⚘yirmi

10.5K 678 212
                                    

yayımlanma tarihi: 27 mayıs, 2020

Okula Thomas'la birlikte gidip dönmeye devam ediyordum; bazen saatlerimiz uyuşmuyordu, ya ben onu bekliyordum ya da o beni bekliyordu. Genelde gergindi. Sadece hafta sonları çocuklara basketbol dersi verdiği için antrenman yapabiliyordu; hafta içleri Koç Brown onu izlemeye bile almıyordu. Thomas'ın umursamazlığının onu düşürdüğü durum yüzünden sinirliydi. Thomas da öfke saçıyordu bazen ama buna bizzat şahit olmamıştım; Veronica söylüyordu.

Önümdeki defterin sayfasını çevirdim ve üç kez tekrarladığımız yerlerden soru sordum. Araba kullanan Thomas, hızlı ve net bir cevap verdi: "Hatırlamıyorum."

"Pekala." diyerek ona sayfayı en başından okudum. Bazı kavramların telafuzu oldukça zordu ve dudaklarım saçma sapan hale giriyordu. Yine de kalmamasını istiyor, kendimi zorluyordum. "Şimdi anladın mı?"

"Son paragrafı tekrarlarsan anlayacağım. Daha yavaş bir şekilde ama."

Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes vererek artık ezberimde olan yeri okudum. "Lütfen bir daha isteme."

"Ama çok seksi söylüyorsun." dediğinde duraksadım, ağır çekimde gözlerim ardına kadar açıldı ve ona döndüm. Hareketime karşın devam etti: "Gerçekten de dört kere tekrarladığın şeyi anlamadığımı düşünmedin herhalde, değil mi?"

"Düşündüm tabiki!" dedim, dehşete düşmüş bir şekilde.

"Hoş," diye mırıldandı gözlerini yoldan ayırmadan ve direksiyonu tam sağa kırmadan önce. Ses tonu eğlendiğinin habercisiydi, oysa yazı okumaktan benim midem bulanmıştı.

Soğuk bir sesle konuştum ama ses tonuma o kadar alışmıştı ki ciddiye almıyordu. "Beni gerçekten zorluyorsun."

"Direksiyon çevirmemden mi etkilendin?" Kollarına baktı. "Bir aylığına düzenli spor yapamayacağım için azalmasalar bari." Kendi söylediğine karşılık durup düşündü, aklına bir fikir gelmiş gibi bana baktı kısa bir an. Dudakları hafifçe kıvrıldı, çekici ve gizemli bir hal aldı. "Aslında... Kim demiş spor yapamayacağımı?"

Bakışlarına anlam vermeye çalıştım ama Thomas genelde bana böyle bakıyordu zaten.  "Salona kaçak girmekten bir ceza daha yersin."

"Ya." dedi, biraz uzatarak. Sesinin erkeksi kalınlığı bir harfi mucizeye çevirecek kadar sıradışıydı. "Sence kaçak girsem ne ceza alırdım?"

Cezadan bahsediyor olmamıza rağmen ilk defa sinirli değildi, anlam veremedim. "Muhtemelen sonsuza kadar yasaklanır."

Güldü. "Ya salonda çok iyi bir performans sergilersem?"

"Basketbolda çok iyi olduğunu biliyorlar, yine de bu durumdasın." Kaşlarımı çattım. "Hem bana niye soruyorsun?"

"Salon aslında sen-" Yarıda kesti. Omuzlarını yavaşça kaldırıp indirdi. "Hiç. Öylesine."

Onu zorlayamadan telefonuna ikimizin de görebileceği bir kişiden mesaj geldi. Zach'in babası Müdür Wolf'tandı. Thomas'ın özel durumu yüzünden onun sınav sonuçlarına öncelik verilecek ve sonuçlar direkt telefonuna gelecekti. Hem de müdür tarafından çünkü eğer birinde düşerse direkt uzaklaştırma alacaktı.

Thomas oralı olmadığında dürttüm. "Baksana."

"Araba kullanıyorum."

Defteri ayağımın altında duran çantama yerleştirdim. Telefonu aldım ve "Şifren?" diye sordum.

"Hatırlamıyorum."

"O zaman yüzünü göster." diyerek ona doğrulttum ekranı ama başını kaldırarak tanınmayı engelledi. "Ne yapıyorsun?"

masum ve yasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin