⚘altı

14.1K 730 86
                                    

yayımlanma tarihi: 28 ağustos, 2019

🎞layto*little poor me

Pazar günü sabahı Boyle'ların evinde karmaşa hakimdi. Her yer akşamki parti için hazırlanıyordu ve dış kapı asla kapanmıyordu, koli koli yiyecek ve içecekler geliyordu.

"Banyo ne alemde?" diye sordu Dennis, önümden geçip merdivenleri büyük adımlarla çıkarken.

Mutfakta, yanımda duran Thomas bağırarak "Kesinlikle saçma bir fikir." dedi. "Ama hazır."

Akşama kadar durduklarını görmedim, sanki çok önemli bir balo düzenliyorlarmış gibi özenle hazırlanıyorlardı ve itiraf etmeliydim ki evin içi ve dışı mükemmel olmuştu.

Hava karardığında ışıklar açıldı, şarkı başladı ve insanlar topluluk haline gelmeye başladı.

Odama çekilerek kapıyı kitledim ama dizi izlerken kulaklıklarım takılı, son seste olsalar bile kendimi soyutlayamıyordum. Bir süre düşündükten sonra bir süreliğine aşağı inmeye karar verdim. Üzerimi değiştirdim ve odadan çıktığımda kapıyı arkadan kitleyip anahtarı koridordaki vazoya koydum.

Kendimi soyutlayalı bir buçuk saat olmasına rağmen o süre içerisinde ortalık fena halde dağılmış ve kalabalıklaşmıştı. Geri dönmeyi düşündüğümde Veronica'yı gördüm. İçeceklerin olduğu yerde, gruplarının bir kısmıyla birlikte oturuyordu. Oraya doğru ilerledim.

Veronica masadaki bardaklardan birini aldığında ağabeyi arkasında belirdi ve içeceği elinden çekti. "Sen içmiyorsun."

Veronica'nın hemen dibinde oturan Matthew, güven verircesine konuştu: "Ben başındayım, merak etme."

Brant "O yüzden içmesin zaten." dediğinde Veronica, Brant'in elinden aldığı pembe bardağı kafasına dikti. Hemen ardından ayağa kalkarak Matthew'u çekti. "Hadi, bahçeye geçelim."

Ona selam veremeden uzaklaştıklarında az önce oturuyor oldukları yere yerleştim. Bir tek oturan ben vardım çünkü herkes ayakta dans ediyor, konuşuyor ya da sevişiyordu. Hayatımdaki katıldığım ilk parti, tam da tahmin ettiğim gibiydi.

Kararsızlıkla renkli bardaklara baktım, yeşil olan daha soft geldiği için onu seçtim ve alarak odama gitmeye yeltendim. Fakat merdivenlerin tam ortasında, yukarıdan inen bir kız tarafından durduruldum.

"Bellanita?"

Beni kaşlarını çatarak incelemesine izin verdim. "Evet?"

"Ben Chalsea." Zorunlulukla benimle tanışıyormuş gibi bir tavrı vardı. "Thomas'ın kız arkadaşıyım. Okulda seninle tanışmaya bir türlü fırsat bulamadım."

Duraksadım. Bunu fark ettiğinde gülümsedi, ben de şokumu belli etmemek amacıyla bir yudum aldım ve bir kısmını yuttuğum içeceğin kalan kısmını geri tükürmemek için çabaladım.

"Yeşil güzel seçim." dedi ve eliyle dışarıyı işaret etti. "Bize katılsana."

"Belki daha sonra."

"Sen bilirsin." Omuz silkti ama önümden çekilmedi, yaklaşık üç saniye sonra ekledi: "İçemeyeceksen alabilirim. Tadı biraz acı olabilir."

Sesinde hissettiğim küçümseme, zihnimi harekete geçirdi ve bardağın yarısını tek yudumda bitirmemi sağladı. Kalanını eline tutuşturup yanından geçtim.

Yakınımdan geçen iki insanın gülüş sesi birden uzaktan gelmeye başladığında içkinin bu kadar hızlı etki etmesine şaşırdım ve bir an önce vazoyu aradım. Hedefimi gördüğümde dudaklarım şokla aralandı çünkü metrelerce uzağımdaymış gibi gözüküyordu.

masum ve yasakWhere stories live. Discover now