40- Kurumuş boğazım

76.8K 6.6K 5.5K
                                    

**

Adamın koyu kahve gözlerindeki pişmanlık parıltıları, zamanında deli gibi içi yanan kadında hiçbir duygu çağrıştırmadı. Öyle ki gayet rahat bir şekilde bakışlarını ondan çekti ve güvenlik görevlilerine baktı. Yardım istemek için el işareti yaparak yanına çağıracakken güvenlik görevlileri magazin muhabirlerini fark etmiş ve bir şey demesine gerek kalmadan yanına doğru hareketlenmişlerdi.

Magazin muhabirleri güvenlikler tarafından uzaklaştırılınca arabasına doğru ilerledi Feyza. Uzun zamandır magazine yakalanmıyordu. O geçmişi arkasında bırakmışken, geçmişin Merthan varken önüne çıkması kötü hissettirmişti. Artı olarak Merthan'ın gözlerinin üzerinde olduğunu bilmek daha da kötü hissetmesine neden oluyordu.

Park yerine ilerleyip arabasının kapısını açtığında, tüm vücudunun buz kesmesine neden olan ses adını söyledi.

"Feyza."

Kapıyı sıkıca tuttu, arkasını dönmedi ama duraksayarak onun söyleyeceği şeyi bekledi. Beklerken de durmadan boğazında bir şey kalmışçasına yutkundu.

"Belki bilmek istersin," dedi Merthan. Uzunca bir süre sustu. Söyleyeceklerinin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu. Fakat magazin muhabirlerinin sorduğu sorulardan sonra, söylemesi gerekiyormuş gibi hissediyordu. "Ben evlenmedim."

Feyza onun daha fazla konuşmasını beklemeden kapıyı açıp arabasına bindi. Hiç durmamalıydı. Dinlememeliydi onu. Evlenmediğini söyleyerek ne olacağını sanıyordu? Ah tamam o zaman, deyip geri mi dönecekti? Sırf evlenip evlenmediğini öğrenmemek için bugüne kadar bir kez onun sosyal medya hesabına girmemişti. "Ben Jasemen'le evleneceğim," dediğinde, evlendi saymıştı Feyza onu. Kâğıt üzerinde ya da değil. Onun için evliydi.

Merthan Feyza'nın arabasına binip gitmesinin ardından, bir müddet daha olduğu yerde kaldı. Sonra o da arabasına bindi. Feyza'dan ayrıldıktan sonra ilk kez, birlikte kullandıkları eve gitti. Kapıyı açtı. Ciğerlerine derin bir nefes çekti. Aradığı kokuyu bulamadı ama evin içerisinde onun izlerini buldu. Duvarda, koltukta, tezgâhta...

Salona doğru ilerlerken her adımında ruhu daraldı. Feyza'nın, onun göğsünde ağlayarak uyuyakaldığı koltuğa oturdu. Dirseklerini dizlerinin üzerine koydu, başını ellerinin arasına aldı. Olmadık bir zamanda onu hiç düşünmeden öyle olmadık bir şekilde ayrılmıştı ki, şimdi onu özlerken bile utanıyordu. "Ben bu kadar kötü hissediyorsam," diye düşünüyordu durmadan. "O nasıl hissetmiştir?"

Telefonunun çalmasıyla başını kaldırarak telefonu cebinden çıkardı. Ekranda Jasemen'in ismini gördüğünde canı sıkılsa da çağrıyı yanıtladı.

"Efendim?"

Poyraz'ın "Baba," demesiyle canı daha çok sıkılırken başını geriye doğru atıp "Uyumadın mı sen?" diye sordu.

"Uyudum."

"Belli, ne oldu? Neden aradın?"

"Annem eve gelmeyecek misin diye soruyor, gelmeyeceksen gidecekmiş."

Arkasından, Jasemen'in itiraz nidaları duyuldu. Büyük ihtimal oğlunun ona şart koştuğunu söylemesini istemiyordu.

"Poyraz, annene versene telefonu."

Poyraz "Tamam," dedikten birkaç saniye sonra Jasemen incelttiği sesiyle "Efendim?" dedi.

"Poyraz'ın olmadığı bir yere geç iki dakika." Jasemen'le her konuştuğunda sesi, istemsiz mesafeli ve kaba çıkıyordu. Şu an, kaba sesine ek olarak sanki karşısındaymış gibi kaşları çatılmış, yüzü sert bir ifadeye bürünmüştü.

Asalak FenomenWhere stories live. Discover now