenmişti.

Neden bana bunu yapıyordu? Bir nevi elde etmişti, şimdi başkalarına yönelebilirdi. Hep yaptığı şey bu değil miydi? Hayat tarzından biraz şaşması komikti.

Daha fazla böyle durmayacaktım. Ona uyuması için yaklaşık üç saat yirmi bir dakika vermiştim zaten. Ki yatarken dakika başı dönen biri olarak çok iyi dayanmıştım.

"Thomas." dedim, fısıltıyı mırıldanmaya çevirerek. "Uyan."

Dirseğimle dürttüm, biraz kıpırdandı. "Uykum geldi, uyan artık!"

Onu sertçe ittiğimde geri düştü ama etrafımdaki kollarımdan dolayı ben de üstündeydim. Uyku mahmurluğu ve şaşkınlığından faydalanarak kollarından sıyrıldım. Ayağa kalktım, üzerimi düzelttim ve ona hiç bakmadan arkamı döndüm.

Hala uyanmaya çalıştığını farz ediyordum ki odaya giderken seslenmedi. Böylece yatağa yığıldım, kapatırken kırmızılaştığına emin olduğum gözlerimi sızladı. İç çektim, hayatımda ilk defa hiç beklemeden uykuya daldım.

Uyanmamı gülüşler ve tıkırtılar sağlamıştı. Ayıldıktan ve hazırlandıktan sonra aşağı indim fakat onları bölmeden mide gurultumu bastırmak amacıyla mutfağa yöneldim.

masum ve yasakWhere stories live. Discover now