⚘yirmi dokuz

11.7K 690 112
                                    

yayımlanma tarihi: 2 ekim, 2020

🎞helsloot*because you move me

İkinci deneme için plan basitti. Thomas'la yemeğe gidecek, bir boşluk bulup lavaboya kaçacaktım. Ben yokken bir kız gelecekti, ben de anlaşmayı bozduğunu belirterek her şeyi normale döndürecektim.

Chalsea'yi önersem de Rosalinda ona bulaşmamamı söylemişti. Bunun için bir kız tutmuştuk: Benta Yarl. Üniversiteyi bitirmişti, para kazanmak için farklı işler deniyordu ve en uygun seçenekti. Benta, yakın okullardan birinde okumuştu. Rosalinda numarasını bulup planı anlattığımda reddedeceğini düşünmüştüm ama o, gülerek kabul etmişti. Kabul ettiği için pek de mutlu sayılmazdım, sanırım bir yanım buna hiç kalkışmamayı diliyordu.

Kafam allak bullak bir şekilde saçlarımı düzelttim. İlk defa etek-bluz değil de elbise giymiştim. Siyah, düz sayılırdı ve hiçbir ihtişamı yoktu. Dizlerimin bir karış üzerinde bitiyordu; uzun kollu, omuzsuz bir elbiseydi. Kısa saçlarım açık, kaküllerim ise her zamanki yerindeydi. Gözlerimi karartmayı, dudaklarımı renklendirmeyi sevdiğim için makyajım biraz fazla olabilirdi ama genele bakıldığında normaldim.

Thomas da aynısını düşünüyor olmalıydı ki bana olabildikçe az bakmış, yorumda bulunmamıştı. İçim rahatlamış bir şekilde arabayı onun sürmesini söylemiş, yolu tarif etmiştim. Bu sırada ben ona uzun uzun bakmıştım. Spora yakın giyinerek nasıl klas görünebiliyordu ki? Saçlarının şekli düzgündü ama alnına düşen bir tutam onu klasiklikten uzaklaştırmıştı. Koyu giyinmiş, vücudunu sarmalayan kumaşı tercih etmişti. Üstelik tek taraflı çapkın gülüşüyle her şeyi mükemmel kılıyordu. Böyle bir etkiye sahip olmak zararlı değil miydi? Eh, bana yaramadığı kesindi.

Masaya geçene kadar Thomas'tan tek bir laf alamadım. Bana sinirli olabilirdi, birkaç gün önce trip yemiş sayılırdım. Üstelik sözlerimin onu neşelendireceğini, her şeyi netleştireceğini düşünmüştüm. Ne varki, benim için de onun için de her şey hiç bu kadar bulanık olmamıştı. Bu adam bende ağzımı beş karış açık bırakacak hisler oluşturuyordu.

"Bana kızgın mısın?" diye mırıldandım, neredeyse ağzımın içerisinde gevelercesine. Aslında bu konuya girmeyi hiç planlamıyordum ama dayanamamıştım.

Soğuk bakışlar bulmak yerine cayır cayır yanan gözleri, tenimi yalayıp geçti. Kendi içinde de bir savaş veriyor gibiydi, sanki bana katı davranacağına yemin etmiş ama baktığı an bozulmuştu.

Cevap vermeyi reddederek aceleyle sipariş verdi, ben de ona uydum ama gözlerim Benta'yı arıyordu. Benta, Thomas'ın arkasında ve restoranın bize en uzak köşesindeydi ama gözleri üzerimizdeydi. Ona baktığımı fark edince gülümsedi.

Tek yapmam gereken yemeğimi yiyene kadar sabretmek, bir plan olduğunu anlamaması için çabalamaktı ama benimle konuşmuyorken ne yapabilirdim ki?

Etrafa bakınıp durmayı kestim ve derin bir nefes aldım. Gözleri, dudaklarımın her bir hamlesini dikkatle izliyordu. Sanırım kırmızı ruj sürmek bir hataydı. "Eğer konuşmayacaksan neden gelmekten vazgeçmedin ki?"

"Konu açma çaban hoşuma gidiyor." dedi, sakince. Cidden mi? Üç gündür habire ona bir şeyler soruyordum ve beni umursamıyordu, hatta bazen duymadığını bile düşünmüştüm! Sinirli olmaktan ziyade benimle eğleniyor olması tam Thomas'lık hamleydi.

Böylece tek kelime etmeden dik dik ona bakmaya başladım, yanaklarımın ne kadar kızardığı ve gözlerimin kaçmak istediği umurumda değildi. Yemekler gelene kadar öyle kaldım, ardından da fark ettim ki ben yemek söylemiştim o ise kocaman bir tatlı sipariş etmişti.

masum ve yasakWhere stories live. Discover now