28- Altı yüz elli yedi

75.1K 5.9K 3.6K
                                    

**

Merthan'ın sinirden adını hatırlayamadığı -bu ilk defa oluyor- stres hormonu, kanında üst düzey noktaya erişti, tüm vücuduna dağılırken fizyolojik birkaç etkiye neden oldu; gözleri karardı, çenesi kasıldı, nabzı yükseldi. Onu vazgeçirmek için söylediği şeyler, Feyza'yı sanki düşmanlarmış gibi hırslandırmıştı. Buna katlanamıyordu.

"Tamam," dedi, aldıkları kuralı anında uygulayarak. "Daha fazla tutamayayım o zaman seni."

"Tamam, gidiyorum o zaman."

Merthan'ın aksi bir şey söyleyecekmiş gibi dudakları aralandı, birkaç saniye duraksadı, sonrasında alçak bir sesle "Git," dedi. Feyza arkasına dahi bakmadan yanından uzaklaştı.

Şimdi, onunla hastanede birer yabancıyı mı oynayacaklardı? Öğlen aralarında birlikte yemek yemeyecekler, yangın merdiveninde buluşamayacaklar, birbirilerine sarılamayacaklar, öpüşemeyecekler miydi?

Ee? Salı ve Perşembe gününün ne anlamı vardı o zaman? Hiç. Sadece aldıkları nefesin yakınları artacaktı fakat nefesleri buluşamayacaksa bu yakınlık onlara daha çok ızdırap olacaktı.

Odasına çıktı, Merthan. Sekreteri üzerindeki beyaz gömleğini düzeltirken onu fark etti. Hemen ellerini üzerinden çekerek "Kahve getireyim mi Merthan Bey?" diye sordu.

"Gerek yok," dedi Merthan kaba bir tavırla, odasından içeri girip tam kapıyı kapatacaktı ki koridordaki sandalyede bekleyen hastalarına doğru döndü ve hemen peşinden sekreterine "Hastaları içeri alabilirsin," diye direktif verdi.

Bütün gün mesai çıkış saatine kadar hastalarına baktı, saati gelince toparlanıp üzerini değiştirdi. Bahçeye çıktı, acilin kapısını gören bir ağacın altına geçip elleri cebinde Feyza'nın çıkmasını bekledi. Beş dakika geçti geçmedi Feyza acilden yorgun argın çıktı, onun haber vermeden kendisini beklediğini görünce önce bir şaşırdı, etrafına bakındı sonra da ona doğru yürüdü. Yan yana geldiler.

"Birlikte bir şeyler içeriz diye düşündüm," dedi, Merthan.

Feyza gözlerini kaçırarak "Arkadaşlarımla buluşacağım," diye onu reddettiğinde Merthan keskin bir sesle "Benden kaçıyorsun," diye yorumda bulundu.

"Kaçmıyorum sadece..."

"Sadece?"

"Sadece uzaklaşıyorum. Çünkü kırıldım sana ve sen, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun."

Merthan sesli bir nefes alarak elini saçlarından geçirdi. Hiçbir şey olmuyormuş gibi davransaydı eğer, şimdi burada onun karşısında dikiliyor olmazdı. Kendince Feyza'ya kızmasında haklıydı. Haklı olduğu konuda da geri adım atmak ona göre değildi. Yine de yanına gelmişti işte. Tam bir adım sayılmasa da adım atmıştı.

"Bir keresinde cerrahi hocamız kafasının yarısı kesilmiş adamın görselini ekrana yansıtmıştı ve sınıftan biri yüzünü buruşturdu diye tüm ders boyunca onu azarlamıştı. Sağlık çalışanıysan soğuk kanlı olmak zorundasın. Bunu yapamıyorsan da benden anlayış bekleme."

"Dalgınlığıma gel-"

Üzerine doğru yürüyerek "Senin bir dakikalık dalgınlığın," dedi. "Adamın tüm yaşantısını etkileyebilir Feyza. Benim de başıma geldi, ameliyat sırasında. Nasıl hissettirdiğini tahmin bile edemezsin. Daha büyük hatalar yapıp günlerce kâbus görmendense, şimdi bana kız."

İkisi de gözlerini birbirine dikti, ikisinin de aynı anda gözleri sulandı ve ikisi de aynı anda gözlerini kapayıp açtı, en sonunda Feyza gözlerini kaçırarak küçük beyaz çantasının askısının omzundaki duruşunu sağlamlaştırırken "Dediğim gibi," diye mırıldandı. "Bugün arkadaşlarımla buluşacağım."

Asalak FenomenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin