13- Nişan alışverişi

61.8K 5.7K 1K
                                    

**

Feyza afalladı. Elini kolunu nereye koyacağını bilemedi ve heyecanlandığında hep yaptığı gibi önündeki birkaç tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.

Kalbi sıkışıyor muydu bilmiyordu fakat hâlâ kalbi hızlı atıyordu, üstelik bugün hiç kahve de içmemişti.

"Pek değil," dedi Feyza. "Sıcaklık farkı taşıyan hareketli hava katmanlarında kalmamaya dikkat ediyorum. Belki ondandır."

Kapıdan çıktılar, ikisi de park yerine doğru yan yana ilerledi.

"Asgari ücretin bir işe yaramış olmasına sevinmiş olmalısın."

Feyza'nın arabasının yanına geldiklerinde ikisi de durdu. Feyza "Aksine," dedi flörtöz bir tavırla. "Doktora gitmeden önce babaanneme gidip ona danışmadığım için üzgünüm."

Merthan kaşlarını öyle mi dercesine havalandırarak sinirli bir şekilde hafifçe gülümsedi. Onun kaç yıllık tıp bilgilerini babaannesinin kocakarı icatlarını bir tutmuştu. Küfür etse bu kadar dokunmazdı adama.

"Zamanında doktor olmak isteyen ve hemşire olacak biri mi söylüyor bunu?"

Merthan Özkan, modern tıp aşığı bir adam!

Kimse ona kanıta dayalı, karşılaştırmalı ve bilimsel metotlarla hastalar için faydalı olduğu görülen ve bu yararı ölçümlenebilen tıp yöntemlerini kötüleyemezdi.

Bakışları üzerinde küçümsercesine dolaştı. "Bu zihniyetle sadece babaannenin geleneksel tedavi yöntemlerini öğrenirsin." Yanından ayrılmadan önce son kez karşısındaki kadına baktı. "Ve onu da burada öğretmiyoruz."

Feyza şaşırıp kaldı. Konu nasıl alternatif tıp ve modern tıp çatışmasına geldi, bilmiyordu. Sadece takılmak ve aralarını yumuşatmak istemiş ama Merthan, aralarına yeni bir buzdağı eklemişti.

Sinirle güldü Feyza.

Cereyanda kalma, modern tıbbın neresindeydi? Sıcaklık farkı taşıyan hareketli hava katmanlarında kalma deyince mi modern tıp oluyordu?

Tüm gün içinden "babaannem modern tıbba karşı," diye video çekmek istese de kendisini tuttu. Bir kez daha o kendini beğenmiş doktor bozuntusuyla münakaşaya girmeyecekti.

**

"Bu bence daha çok yakıştı sana," dedi İzem tuttuğu kırmızı straplez elbiseyi Feyza'ya doğru uzatırken. Feyza elbiseyi alarak aynanın karşısına geçti ve elbiseyi üzerine tuttu. Dudakları bilmem dercesine büzüşürken bu sefer kendi beğendiği yine başka bir kırmızı elbiseyi üzerine tuttu.

Esmer tenine en iyi kırmızı renk elbiseler gidiyordu. Kırmızı ruj, kırmızı oje, dumanlı göz makyajı...

"İkisini de al," dedi İzem.

"Di mi? İkisi de güzel." Feyza iki elbiseyi de elinde  evirip çevirip bakarken mağazaya tanıdık yüzler girdi. Elinde elbise öylece kalakaldı.

Annesi, babası, ablası ve muhtemelen eniştesi olacak adam.

Başta hayal gördüğünü düşündü, ihtimal vermiyordu çünkü. Ceylan geleceklerini söylerdi, bu kadar da hiçe saymazdı onu. Ama görünen o ki ablası onu hiçe saymıştı, şehrine kadar gelip haber verme zahmetinde bulunmamıştı.

Feyza hem fark edilmek istiyor hem de fark etmelerinden korkarak önündeki kirişin arkasına doğru saklanıyordu.

İzem ondaki bu değişikliği fark etmesin diye bakışlarını elbiselere doğru çevirdi. Göğsü acıyla kasılmış tüm tüyleri diken diken olmuştu. Neden bilmiyordu ama üşümüştü de. İzem ona birkaç elbise daha gösterdi, deneme kabinlerine girdi. Feyza onlar tarafından fark edilmemek için uğraşmadı bile, gerek yoktu çünkü. Zaten görmüyorlardı onu. Ceylan'a elbise baktılar, beğenmemiş belki de pahalı gelmiş olmalı ki orada çok durmadan çıktılar. Bu sefer beyaz eşya mağazasına girdiler.

Asalak FenomenWhere stories live. Discover now